İtirafçı binbaşından çarpıcı ifadeler: Cemaat eşimi solcu diye kabul etmedi, eşim bilse beni ihbar ederdi
Darbe soruşturmasında tutuklanıp itirafçı olan Jandarma Binbaşı'nın evlilik süreci ve eşiyle ilgili ifadeleri dikkat çekti.
Darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında tutuklanan ve itirafçı olan Jandarma Binbaşı Haydar Hacıpaşalıoğlu’nun savcılıkta ifadesinde “Eşim cemaatten olmadığı ve sol görüşe sahip olduğu için cemaat abim bu evliliği tasvip etmediğini söyledi.” sözleri dikkat çekti. Hacıpaşalıoğlu’nun eşinin Cemaat’ten olduğunu bilmediğini söylerken dile getirdiği “Zaten söyleseydim eşim sol görüşlü birisi olduğu için beni ihbar ederdi.” ifadesi de öne çıkan başka bir ifade olarak kaydedildi.
Soruşturma kapsamında tutuklanan ve etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen 39 yaşındaki Hacıpaşalıoğlu, örgüt mensuplarıyla ilk temasının ortaokul döneminde gerçekleştiğini, emekli asker dedesinin kardeşine özenerek subay olmak istediği için son sınıfta arkadaşlarının tavsiyesiyle “üniversiteli abileri”nden ders almaya başladığını belirterek, ders çalışmak için gittiği toplantılarda yavaş yavaş dini konuların da gündeme geldiğini söyledi.
“Sınavlarda hiç zorlanmadım”
Askeri okul sınavlarını kazandığını dile getiren Hacıpaşalıoğlu, “Şunu belirtmek isterim ki askeri lise giriş sınavı soruları bana direkt verilmedi ancak bana ders çalıştırdıkları sırada gösterdikleri sorular, sınavdakilere birebir benziyordu. Bu nedenle yazılı sınavı hiç zorluk yaşamadan ilk 100’e girerek kazandım. Spor müsabakalarını da kazanarak Bursa Işıklar Askeri Lisesi’ne kayıt oldum.” diye konuştu.
Hacıpaşalıoğlu, lisede okuduğu sırada önceleri kendisine ders çalıştıran “Seyfullah” kod isimli kişinin, ayda veya iki ayda bir ziyaretine gelip Fetullah Gülen ve ”cemaatini” övücü sözler söylediğini, kendisini cemaate bağlı kılacak söz ve davranışlarda bulunduğunu aktararak, ailevi nedenlerle birinci sınıfı geçemediğini kaydetti.
“Kendimizi nasıl saklayacağımız konusunda bilgilendiriyorlardı”
Ankara’da Kara Harp Okulu’na gidince, bu döneme kadar ilişkisini kestiği cemaatle “Murat” kod isimli kişi sayesinde tekrar iletişime geçtiğini ifade eden Hacıpaşalıoğlu, şu bilgileri verdi:
“Çarşıya çıktığım bir gün ‘Murat’ kod adlı birisi yanıma gelerek, beni tanıdığını, daha önceden cemaatten olduğumu bildiğini ve beni tekrar kazanmak istediklerini söyledi. Beni ihbar ederek okuldan atılmama neden olacağı endişesiyle tekrar bu kişi ile görüşmeye başladım ve irtibatım bu şekilde devam etti. Kara Harp Okulu’ndan mezun olduktan sonra Mamak Muhabere Okulu’nda bir yıl daha okudum ve bu süreçte kod adı ‘Bilal’ olan kişiye devroldum. Bu dönemler hep kitap, Kur’an okuma, vaaz dinleme şeklinde geçti. Okulda kendimizi nasıl saklayacağımız konusunda da bilgilendirme yapıyorlardı. Bu saklama şekli abdest alırken ve namaz kılarken kimseye görünmeme, yasak yayınları bulundurmama, çevrede cemaatle ilgili konuşmama şeklindeydi. Söylediklerine göre maneviyatımı kuvvetlendiriyorlardı. 2001’de İzmir Seferihisar’a tayin oldum. Bu dönemde cemaatten tekrar uzaklaştım. 2002 Ağustos atamalarında Aydın Jandarma Bölük Komutanlığı’na tayin oldum. Burada görev yaparken kod adının ‘Muzaffer’ olduğunu hatırladığım bir öğretmen abi ile tanıştım. Daha sonra bu kişi ile samimiyetimiz ilerleyince bana cemaatin yeni abisi olduğunu söyledi. Sürekli gelgitler yaşadığım, ahiretimin kurtulmasını istedikleri gibi telkinlerle tekrar beni irtibat kurmaya ikna etti. Artık kurtuluş olmadığına ikna olduğumdan kabul ettim.”
“Eşim Gülen Cemaati’nden nefret ettiğini söylerdi”
Haydar Hacıpaşalıoğlu, bu sıralarda evlilik hazırlıkları yaptığını dile getirerek, şunları kaydetti:
“Eşim cemaatten olmadığı ve sol görüşe sahip olduğu için cemaat abim bu evliliği tasvip etmediğini söyledi. Ben eşimi sevdiğimi söyledim. Eşimi tasvip etmeseler de kararlı olduğumu görünce evliliğime engel olmadılar. Eşimi cemaate kazandırmam durumunda görüşmelerimizin sıklaşacağını söylediler. Eşime cemaat mensubu olduğumu hiçbir zaman söylemedim. Zaten söyleseydim eşim sol görüşlü birisi olduğu için beni ihbar ederdi. Zira eşim CHP kökenli bir aileden gelip, sosyal demokrat dünya görüşüne sahiptir. Kendisi sürekli Fetullah Gülen ve cemaatinden hoşlanmadığını hatta nefret ettiğini söylerdi. 2 çocuğum var. Bunların isimlerinin verilmesi konusunda cemaat mensuplarınca öneri gelmişti. Cemaat mensupları kızımın ismini ‘Nihal’ koyalım diye teklifte bulunmuşlardı. Ben de eşime ‘Kızımızın ismini Nihal koyalım mı’ diye teklifte bulundum. Eşim de bana Nihal isminde bir tanıdığı bulunduğunu ve bu kişiyi sevmediğini belirterek, teklifi geri çevirdi.”