Kadın cinayetlerinin arttığı, kadının yaşam hakkının dahi gasp edildiği ülkemizde 8 Mart’ın anlamı ve önemi de farklı tartışılmalı. Bugün kimileri ‘dünya kadınlar günü’ diyerek hediyeler alacak, ’sizin yerinize biz düşünelim, en güzel 8 Mart mesajlarını sizin için hazırladık’ diyecek bir kesim. Televizyon programları ‘kadın sorunu’ tartışacak. Hatta resmi kurumlar ‘hanım kardeşlerimiz’ için özenle kimi organizasyonlar yapacak. Kimi sendikalar ise ‘dünya kadınlar günü kutlaması’ diyerek muktedirlere işçi kadınların ağzından methiyeler dizecek. Elbette ‘şeytan icadı’, ’ kutlamak günahtır’ fetvaları da eksik olmayacak.
Bir de yarattığı mücadele kültürü, işçi kadınların tarihin akışını değiştirdiği, sömürüye karşı direnişin sembolü olmuş 8 Martlar var…
Kapitalizmin baş edemediği mücadelenin kadınları ve 8 Mart
1857 yılında 40 bin dokuma işçisinin 16 saatlik iş gününün 10 saate indirilmesi ve ücretlerde artış talebiyle başlattıkları grev karşısında polis eylem yapanlara saldırmış, binlerce işçinin fabrikadan çıkışına engel olmaya çalışmıştı. Eylem sırasında fabrikada çıkan yangın neticesinde 129 dokuma işçisi kadın hayatını kaybetmişti. İşçilerin cenazesi kitlesel gösterilere dönüşmüş yüz binlerce işçi bu eylemlere katılmıştı. İşçilerin çalışma koşullarının ve ücretlerin düzeltilmesinin yanı sıra genel oy hakkı talepleri için direnişleri ve eylemleri bundan sonra çığ gibi büyümüştü.
‘Kadınlar günü’ ilk olarak 1909 yılında Amerikan Sosyalist Parti’sinin çağrısıyla Şubat ayının son Pazar günü kutlanmıştır. 1910 yılında Kopenhag’ta gerçekleştirilen Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda Almanya Sosyal Demokrat Parti’sinden Clara Zetkin’in önerisiyle kadınlar için ortak bir mücadele günü belirlenmesi kararlaştırılmıştır. Kadın mücadele gününün ilk talebi, bütün ülkelerde seçme ve seçilme hakkı olarak belirlenmiştir. Kadın erkek eşitliğinin sağlanması ve emperyalist savaşa karşı mücadele de yine ortak gündemler olarak belirlenmiştir. Ancak bu konferansta bir gün belirlenmemiştir. Uluslar arası anlamda ilk kutlama 19 Mart 1911 yılında gerçekleştirilmiştir. İzleyen yıllarda değişik ülkelerde Mart ayı içerisinde kadın eylemleri ve etkinlikleri yapılmış, seçme seçilme hakkı, çalışma yaşamında kadınların eşit haklara sahip olması için ve savaşa karşı kadınlar sokakları doldurmaya başlamıştır.
Devrimin fitilini ateşleyen kadın eylemleri
8 Mart 1913 yılında Rusya’da da Çarlık rejiminin bütün baskılarına rağmen kadınlar gizli bir etkinlikte bir araya gelmiştir.8 Mart 1917 tarihinde Petrograd’ta ekmek ve barış talebiyle dokuma işçisi kadınların başlattığı grevler yayılmış ve Ekim Devrimi’nin yolunu açmıştır.
Kadınlar gününün ortak bir tarihte kutlanması ise 1921 yılında Moskova’da yapılan Üçüncü Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda karar altına alınmıştır. Bu kararla 8 Mart 1857 yılında hayatını kaybeden New Yorklu kadın işçilerin ve devrimin öncü eylemi olan Petrograd grevcilerinin anısına ‘8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ olarak kutlanmaya başlamıştır.
Direnişin sembolü kadınlar
Faşizmin Avrupa’daki yükselişi ile beraber kadınlar faşizme karşı sokaklardaydılar. İspanya’da Franco rejimi, İtalya’da Mussolini rejimine karşı kitlesel gösteriler düzenlendi. İkinci dünya savaşı arifesinde savaşa karşı barış için yürüdü Avrupalı kadınlar. 60’lı yıllarda Vietnam savaşına karşı Amerikalı kadınların direniş günü oldu 8 Mart.
Türkiye’de ilk kutlama 1921 yılında TKP’li kadınlar tarafından gerçekleştirildi. Çok uzun yıllar yasaklamalar nedeniyle kitlesel gösteriler yapılamamıştı. 1975 yılında kurulan İlerici Kadınlar Derneği tarafından ilk kitlesel kutlamalar yapılmış, sonrasında İKD, 12 Eylül darbe dönemine kadar her yıl kitlesel eylemler ile 8 Mart’ı ‘Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ olarak kutlamıştır.
İşçi kadınların mücadele azmi ile baş edemeyen egemenler 8 Mart’ı tarihinden arındırarak bir algı operasyonuna gitmeyi tercih etmişlerdir. Bugün ısrarla ‘kadınlar günü’ denmesi, Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilmiş olmasına rağmen tarihçesine yer vermemiş olması bir tercihtir. Toplumsal hafızanın zayıflığına güvenen iktidarlar, kadınlar nezdinde 8 Mart’ı ya bir tüketim aracına dönüştürmeye ya da kendi çıkarları doğrultusunda bir kadın sorunu tanımlamasına zemin oluşturmaya çalışmaktadır. Kadın sorunu kadın girişimci sayısı, ya da türban özgürlüğü ile tanımlanamayacağı gibi 8 Mart günü de kadınlara hediyelerin alındığı bir eğlence günü olarak tanımlanamaz. 2016 Türkiye’sinde 8 Mart emekçi kadınlar için savaşa, sömürüye, gericiliğe ve kadın cinayetlerine karşı eşitlikçi bir düzenin inşası için sokaklarda mücadele ettikleri günün adı olmaya devam ediyor.
Nuray Yenil
Bu haber en son değiştirildi 9 Mart 2016 10:17 10:17
ABD'de Biden'ın Ukrayna'ya uzun menzilli ATACMS füzelerini kullanma iznini vermesi sonrasında Cumhuriyetçilerden sert tepki geldi.…
15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından Kızılay’a satışı gerçekleştirilen ve değeri yaklaşık 100 Milyon TL olan…
Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel, yeni kitabında Donald Trump’ın baş başa görüşmede Trump’ın kendisine Doğu…
İstifa çağrılarına yanıt veren Sağlık Bakanı Memişoğlu, "Bebeklerimizin ölümüne engel olan bir kişiye niye istifa…
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yasadışı bahis suçlamasıyla tutuklu olan 5 sosyal medya fenomeni hakkında 1 yıldan…
Sinan Ateş Davası’nda abla Selma Ateş'e yönelik saldırıyı azmettiren Servet Bozkurt'un, Ankara’da iki cinayet işlediği…