Reklam
Kategoriler: İç Açı

‘Karanlık’ örgüt SADAT: Denetlenmeyen bir savaş şirketi

Reklam

TSK’dan dinci faaliyetleri nedeniyle ihraç edilen askerlerin kurduğu güvenlik ve savunma şirketi SADAT’ın ‘karanlık’ yapısı tartışılmaya devam ediyor.

Cumhuriyet’te yer alan habere göre, eğitimleri arasında ‘sokak hareketi türü eylemlerde ve gizli etkinliklerden oluşan harekât teknikleri’ ile ‘istihbarat, psikolojik harp, sabotaj, baskın, pusu, suikast’ yer alan şirketin hangi mevzuata göre göre faaliyet yürüttüğü belirsizliğini korurken, şirketten yapılan “Gelin bizi denetleyin” rağmen Milli Savunma Bakanlığı’nın (MSB) “denetleme görevimiz yok” yanıtını verdiği ortaya çıktı.

Cumhuriyet yazarı Çiğdem Toker’in haberi şu şekilde:

‘Sadat A.Ş’ başlıklı yazımız, dün yoğun paylaşıldı. Gayrinizami harp, ya da yaygın deyimle kontrgerilla eğitimi verdiğini, sitesinde açıkça duyuran Sadat A.Ş. İle ilgili temel sorun, devlet aygıtı tekelinde olduğunu varsaydığımız askeri ve güvenlik “hizmetlerin” devlet denetimi dışında olması.

Nereden mi biliyoruz?

Bizzat şirketin açıklamasından. Sadat A.Ş, faaliyetlerinin denetlenmediği, Milli Savunma Bakanlığı’nın (MSB) şirkete “Denetleme görevimiz yok” yazısı gönderdiğini “bazı karalama kampanyası”na cevap olarak yeniakit.com.tr sitesinde yayımlanan açıklamasında ayrıntılarıyla aktarıyor.

Danışman kadrosunda Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak’ın da yer aldığı şirket, 27 Haziran tarihli açıklamasında, kur ulduktan sonra devlete “gelin bizi denetleyin” dediğini belirtiyor.

Nasıl yaptığını adım adım paylaşalım.

-“Savunma Sanayi Hizmet Sektörü”nün denetlenmesi esaslarını oluşturacak Tesis Özel Güvenlik Belgesi (TÖGEK) hazırlayarak MSB’na başvurmuş.

-Fakat Bakanlığın Teknik Hizmetler Dairesi, şirkete gönderdiği yazılı cevapta Savunma Sanayi Hizmet Sektörünün Türkiye’de bir mevzuata tabi olmadığını, denetim görevleri bulunmadığını bildirmiş.

-Şirket bunun üzerine, savunma sanayii mevzuatını düzenleyen iki yasaya (5201 ve 5201 sayılı) savunma sanayii hizmet sektörünün de dahil edilmesini istemiş.

-Bu amaçla taslak yasa maddeleri hazırlamış; -buraya dikkat- “TBMM, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Adalet Bakanlığı, MSB, İç İşleri Bakanlığı ve Dış İşleri Bakanlığı nezdinde çalışmalar yürütmüş.”

Peki bu girişimler neden sonuçlanmamış?

Sadat’a göre, bunun sorumlusu, “2013 ortasında başlayan gezi olayları süreci ve ardında Devlet içinde oluşan paralel yapıların su yüzüne çıkması ile ülkenin gündeminin olağanüstü hal alması.

Tasalluttan kurtarmak

Şirket, önerdiği mevzuatın Türk dış politikasını olumlu etkileyecek “devrim” niteliğinde olduğu görüşünde.

Dün değindiğimiz, daha önce milletvekillerinin soru önergelerinde gündeme getirdiği (Osman Korutürk, şirketin AKP desteğiyle kurulduğunu belirten basın toplantısı yapmıştı) ancak yanıtsız kalan konulara iddialı bir cevap da var:

“SADAT A.Ş. kurucu üyelerin ortak iradesinden başka bir merkezden talimat, destek ve yardım almamıştır. SADAT A.Ş. faaliyetlerinde şeffaf olmayı ve hukuk çizgisinde hareket etmeyi prensip edinmiştir. SADAT A.Ş. Ülkemizde iç politik alanda yakıştırılmaya çalışılan hiç bir hukuk ve yasa dışı faaliyetten haberdar değildir, içinde bulunmamıştır ve bulunmayacaktır.”

“Hukuk çizgisi”, “şeffaflık”, “kurucu üyelerin iradesi dışında hiçbir merkezden talimat almamak”…

İnternet sayfasında gayrınizami harp ve pusu eğitiminden sözeden ve bu eğitimleri Kızılay yararına yapmadığını düşündüğümüz bir şirket için, hakikaten kulağa iyi gelen prensipler.

Peki o zaman aynı metinde yer alan ve şirketin kendisini tanımlamakta kullandığı şu bölümü nasıl yorumlayalım? “Bu gün, İslâm Coğrafyası’nı dizayn etmek isteyen küresel güçlerden sadece ABD’nin, emekli askerlerden oluşmuş, 70 Savunma Danışmanlık şirketi üçer beşer adet İslâm Ülkeleri’nde ABD menfaatlerine uygun faaliyet göstermektedirler. SADAT A.Ş.’nin amacı, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yetişemediği İslam Ülkeleri’ni de bu şirketlerin tasallutundan kurtarmaktır.”

Çıray: Savunma bürokrasisi rahatsız

TSK’nin yetişemediği İslam ülkeleri? Küresel güçlerin tasallutundan kurtarmak?

CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray, 21 Haziran’da tam da bu konulara değinen soru önergesi verdi. Herbiri ayrı önem taşıyan 9 soru içeriyor. Görüşmemizde “Bu nasıl hedeftir? Gerilla devleti miyiz?” diyen Çıray, savunma bürokrasisini, sözkonusu şirketin faaliyetlerinden rahatsız olduğunu duyumunu paylaştı.

Şirketin web sitesinde sıraladığı maddelerde “hizmet verilen ülke” kavramını esas aldığını vurgulayan Çıray, “hizmet verilen DEVLET” kavramından kaçınıldığını altını çiziyor ve bun önemli meseleyi şöyle sorguluyor:

“Uluslararası hukuka göre devlet, daimi bir nüfusu, belirli ülkesi, bir hükümeti ve diğer devletlerle ilişkilere girme bağımsızlı olan milletlerarası hukuk tüzel kişisidir Ülke ise, bir devlet egemenliği altında bulunan toprakların tümüyle ilgili tanımlama olup uluslar arası bir tüzel kişilik ifade etmemektedir.”

Bu kritik tespitten sonra asıl can alıcı soru geliyor önergede:

“Sadat isimli şirket, bir komşu devletin ülkesinde, o devletin hükümetine karşı olan Hizmet talep edici tarafın savunma danışmanlığı isteğine olumlu bakar ve bu konuda bir faaliyete girerse, bu faaliyet, uluslararası hukuk ve iç mevzuat tarafından nasıl değerlendirililecektir?”

Paralı asker durumu nedir?

Meclis kayıtlarına giren önegede Sadat’ın açıkladığı faaliyetlerin BM Şartı ile BM Paralı Askerlerle Mücadele Konvansiyonu başta olmak üzere bu konudaki uluslararası mevzuat açısından nasıl değerlendirildiğin de sorgulanıyor. Çıray şirketin kendisini “TSK’nın yetişemediği ülke ve askeri sahalardaki boşluğu doldurmak üzere kurulmuş bir yasal şirkettir” ifadesi hakkında da Başbakan Binali Yıldırım’a şunu soruyor: “Zorunlu askerlik sistemine sahip olan, 700.000 personeli ile dünya sıralamasında 6.sırada yer alan, arkasında devlet gücü ile sınırsız eğitim olanakları ve her rütbeli sınıftan mükemmel yetişmiş bir personel navuzu bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin cevap veremediği ihtiyaca cevap vereceğini iddia eden SADAT, önümüzdeki dönemde ne kadar büyümeyi ve yayılmayı hedeflemektedir?”

Hangi izinle?

Sadat A.Ş kurucusu emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi Milliyet gazetesinde (4 Eylül 2012) yayımlanan Musa Kesler imzalı röportajda amaçlarını şöyle açıklamış:

“Amacımız Türkiye’nin köklü askeri gelenekleri ve birikimini ihtiyacı olarak ülkelere aktarmak. Kendi deneyimi ve birikimi olmayan ülkelerin silahlı kuvvetlerinin eğitim, strateji gibi ihtiyaçlarını karşılayacağız. Dünyada bu tür şirketlerin örneği çok. Bu amaçlarla kurulmuş 70’ten fazla şirket var. Türkiye’de ilk olacak. Türk Silahlı Kuvvetleri’nden çok genç yaşlarda emekli olan subaylar, astsubaylar var, onlardan yararlanacağız.”

Tanrıverdi, aynı mülakatta MSB izin ve onay sürecini beklediklerini, onay çıkınca ihalelere katılabileceklerini söylemiş. Röportaj tarihinin 2012, yazıda aktardığımız açıklama tarihinin Haziran 2016 olduğunu dikkate alırsak “Bakanlık onayı çıkmadıysa, Sadat, hangi yetki ve izinle faaliyette bulunuyor?” sorusu daha çok önem kazanıyor.

Milli manevi değerler üzerine yükselen ticari müessese Sadat, iki hafta önceki açıklamasında vurguladığı gibi şeffafsa, sitesinde duyurduğu hizmetleri, nerelere ve nasıl bir bedel karşılığında sunduğunu açıklayabilir mi? Önerilen mevzuat değişikliği halen yapılmadığına göre, ordu ve güvenlik birimleri tekelinde olması gereken hizmetler, sadece denetim dışı değil, izinsiz mi sürdürülüyor?

Bu haber en son değiştirildi 13 Temmuz 2016 10:17 10:17

Reklam

Önceki Haberler

Saadet Partisi’nin yeni genel başkanı belli oldu

Dokuzuncu olağan kongresini gerçekleştiren Saadet Partisi'nde genel başkanlık için Kayseri milletvekili Mahmut Arıkan ile İstanbul…

24 Kasım 2024 20:09

AKP’li Uçum’dan ‘yeni süreç’ açıklaması: 1 Ekim’den itibaren devlet inisiyatifi kondu

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, PKK lideri Abdullah Öcalan için yaptığı çağrının yankıları sürüyor. Cumhurbaşkanı…

24 Kasım 2024 20:04

Fransa, Netanyahu’ya yönelik tutuklama kararını uygulayacak

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkında çıkardığı…

24 Kasım 2024 19:57

ABD’den UCM’nin Netanyahu kararına uyacak ülkelere tehdit

ABD'li Senatör Lindsey Graham, Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve eski Savunma…

24 Kasım 2024 12:02

İKD Genel Başkanı Umut Kuruç : Biz kadınların ne yapacağı açıktır. Sivrisineklerle savaşmak değil, bataklığı kurutmak

Kadına yönelik şiddeti tek başına biyolojik bir mesele olarak erkek saldırganlığıyla açıklamak en hafif tabirle…

24 Kasım 2024 09:10

İKD polis engeline rağmen eylemini gerçekleştirdi : Çocuklar büyüyecek, kadınlar yaşayacak, bu düzen değişecek!

Bu düzen çürümüştür. Şimdi bu çürümüş düzeni yeni anayasa ile tescillemek istiyorlar. Medeni kanunu tartışmaya…

24 Kasım 2024 09:00
Reklam