Kasım’da ölenler, yeni iş tasarısı ve mücadele

Evrim Şenöz, Fransa'daki işçi mücadeleriyle Türkiye'deki durumu karşılaştırdı

Fransa’da getirilmek istenen yeni iş yasasına karşı gençler ve işçiler son iki aydır sokaktalar. El Khomri Tasarısı olarak bilinen bu yasa tasarısıyla, iş yasasının işçiyi koruyan emredici hükümleri azaltılarak, bu hükümlerin düzenlediği çalışma koşullarının işverenlerle işçi veya sendikalar arasındaki sözleşmelere bırakılması isteniyor. Fazla çalışma ücretlerinin azaltılması ve işçilerin işten atılmasının kolaylaştırılması yine bu tasarının içinde yer alıyor. Böylece iş yasası esnekleştirilerek işçi haklarında geriye gidişin yolu açılmak isteniyor.

Bunu tasarıyı getiren ise sosyal demokrat hükümet, yani, Sosyalist Parti. Hollande belki de sağcı lider Sarkozy’nin cesaret edemediğini Fransa’da denemeye çalışıyor ve böylece ekonomik kriz bahanesiyle işverenlerin taleplerini karşılamaya çalışıyor. Aslında bu durum, sağcı ya da sosyal demokrat bir parti olsun olmasın, burjuva partilerinin sıkıştıkları her dönemde işçi haklarını gerileterek sermaye talepleri karşılamaya çalıştığını ve bunun yıllardır sosyal demokrasinin beşiği olarak pazarlanan Avrupa Birliği içinde gerçekleştiğini bizlere gösteriyor.

Bununla birlikte, Fransa’da, gençlik ve işçiler tarafından gerçekleştirilen eylemlerde, Sosyalist Parti’ye yakın birçok sendika hükümetin yanında yer aldı. Şu anda sadece iki işçi sendikası ve üç öğrenci sendikası bu eylemlerin başını çekiyor. En son 9 Nisan’da gerçekleştirilen eylemlerde 1 milyondan fazla kişi Fransa’nın her yerinde yasanın Meclis’ten çekilmesi için sokağa çıktı. Kasım’da Paris’te terör eylemleri sebebiyle 160 kişinin öldüğü ve bu sebeple hala Fransa’da olağanüstü hal uygulamasının devam ettiği bir tabloda, gençler ve işçiler gelecekleri için mücadele ediyorlar. Hükümet bundan o kadar tedirgin ki, mücadele edenler arasında çatlaklar oluşturmak için gençlik örgütlerini çağırıp tasarının bazı hükümlerinde değişiklikler önererek ikna etmeye çalışıyor. Ancak herşeye rağmen, gençler ve işçiler ise 1 Mayıs’ta bu mücadeleyi daha büyütecek eylemliklere hazırlanıyorlar.

***

Bu noktada bazı tespitler yaparak Türkiye’ye bakalım.

Sermaye, tüm dünyada neo-liberalizmin krizini çözerken işçi haklarını gasp etmenin yollarını aramaya devam ediyor. Bu Yunanistan’da da, Fransa’da da ve Türkiye’de de böyle.

Türkiye’de sermaye sınıfının partisi AKP de işçi haklarının geriletilmesi konusunda 1 Kasım sonrasında adımlar atmayı hızlandırıyor. Meclis’te her an gündeme alınabilecek, sermaye talepleri doğrultusunda şekillenmiş esnek çalışmaya ilişkin tasarı duruyor.

Bu tasarıdaki hükümlerin işçilerin bu zamana kadar kazanılmış haklarını geriye doğru götüreceği açıkça görülmelidir. Bu durum sadece söz konusu tasarıyla da kalmayacaktır, sosyal hakların yok sayıldığı ve geriye götürüldüğü bir Anayasa ile de karşılaşacağımız çok açık.

160’dan fazla kişinin ölmesine ve halkta travmaya sebep olan terör eylemlerinden dolayı, hükümet tarafından devam ettirilen olağanüstü hal uygulamalarına rağmen, Fransa’da mücadele edip sokağa çıkan liseliler, gençler ve işçiler gibi, bombalarla şekillendirilmek istenen “Yeni Türkiye”de de haklarımızı gasp edecek ister “iş yasası” ister “ana yasa” olsun, bunlara karşı mücadelemizi büyütmeli, sendikasızlaştırmayla, esnek çalışma ile bizleri daha da sömürmek, hayatımızı bu şekilde şekillendirmek isteyenlere karşı mücadeleyi büyütmeliyiz.