Reklam
Kategoriler: İç Açı

Kılıçdaroğlu: Bizim Erdoğan’la bir sorunumuz yok

Reklam

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, başkanlık sistemi ve referandum tartışmalarına ilişkin, “Türkiye’yi ateşe atmak istiyorlarsa “evet” oyu verebilirler.” ifadelerini kulllandı.

Habertürk’te Alican Uludağ’a konuşan Kılıçdaroğlu, “Bizim Erdoğan’la bir sorunumuz yok. Halkın oylarıyla seçilmiştir, tarafsızlığını bozmadığı sürece eleştiri almamıştır. Tarafsızlığını bozunca eleştirdik.” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satırbaşlıkları şöyle:

Güçlerin birleşmesi

“Bir ülkenin sistemini o ülkenin kültürü, tarihi belirler. Türkiye’de gerçek anlamda sağlıklı işleyen bir demokrasi istiyorsak, o zaman sorun kalmaz. ABD’nin yaşadığı tarihsel koşulları içerisinde başkanlık sistemi var. Başkan en zayıf halkadır. Almanya’da da eyaletler var. Parlamenter sistem içinde gayet güzel gidiyor. Diğer ülkelerde de tek adam rejimine dayalı sistemler. Biz parlamenter sistemi kurduk, ne şikayetimiz var? ‘Bununla istediğimiz tarzda yasaları çıkaramıyoruz.’ ‘Yasama, yargı benim için ayakbağıdır diyor’ Cumhurbaşkanı. Yani güçlerin ayrılığı değil, güçlerin birleşmesi. Sağlıklı işleyen demokrasilerde güçler ayrılığı vardır. Bütün yetkiler bende olsun dersen, biz buna karşıyız. Binali Yıldırım neden başkanlık istediğini bir anlatsın.”

Seçim barajı

“12 Eylül döneminde çıkan yasaları tam demokrasi bağlamında ele alıp düzenlememiz gerekiyor. Yüzde 10 seçim barajı var, dünyada örneği yok. Asker yüzde 10 seçim barajını HDP Meclis’e girmesin diye yaptı. Şimdi HDP giriyor. Ama diğer partiler giremiyor. Milli irade diyorsanız, buna izin vermeniz gerekiyor. Yüzde 1 oy alan partinin genel başkanı parlamentoya gelsin. Parlamenter sisteme darbe vuran birinci nokta budur. İkincisi darbe döneminde çıkan yasalar. Sayın Davutoğlu beni ziyaret ettiğinde şu örneği verdim: ‘Basın hürdür.’ Basın şimdi hür mü? Anayasa böyle diyor da basın üzerindeki baskı nereden kaynaklanıyor, 12 Eylül döneminde çıkan yasalardan kaynaklanıyor.”

Önseçim şartı

“TBMM Başkanı’na bir mektup yazdık. Biz kendi görüşlerimizi aktardım. Anayasa değişikliği evet ve Türkiye’nin tam demokrasiye ihtiyacı vardır, diye. Lider sultasının kalkmadığı bir yerde parlamento, milletvekilleri özgür iradelerini kullanamıyorlar. Milletvekillerinin özgür iradelerini yerine getirmesi için önseçim getirilmeli. Türkiye’deki bütün STK’ları davet ettik, Ankara’da güçlü bir parlamenter sistem için neler yapılmalıdır diye 16 maddede anlattık. Bizim kadar açık ve net bu konuya yaklaşan ikinci bir parti yok.”

“Fiili durum nedir?”

“Sayın Bahçeli, güçlü bir parlamenter sistem için ne öngörüyor? Bugün yapılan hükümet açıklaması var, parlamentoya gelecek maddeler 60 ila 100 arasında olacakmış. Nedir bunlar? Bu siyasi irade ve halkı kandırmaya yönelik adımdır. Bunları hükümet hazırlamıyor, Saray’da hazırlanıyor. Bir hükümetin iradesi olmazsa olmaz. Sayın Bahçeli ‘Fiili bir durum var’ diyor. Fiili durum nedir, şu an başkanlık sistemini yaşıyoruz demektir. Bu durum hangi sorunu çözdü? Tam tersine Türkiye sorunlar yumağının içine itildi. Sorumsuzluğu anayasa ile güvence altına alınmış bir kişi, başbakanın görevlerini kullanıyorsa, o başbakan nasıl oturabiliyor o koltukta?”

“Erdoğan’ın sorumsuzluğu esastır”

“Bizim Erdoğan’la bir sorunumuz yok. Halkın oylarıyla seçilmiştir, tarafsızlığını bozmadığı sürece eleştiri almamıştır. Tarafsızlığını bozunca eleştirdik. Sen Anayasa’da yemin ettin. Ettiği yemine sadık kalmaması son derece tehlikeli bir durumdur. Hukuka örnek olması gereken Sayın Cumhurbaşkanı’dır. Bizim muhatabımız Sayın Başbakan. Bizim muhatabımız Başbakan’dır. O nedenle Sayın Cumhurbaşkanı’nın sorumsuzluğu esastır. O makam sadece bir partiyi temsil etmiyor.”

“Bahçeli ile görüşmeyeceğiz”

“Türkiye’nin bu kadar sorunu varken, başkanlık sistemi tartışmaları ötelenmişken, bunun tekrar getirilmesini anlamış değilim. Önümüzdeki süreç için de Sayın Bahçeli daha ayrıntılı bilgi verebilir. Sayın Bahçeli’nin ne düşündüğünü bilmiyoruz. Şu aşamada Bahçeli ile görüşmemiz olmayacak.”

“Türkiye’yi ateşe atmak istiyorlarsa…”

“Türkiye’yi ateşe atmak istiyorlarsa, siyaseten de bölünme noktasına taşımak istiyorlarsa “evet” oyu verebilirler. Türkiye’nin bölünmesi söz konusu olabilir. Siyasal yapı tamamen değişecek. Sorun Türkiye’nin bekaası sorunudur. Sayın Bahçeli de Türkiye’nin bekaasını benim kadar savunuyordur. Yarın bir kişi başkan olup, ‘Bu bölgeyi size veriyorum’ dese ne olacak? Biz Türkiye’nin birliğini ve bütünlüğünü düşünüyoruz. Bizim rejim sorunumuz yok.”

Başkanlık referandumu

“Halk bu ülkenin birliğini, bütünlüğünü, geleceğini düşünmez mi? Türkiye’nin geleceğini önemseyen herkes oturup düşünmeli. Halk iç savaştan mı yoksa barıştan mı yana? Şimdi başkanlık sistemi, niçin, muhalefet olmasın. Dünyada böyle bir sistem yoktur.”

“Beyefendi Marmaris’teyken…”

“Biz her koşulda seçime hazırız. Tek başına iktidarken niçin seçime gidiyorsun? İçlerindeki Bylockçuları elemek için. Haziran’dan sonra bir koalisyon ortamı çıkmıştı, o dönemi anlarım. Şimdi, tek başına iktidarlar ve ‘Biz Türkiye’yi yönetemiyoruz’ diyorlar. 550 milletvekili çıkarsalar bile Türkiye’yi yönetemezler. Çünkü yönetme erkini kaybetmişlerdir. Kendi içlerinde de ciddi sorunlar var. FETÖ’cü olan, olmayan var. Bir Cumhurbaşkanı milletin yarısına nasıl hain der. Bir Cumhurbaşkanı konuşurken kelimeleri dikkatle seçer. Beyefendi Marmaris’teyken Meclis topa tutuluyordu.”

Mağduriyetler

“Darbe ile doğrudan ilişkisi olmayan kişilere yönelik yaptırımları mağduriyet kabul ederiz. Mağdur sayısı 1 milyonu aşkın. Bir KHK çıkarıyorsunuz, 10 binlerce kamu görevlisinin işine son veriyorsunuz. Şüphe üzerine hukuk oluşturulmaz. İdare suçluyu belirlemez, hukuk karar verir. Bu süreçte kolektif suç yaratıldı. Bir kişi suçluysa, bütün aileyi suçluyorsunuz. Suratli bir şekilde bu Meclis’i kim bombaladıysa, Akıncı Üssü’nde kim talimat verdiyse yakalayın, yargılayın ve bu işi bitirin. Er ve erbaşlar ne yaptı, emre uydular. Öğrenciyi, eri, erbaşı hapse atıyorsunuz. Hapse atacağın adam o talimatı veren adam. Bu ayrımı bilmiyorsanız siz devleti kinle, öfkeyle yönetiyorsunuz demektir”

17-25 Aralık

“17-25’te FETÖ’nün elinde silah mı vardı? Niye 17-25? Rıza Sarraf, ayakkabı kutularında paralar, bakan çocuklarının evlerinde para kasaları, 700 bin liralık kol saati vardı. Kendi yolsuzluklarını örtme çabası içindeler. Hilmi Özkök açıklama yaptı, ‘Biz hükümeti uyardık’ diye. Devlet uyarıyor, raporları var, ‘Yapmayın’ diyor. Hiçbir önlem alınmıyor, tam tersi yapılıyor. Fatura ere, erbaşa, hakime, savcıya, akademisyene çıkıyor. Barış bildirisini imzalayanlar niye üniversiteden atıldı bunların FETÖ ile ne ilgisi var? Merkez Bankası’nın bastığı paranın üstüne Türkçe Olimpiyatları’nı çıkaran da sizsiniz. Paralel sözcüğü doğrudur. Biri Fethullah Gülen, diğeri Erdoğan.”

ByLock kullanan vekiller

“Kesinlikle var. Bunlar uçaklarla Pensilvanya’ya hacca gider gibi gitmiyor muydu? Onlar konuşuyordu. Bylock kullananların çözülen isimleri seçilerek söyleniyor. Kontrollü. Savcılığa bu kişilerin isimleri bildirilmiyor. Programı bağımsız bir kuruluş incelesin. CHP içinde 1 kişi için söylendi, araştırıldı çıkmadı.”

“Adil Öksüz kelepçelenmedi”

“Adil Öksüz sıradan bir insan değil. Öksüz’ün gözaltı sırasında kelepçelenmediğini öğrendim. Öksüz yakalandığında Akıncılar Üssü’ndeymiş. Bir pilotun açıklaması, ‘Biz talimatı Adil Öksüz’den alıyoruz’ diyor. ‘Arsa almaya geldik’ diyen iki kişi tutuklanıyor. Ama Adil Öksüz’ün dosyaları boşaltılıyor ve serbest bırakılıyor. MİT ‘Bizim elemanımız değil’ diye açıklama yapıyor zaten açıklamaz. Adil Öksüz giderken GPS cihazının götürmesin izin verildi. Bu cihazı Türkiye’ye kim ithal etmiştir? Oradaki herkesi tutukluyorsun ama Adil Öksüz’ü serbest bırakıyorsun.”

“Darbeyi Dişli yönetti”

“Türkiye bilinerek ve bilinçli bir şekilde darbe ortamına hazırlanmıştır. Mehmet Dişli TSK’da görevini tamamlamadan Genelkurmay Merkez’e getirilmiştir, siyasi iradeyle. Sonra terfi eder ve kıtaya gitmesi lazım, sırf karargahta kalsın diye o dairede tutulur. Mehmet Dişli’yi Genelkurmay karargahında tutan irade, darbeye ortam hazırlayan siyasi iradedir.

Darbe yargılamalarının televizyondan canlı verilmesi lazım. Mağdurlar var, mağdurları sonuna kadar savunacağım.”

Kışanak ve Anlı’nın gözaltına alınışı

“Bizim görüşümüz şu iki cümle; Seçimle gelenin seçimle gitmesi demokrasinin temel kuralıdır. İkincisi, seçimle gelenin hukuk kurallarının öngördüğü sınırlar içinde hareket etmesi gerekiyor. Hukuka aykırı hareket ediyorsa yargılanması gayet doğal.”

Bu haber en son değiştirildi 30 Ekim 2016 15:05 15:05

Reklam

Önceki Haberler

İran Cumhurbaşkanı Reisi’yi taşıyan helikopter kaza yaptı: Reisi ve İran Dışişleri Bakanı’na henüz ulaşılamadı

Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin konvoyundaki helikopterlerden biri kaza geçirdi. Yardım ekipleri kazanın yaşandığı bölgeye ulaşmaya çalışıyor.…

19 Mayıs 2024 18:24

Hafıza-i Beşer | 18 Mayıs 1973: İbrahim Kaypakkaya işkencede katledildi

Dört ay boyunca süren sorgulaması sırasında defalarca işkenceye maruz kaldı. Mahkemeye çıkartılmasına az bir zaman…

18 Mayıs 2024 14:47

Harkov’da yeni gelişme

Rusya Silahlı Kuvvetleri, son bir günde Harkov bölgesinde bir yerleşim yerini daha kontrol altına aldığı…

18 Mayıs 2024 14:14

Rusya, Deutsche Bank’ın mülklerine el koydu

Rusya, Deutsche Bank'ın varlıklarına, hesaplarına ve mülklerine el koydu.

18 Mayıs 2024 14:03

Cumartesi Anneleri, 999. haftada da adalet istedi

Cumartesi Anneleri 999. haftada da Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi.

18 Mayıs 2024 13:50

Katil İsrail’den Türkiye’ye misilleme: Serbest ticaret anlaşmasını feshedeceğiz

İsrail, Türkiye'nin ticareti durdurma kararına karşılık olarak serbest ticaret anlaşmasını kaldıracağını açıkladı. İki ülke arasındaki…

17 Mayıs 2024 17:56
Reklam