Komünistler buluştu: Yağma yok sosyalizm var

İnadına laiklik, bağımsızlık, sosyalizm diyenler buluştu.

Komünistler buluştu: Yağma yok sosyalizm var

Türkiye Komünist Hareketi (TKH) tarafından Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) ilk Genel Başkanı Mustafa Suphi ve Genel Sekreteri Ethem Nejat’la birlikte 13 komünisti, emperyalizme karşı Anadolu’da sürdürülen savaşa destek vermek için 1921 yılında çıktıkları yolda burjuvazi tarafından katledilişlerinin 95. yıldönümünde andı.

12662008_1253126904704697_3930963086306056590_n

Kadıköy Caferağa Spor Salonu’nda “İnadına laiklik, bağımsızlık, sosyalizm diyenler buluşuyor!” sloganıyla düzenlenen etkinlikte konuşan TKH Merkez Komitesi (MK) üyesi Kurtuluş Kılçer, “Bakü’de temelleri atılan Türkiye Komünist Partisi, işgal günlerinde, saltanat ve hilafet günlerinde kuruldu. Ülkemiz emperyalizmin işgali altında işbirlikçi sarayın iktidarda olduğu bir zamanda büyük bir misyonla yola çıkmıştı. Anadolu’da başlayan Kurtuluş Savaşına katılmak üzere yurda dönmeye karar veren Mustafa Suphilerin, Ethem Nejatların, 15’lerin taşıdığı bu misyon bugün devam ediyor. Bugün de ülkemiz emperyalist işgalcilerin kuşatması, işbirlikçi sarayın iktidarında felakete doğru gitmektedir. Dün 15’lerin gericiliğe, emperyalizme ve padişahlığa karşı yeni bir cumhuriyet şiarıyla başlattıkları yürüyüş bugün bizim ellerimizde gericiliğe, emperyalizme ve başkanlık adıyla diktatörlüğe karşı güçlenerek devam etmek zorundadır.” dedi.

TKH üyesi Kenan Doğan’ın, komünist şair Nazım Hikmet tarafından Mustafa Suphi ve yoldaşları anısına yazdığı şiirleri okumasıyla başlayan etkinlikte TKH İstanbul İl Örgütü adına Kamil Tekerek bir hoşgeldiniz konuşması yaparken TKH üyesi Ziya İncedere ise TKH işçi çalışmaları adına konuştu.

10269558_1253143884702999_4480204699635649556_n

 

“Bu ülkenin bütün cumhuriyetçilerine, ilericilerine, yurtseverlerine sosyalist cumhuriyetin selamını gönderiyorum”

Daha sonra kürsüye TKH MK üyesi Kurtuluş Kılçer geldi. Konuşmasına Kürt emekçilerine ve cumhuriyetçilere seslenerek başlayan Kılçer şöyle devam etti:

Konuşmama başlamadan önce sözüme bugün Türkiye’nin bir dizi ilinde çatışma ve içsavaş görüntülerini aratmayan koşullarda evlerinden, barklarından olan, göç yollarına düşen binlerce Kürt emekçisine seslenerek başlamak istiyorum. Yaşanan çatışma ve devlet baskısını kınıyor, yaşanan ölümleri protesto ediyor, bugün Kürt emekçilerinin eşit yurttaşlık hakları için yeni bir cumhuriyet çağrısı yapmak istiyorum. Gelin ülkemizin bütün emekçileri birleşin, AKP iktidarının gerici, faşizan, emek düşmanı ve işbirlikçi düzenine karşı yeni bir cumhuriyet kuralım. Yaşasın Türk ve Kürt emekçilerinin eşitlikçi cumhuriyeti!

Bu salondan bu ülkenin Kürt emekçilerine sosyalizmin selamını göndermek istiyorum!

Konuşmama başlamadan önce bu ülkenin cumhuriyetçi yurttaşlarına, ülkenin aydınlık yarınlara kavuşmasını dileyen ilericilere seslenmek istiyorum. 1923 yılında kurulmuş cumhuriyeti toprağa gömen bu gerici AKP zihniyetine karşı asıl şimdi ayağa kalkmak gerek! Bu rejimin en büyük dayanaklarından birisi sermaye sınıfı ise diğeri Diyanet İşleri Başkanlığıdır. Bu kurumun ahlak dışı, akıl dışı, bilim dışı fetvalarına boyun mu eğeceğiz? Babasının öz kızına şehvet duyacağını söyleyecek kadar, nişanlıların el ele tutuşmasını yasaklayacak kadar, başka inançtan kimselerle evlenilmez diyecek kadar kendinde cüret gören bu adamlara karşı meydanı boş bırakmayalım. Gelin ülkemizin bütün cumhuriyetçileri birleşiniz, AKP iktidarının gerici ve emek düşmanı diktatörlüğüne karşı yeni bir cumhuriyet kuralım. Yaşasın emekçilerin laik cumhuriyeti!

Bu salondan bu ülkenin bütün cumhuriyetçilerine, ilericilerine, yurtseverlerine sosyalist cumhuriyetin selamını göndermek istiyorum.

“Anti-emperyalist yeni bir cephede buluşup Arap halklarının gerçek baharı için yeni bir mücadele dönemi başlatalım”

Ortadoğu’da yaşanan emperyalist müdahaleye karşı direnen başta Suriye halkı olmak üzere tüm Ortadoğu emekçilerine TKH’nin dayanışma duygularını ileten Kılçer, “Anti-emperyalist yeni bir cephede buluşup Arap halklarının gerçek baharı için yeni bir mücadele dönemi başlatalım” derken şunları söyledi:

Buradan, sizlerin izniyle, başta Suriye halkı olmak üzere emperyalizmin ve kuklası cihatçı terörün altında hayatta kalmaya çalışan bütün Ortadoğu emekçilerine seslenmek istiyorum. Boyun eğmeyin, kabullenmeyin, emperyalizmle barışmayın, gericilere karşı örgütlenin. Gelin Ortadoğu’nun bütün ilerici, devrimci, sosyalist örgütleri birleşin, Ortadoğu’da anti-emperyalist yeni bir cephede buluşup Arap halklarının gerçek baharı için yeni bir mücadele dönemi başlatalım.

Bu salondan emperyalizmin ve cihatçı terörün kurşunları altında yaşamaya çalışan ve ülkelerini savunan Suriye halkına ve tüm Ortadoğu emekçilerine dayanışma duygularımızı göndermek istiyorum.

12631303_1253156754701712_8580779470486896330_n

“Yeni Türkiye hedefi adıyla emekçileri kandırmak üzere ortaya konan propagandaya teslim olmayınız”

Kılçer, konuşmasının başlangıcında bölgemizde ve ülkemizdeki tabloya değinirken şu ifadeleri kullandı:

Büyük bir işe soyunduk. Büyük bir mücadeleyi yeniden başlatmak istiyoruz. Çünkü ülkemizi karabasan gibi saran bu tabloyu doğru bulmuyoruz, bu tablonun ülkemizin felaketi olacağını düşünüyoruz. Bakın Kürt illerinde yaşanan savaşa, bakın Suriye’de yaşanan yıkıma, bakın Ege sularında boğulan mültecilere, bakın Kıdem Tazminatı hakkımızın nasıl elimizden alınmak istendiğine, bakın başkanlık adıyla ülkemize diktatörlük getirmek isteyenlerin niyetine, bakın ABD emperyalizmin oyuncağı olmuş bir Türkiye’ye, bakın yıllardır emekçilerinin alınteri üzerine servet biriktiren bir burjuvanın arkasından dökülen sahte gözyaşlarının ülkemizin getirdiği yere! Bu tablo iyi değil yoldaşlar, bu tablodan emekçilerin kurtuluşu, eşitliği, özgürlüğü, zenginliği, insanca yaşamı, gençlerin geleceği, kadınların özgürlüğü, Alevilerin ve Kürt emekçilerinin eşit yurttaşlığı çıkmaz!

Bu tablodan patronların çıkarı, gericiliğin karanlığı, emperyalizmin sömürüsü çıkar. Bugün AKP iktidarından başka bir şey beklenemez, yeni Türkiye hedefi adıyla emekçileri kandırmak üzere ortaya konan propagandaya teslim olmayınız!

“AKP’yi sözde statükoyu kıran bir güç olarak değerlendiren liberal ihaneti asla unutmayacağız”

2010 Anayasa Referandumu ile başlayıp bugünlere gelen liberal ihaneti unutmayacaklarını söyleyen Kılçer, sözlerini şöyle sürdürdü:

Yoldaşlar, teslim olanları ve ihanetlerini hiç unutmayacağız. Daha dün 2010 yılında anayasa değişikliği referandumu yapılırken, yetmez ama evet diyerek AKP’nin arkasında duran, AKP’yi sözde statükoyu kıran bir güç olarak değerlendiren liberal ihaneti asla unutmayacağız. Bu ihanetin sahiplerinin bugün sol adına konuşmalarının önüne geçmemiz gerekir. Şimdi ne diyorlar, Ergenekon güya AKP’yi teslim almış, o yüzden bugünleri yaşıyoruz diye kendilerini aklamaya çalışıyorlar. Aslında aklamak istedikleri çok açık, çünkü bugünkü AKP iktidarının ayakta kalmasında ve bugünlere gelmesinde bu yetmez ama evet ihanet çetesinin büyük payı vardır. Açıkça söylüyoruz, sizin solla, sosyalizmle, bağımsızlıkla, laikle, emekçilerin çıkarıyla hiçbir ilişkiniz bulunmuyor, artık emekçilerin, gençlerin, cumhuriyetçilerin kafasını karıştırmayı bırakın!

Büyük bir işe soyunduk, büyük bir mücadeleye başladığımızı söyledik. Evet yoldaşlar, bu büyük mücadele ancak ve ancak sizlerin eseri olacaktır. Sizlerin emeği, katkısı, dayanışması ve bizzat örgütleyicisi olduğunuz bir süreçle hedef olarak koyduğumuz bu büyük mücadele başarıya ulaşacaktır.

“Partimiz Türkiye Komünist Hareketi, yeni bir sayfayı bugün bu salonda açmış bulunuyor”

TKH’nin en önemli misyonlarından birisinin TKP’nin yeniden siyaset sahnesine dönmesi olduğunu vurgulayan TKH MK üyesi Kurtuluş Kılçer, TKH’nin 1920 yılında kurulan Parti’nin, 1974 Atılımı’nın, 1986 yılının Gelenekçilik’inin, 2001 yılında likidasyona karşı kurulmuş TKP’nin genleriyle ortaya çıktığını ve TKP’nin devamı, mirasçısı ve temsilcisi olduğunu ifade ederek şunları söyledi:

Partimiz Türkiye Komünist Hareketi, tam da bu yüzden Türkiye Komünist Partisi’nin devamı ve mirasçıdır, bugün Türkiye Komünist Partisi’nin yeniden siyaset sahnesine dönmesi partimizin en önemli misyonlarından birisidir. Bu yüzden büyük bir birikime yaslandığımızı söylerken bugün bu kürsüden başka bir şeyi daha söylememiz gerekiyor. Artık Türkiye’de yeni bir dönem karşımızdadır. 12 Eylül askeri darbesi üzerinden geçen 35 yıllık süreçte Türkiye sosyalist hareketi doğrusu, yanlışıyla bir mücadele dönemini geride bırakmıştır. Bugünden geçmişe, bu 35 yıllık zaman dilimine baktığımızda Türkiye sosyalist hareketinin şapkasını önüne koyması, yapamadıklarını görmesi, bunu analiz etmesi ve geleceğini planlaması gerekmektedir. Türkiye Komünist Hareketi, işte bu bakış açısıyla kendini kurmakta ve değerlendirmektedir. O yüzden, yoldaşlar, bugün yeni bir sayfa açıyoruz. Bu sayfaya yeni bir mücadele döneminin adını yazacağız. Artık Türkiye ne eski Türkiye’dir, artık Türkiye solu ne eski alışkanlıklarıyla gidebilir, ne de bugüne kadar yaptıklarımız bizleri tatmin edebilir.

O yüzden burada açıkça, bu ülkenin komünistleri olarak büyük bir muhasebeyi cesurca yapmak durumundayız. Türkiye Komünist Hareketi, bu muhasebeyi yaparak kurulmuştur. Türkiye sosyalist hareketinin doğrudan ve haklıdan duruşundan, ideolojik gelişkinliğinden, tarihsel bakışındaki tutarlılığından dirhem şüphemiz bulunmuyor. Ancak bu durum, emekçilere, işçilere, gençlere, kadınlara, Türkiye’ye, ülkemizin geleceğine yetmiyor! Türkiye sosyalist hareketi ideolojik bir odak olmaktan çıkmak zorundadır. Sosyalizm dergi sayfalarımızda yazan iyi analiz yazılarından ibaret kalamaz, sosyalizm yalnızca doğruyu söyleyen ancak emekçilere ulaşamayan bir örgütsel yapıdan ibaret olamaz, işçi sınıfının tarihsel çıkarlarının sözcülüğünü yapmak dışında sınıfla buluşamayan bir yapıda olamaz! Ne yazık ki 35 yıllık pratiğimizde bu çemberleri kıramadık. Partimiz Türkiye Komünist Hareketi, bu muhasebeyi yaparak kurulmuş, yolunu çizmiş ve bu yüzden Türkiye sosyalist hareketinde yeni bir sayfa açılmasının gerekli olduğunu saptamıştır. O yüzden şimdilik adımız Türkiye Komünist Hareketi. Bu ülkenin emekçileriyle buluşmuş bir siyasal mücadele sonrasında adımız mutlaka Türkiye Komünist Partisi olacaktır, bundan kimsenin kuşkusu bulunmasın!

Bu ülkenin gerçek komünist partisini kuracağız, bu ülkenin güçlü komünist partisinin kuracağız, bu ülkenin emekçilerinin partisini, Türkiye işçi sınıfının gücünü ve örgütlülüğünü temsil eden siyasal partisini kuracağız. Partimiz Türkiye Komünist Partisi’nin misyonu budur, o yüzden büyük bir işe soyunmuştur, tam da bu yüzden yeni bir mücadele sayfası açılması gerektiğini düşünmektedir.

Eskisi gibi olamayacağını, siyaset tarzının, emekçilere seslenme biçiminin, toplumsal örgütlenme modellerinin, sendikal örgütlenmenin, geride kalmış önderliklerin değiştirilmesi gerektiğini biliyoruz. Aynı suda iki kere yıkanılamayacağına göre yeni bir çıkışı hayata geçirmek zorundayız, bu bilinçteyiz. Partimiz Türkiye Komünist Hareketi, 1920 yılında kurulan Parti’nin, 1974 Atılımı’nın, 1986 yılının Gelenekçilik’inin, 2001 yılında likidasyona karşı kurulmuş TKP’nin genleriyle ortaya çıkmış, TKP’nin devamı, mirasçısı ve temsilcisi olarak yeni bir sayfayı bugün bu salonda açmış bulunuyor!

12644633_1253133311370723_8324572410718186347_n

“Gelin Partimiz Türkiye Komünist Hareketi saflarında büyük bir mücadelenin mayasını birlikte çalalım!”

Son 2 yılda TKP içerisinde yaşanan tartışmaların geride kaldığını dile getiren Kılçer, “TKH’nin bütün üye ve kadroları sol içi dar örgütsel rekabet üzerinden mücadeleye yaklaşmayı zul görmektedirler” derken şunları dile getirdi:

Türkiye Komünist Partisi, geride bıraktığımız iki yılda büyük zorluklar yaşamıştır. Bu başlıklara dair sözümüzü defaatle söyledik. Bugün bizler için en önemli mesele açıkçası sosyalizmin bir toplumsal seçenek haline gelme meselesidir. Bugün Türkiye Komünist Hareketi’nin bütün üye ve kadroları sol içi dar örgütsel rekabet üzerinden mücadeleye yaklaşmayı zul görmektedirler. Bizler, bu lanet AKP düzeninden bir an önce kurtulmayı ve sosyalist cumhuriyetin kurulmasını önüne koyan bir mücadele hattıyla yolumuza bakıyoruz. Yeni bir mücadele döneminde yeni bir sayfa açılmasını gerek duyan bizler buradan örgütsüz bütün sosyalistlere ve bütün Türkiye Komünist Partililere, hangi gelenekten gelirse gelsin sosyalizm diyen, devrim diyen, Leninizm diyen, işçi sınıfı diyen bütün, sosyalist cumhuriyet diyen, laiklik diyen, bağımsızlık, sosyalizmin bağımsız siyasi hattı diyen, düzen partilerinin vesayetine hayır diyen bütün sosyalistlere seslenmek istiyoruz. Türkiye sosyalist hareketinin yaşadıklarına kızarak, küserek, bugüne kadar ortaya konan eksikliklere çubuk bükerek yol alınamaz! Gelin Partimiz Türkiye Komünist Hareketi saflarında büyük bir mücadelenin mayasını birlikte çalalım!

“Geçmişin büyük birikimini arkamıza alıp emekçilerin büyük partisini kuracağız ancak bugünün acil görevlerinin de hakkını vermek zorundayız”

TKH’nin emekçilerin büyük partisini kuracağının altını çizen Kılçer, Türkiye’nin önünde emeğe karşı AKP’nin kıdem tazminatı ve memurlara dönük yeni bir saldırı dalgası, Kürt sorunu ve başkanlık dayatması olmak üzere 3 önemli gündemin olduğunu ifade edip şunları söyledi:

Bugün ülkemiz yangın yeri. Herkes yaşadıklarımızı açıkça görüyor ve biliyor, çok fazla ülke gerçekliği üzerine, neler yaşadığımızı, ülkemizin içinde bulunduğu durumu tasvir etmeye gerek yok. Bu tabloyu nasıl değiştiririz, nasıl etkili bir mücadele veririz bunların yolunu bulmamız gerekiyor. Önce partiyi kuracağız, güçlendireceğiz, büyüteceğiz, gençleri kazanacağız, örgütlü bir yapıya kavuşacağız. Bu birincisi…

Yani geçmişin büyük birikimini arkamıza alıp emekçilerin büyük partisini kuracağız! Sanırım bu başlığı burada kesmemiz gerekiyor, kaldı ki partinin programı, yayınları, kitapları Türkiye Komünist Hareketi nedir ne değildir sorularına bu kürsüden ifade edilenlerden daha açık ve analitik yanıtlar verecektir.

Bununla birlikte bugünün acil görevlerinin de hakkını vermek zorundayız. Bugün ülkemizde hem ülkemizin geleceği açısından hem de emekçilerin çıkarı açısından önemli 3 gündemi burada konuşmamız, ele almamız gerekiyor.

Bunlardan ilki, yakın dönemde önümüze gelecek ve emekçilerin tarihsel kazanımlarını ve haklarını elinden alacak bir saldırı paketiyle karşı karşıya kalacağız. Bakın AKP havuç ve sopa politikasını elinden düşürmeyen bir parti. Örneğin doğum yapmış anne ve yeni baba olmuşlara yeni haklar getirdiğini iddia ederken esnek çalışmanın yolunu yapmaktadır. Tanımsız ve kuralsız çalışma biçimlerini tek tek gündeme getirmek isteyen AKP aynı zamanda emekçilerin iş güvencesinin biricik teminatı olan Kıdem Tazminatı’nı fon kılıfıyla kaldırmak istiyor. Daha önce gördüğümüz işsizlik fonunun içinin nasıl boşaltıldığını bilen bizler, bugün de emekçilerin Kıdem hakkının fona devredilerek ortadan kaldırılması için adımlar atmaktadır. Kamu emekçilerinin haklarını ortadan kaldırıp, sözleşmeli personel statüsü Kadım Tazminatı ile birlikte başka bir sinsi planı olarak görmek durumundayız. Bütün bu uygulamalar kelimenin tam ve gerçek anlamıyla patronların ihtiyacına göre belirlenmektedir. Bu konuda komünistler büyük bir mücadeleye hazır olmalıdırlar ve emekçi halkımızın örgütlü tepkisini koyacakları bir mücadele dönemi başlatmalıdırlar. AKP döneminde patronların nasıl kar ettiklerini, nasıl daha da zenginleştirdiklerini çok iyi biliyoruz. Türkiye’nin bir numaralı patronlarından Ali Koç’un kapitalizm çok eşitsizlik yarattı biraz dengelemek gerekir sözü aslında yaşanan eşitsizliğin daha da arttığı gerçeğini bilmesinden gelmektedir ve sermaye sınıfının ve düzenin korunmasından başka bir anlama gelmemektedir bu sözler. Birileri buradan heyecanlanıp, burjuvazinin de imana geldiğini düşünebilir, ancak biliyoruz ki emek ile sermaye arasında uzlaşmaz bir çelişki vardır. Biz komünistler bunu asla akıldan çıkarmayacağız. Daha dün Mustafa Koç öldüğünde neredeyse ulusal yas ilan edenlere de buradan bir çift lafımız var. Tayyip Erdoğan’la sarmaş dolaş olanlarla, cezaevinde Mehmet Ağar’ları ziyaret edenlerle, emekçileri işten atan patronlarla bizim işimiz olmaz. Komünistler burjuvazinin arkasından matem tutmazlar!

12669458_1253125868038134_3189819480249490877_n

“Bugün bizim için bu konuda en büyük görev emekçilerin birliğini sağlamak ve yeni bir cumhuriyet şiarını ülkenin bütün topraklarına yaymaktır”

Kılçer, Türkiye’nin önündeki bir diğer önemli gündem başlığı olan Kürt sorunu ile ilgili olarak ise şunları ifade etti:

Önümüzdeki önemli gündemlerden birisi de Kürt sorunudur. Bugün bu sorun çatışma, savaş, göç ve ölümlerle tam bir çözümsüzlüğe doğru gitmektedir. Açıkça buradan söylememiz gerekir ki, Kürt sorununda bugün gelinen nokta bu sorunda taraf olanların siyasi sorumluluğunda bulunmaktadır. Kimseye akıl vermek zorunda değiliz. Biliyoruz ki, Kürt emekçilerinin kurtuluşunun merkezine sermaye karşıtlığı ve emperyalizme karşı mücadele konulmazsa ortaya çıkacak sonucun düzen içi çözümden başka bir anlama gelmeyecektir. Ya kırk satır, ya kırk katır şeklinde, ya savaş ya AKP rejiminde Dolmabahçe mutabakatı şeklinde önümüze konan bu çerçeveyi kabul etmiyoruz. Emperyalizmin bölgeye müdahale ettiği bir tabloda örneğin Kuzey Irak’ta ortaya çıkan devletleşmenin bizler açısından oturduğu yer nettir. Buradan emperyalist-kapitalist sisteme bir darbe vurulamaz, olsa olsa bağımlı bir model ortaya çıkacaktır. Kürt emekçilerinin eşitlik ve özgürlüğü, ulusal hakları, örneğin kutlu doğum haftası düzenlemekten, Şeyh Sait gibi gericileri anmaktan, TÜSİAD’la masaya oturmaktan, Mustafa Koç’a taziye mesajı yayınlamaktan, piyasalaşmanın ve gericiliğin önünü açacak Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Şartı ile uzlaşmaktan ya da bölgeye NATO’nun müdahalesini istemekten ve çözüm için ABD’nin gözlemci olmasını talep etmekten geçmez. Bugün bizim için bu konuda en büyük görev emekçilerin birliğini sağlamak ve yeni bir cumhuriyet şiarını ülkenin bütün topraklarına yaymaktır. Kürt sorunu ancak ve ancak emekçilerin ortak mücadelesiyle çözülecektir.

“Bu ülkenin ihtiyacı olan yeni anayasa, emekçilerin laik cumhuriyetinin anayasası olacaktır”

Başkanlık ve yeni anayasa gündemine de değinen Kılçer, konuşmasını şöyle sürdürdü:

En önemli gündemlerden birisi de başkanlık dayatmasıdır. Bugün daha fazla demokrasi, daha fazla örgütlenme özgürlüğü, daha fazla ifade özgürlüğü, daha fazla basın özgürlüğü, daha fazla temsiliyet özgürlüğü gerekirken kör göze parmak sokar gibi başkanlık modelinin önerilmesi büyük bir yanılsamadır. Bu ülkenin padişaha ihtiyacı yoktu, gönderdik cumhuriyeti kurduk. Bugün de ülkemizin başkana ihtiyacı falan yoktur, bizim insanca yaşam, bağımsızlık, eşitlik, düzen sorunumuz vardır. Ananı da al git diyen, kadın erkek eşit olamaz diyen, Gezi olaylarında halkın üzerine polisi süren, bugün tanklarla bir dizi ilçeyi ablukaya alan, haksız yere aydınların, gazetecilerin hapishaneye atılması konusunda yargıya direktif veren bir zihniyetin başkan olduğu bir Türkiye’nin nasıl bir ülke olacağını aklınıza getirebiliyor musunuz? Parlamenter sistemde bile bu kadar hukuksuzluk yaşanıyorsa başkanlıkta daha fazla hukuksuzluk yaşanacağı buz gibi ortadadır. İstenen Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir tasdik kurumundan, noterden ibaret olmasıdır. İstenen sermaye devletinin hızlı ve itirazsız yönetilmesidir. Bu açıdan bize göre başkanlık eşittir diktatörlüktür. Diktatörlük girişimlerine karşı büyük bir mücadele başlatacağımızı bu salondan ilan etmek istiyoruz!

O yüzden Türkiye Komünist Hareketi olarak AKP rejiminin onaylanması anlamına gelecek anayasa tartışmalarına meşruiyet katılmasını doğru bulmuyoruz. Buradan yeni anayasa adıyla başkanlık tartışmasını ülkemizin gündemine sokacak ve bu sermaye düzenine meşruiyet katacak Anayasa Uzlaşma Komisyonu’ndan CHP ve HDP milletvekillerinin çekilmesi çağrısı yapıyoruz.

Bu ülkenin mutlaka yeni bir anayasaya ihtiyacı var. Bu anayasa emekçilerin laik cumhuriyetinin anayasası olacaktır. Biz komünistlerin mücadelesi yalnızca bundan ibarettir.

TKH MK üyesi Kurtuluş Kılçer, konuşmasını “Sosyalist Cumhuriyetin anayasasını yapacak Türkiye işçi sınıfına selam, selam olsun Türkiyenin ve Dünyanın aydınlık geleceğine, Selam olsun Türkiye Komünist Partisini kuracak kadrolara” diyerek tamamladı.

Etkinlikte TKH kadın çalışmaları adına TKH MK üyesi Aysel Tekerek ve TKH Gençliği adına Anıl Çevik söz alırken direnişteki Şişecam işçileri de kürsüye çıkarak mücadelelerini anlattı.

Ayrıca, etkinliğe Devrimci Hareket’ten İlhan Şimşek, Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nden İstanbul il yöneticisi Yusuf Başat, Naim Göktaş ile Nuriye Alsancak, Emekçi Hareket Partisi’nden İstanbul İl Başkanı Özge Akman ile il yöneticisi Yaşat Aslan, Eğitim İş Sendikası’ndan Yusuf Kökçe, ABC gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, Bilim ve Gelecek dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ender Helvacıoğlu, gazeteci-yazar Barış TERKOĞLU, Doğan Ülgenci, gazeteci-yazar Deniz Hakyemez ve Prof. Dr. İzzettin Önder de katılırken Sırbistan Komünistleri Partisi Merkez Komitesi, Bahreyn İlerici Platformu Genel Sekreteri Halil Yusuf, CHP Adana Milletvekili Av. Elif Doğan Türkmen, DİSK Genel Başkanı Kani Beko, ÖDP Eş Genel Başkanı Alper Taş, , Birleşik Haziran Hareketi Yürütme Kurulu üyesi Fatih Yaşlı, Güler Ümüt, İnci Beşpınar, Yargıçlar Sendikası Genel Başkanı Mustafa Karadağ, Prof. Dr. Korkut Boratav, Prof. Dr. Bilsay Kuruç, Red Dergisi Genel Yayın Yönetmenleri Hakan Gülseven ve Ulaş Karakul da dayanışma mesajları gönderdi.

1999 yılında faşistler tarafından katledilen TKP üyesi Hüseyin Duman’ın annesi Fadime Duman da sağlık problemlerinden dolayı etkinliğe katılamazken Hüseyin’in yoldaşlarına ve TKH’ye selamlarını iletti.

Etkinlikte ayrıca Grup Güneşin Sofrası ve Abdal da sahne aldı.