Kriyobiyoloji’de büyük adım
Araştırmacılar bütün bir tavşan beynini muhafaza etmeyi başardılar.
Araştırmacılar bütün bir tavşan beynini muhafaza etmeyi başardılar.
Beyindeki nöronların her birini muhafaza etmeyi amaçlayan 5 yıllık yarışma sonuçlandı. Beş yıl önce, kâr amacı gütmeyen bir organizasyon olan Beyin Saklama ve Koruma Kuruluşu (Brain Preservation Foundation- BPF) dünyadaki nörobilimcileri zorlu bir göreve çağırdı: Bir farenin (ya da beyin ebatları eşit herhangi bir memeli türünün) beynini çok uzun süre muhafaza etmek. Beyne bağlı bütün nöronların ve sinapsların, özel bir elektron mikroskobu altında incelenirken sağlam ve görünür olması ön koşuldu. Başarının elde edilmesi durumunda bilim insanları bunu beyin hastalıklarını incelemede ve hatta tedavi etmede kullanabilirdi. Bu başarı aynı zamanda beynin trilyonlarca mikroskobik bağlantısında depolanmış hatıraları da saklayabileceğimiz yönünde fikirlerin önünü açacaktı.
bilimkurgukulubu.com sitesinde Agah Tuğrulhan Polat’ın haberine göre, geçtiğimiz dönemde BPF, 21st Century Medicine tarafından gerçekleştirilen ve yakın zamanda MIT’den mezun olmuş Robert McIntyre tarafından yürütülen bir projenin yarışmayı kazandığını duyurdu. Ekip yaptıkları iş için 26,735$ ödül kazandı.
McIntyre ve ekibi beynin devre sistemlerini güçlü kimyasallar kullanarak, önce nöronları ve sinapsları nasıl sabitleştirebileceklerini ya da durdurabileceklerini buldular ve daha sonra dondurdular. Aldehit dengeli kriyoprezervasyon adı verilen teknikleri, 2015’in Aralık ayında Cryobiology dergisinde yayınlandı. Daha sonra deneyleri, BPF’nin başkanı Howard Hughes Tıp Enstitüsü’nde nörobilimci olan Kenneth Hayworth‘un da dahil olduğu bir grup juri tarafından değerlendirildi. Hayworth, değerlendirmenin sonunda yapılan bir basın toplantısında “Beynin bir ucundan diğer ucuna nöronların ve sinapsların tamamının kusursuz bir şekilde muhafaza edildiğini görüyoruz” dedi.
Ölümcül hastalıklı bir insanın dolaşım sistemini, uygun teknoloji geliştiğinde uyandırmak üzere dondurma fikri şimdilik pratikte uygulanamaz görünüyor. Bu yüzden nörobilimciler, araştırmalarını daha fazla fayda sağlayacağını düşündükleri bir teknik üzerine yoğunlaştırdılar: Beynin konektomunu (beynin içerdiği tüm nöronları ve sinir yollarını gösteren diyagram) ya da beynin bütün sinaps ve nöronlarının bağlantı bilgilerini saklamak.
McIntyre’a göre beynimiz yeni hatıralar oluşturduğunda, bu oluşum sinapsların boyutunda bir artış meydana getirmektedir. Yani bir beynin konektomunu muhafaza etmek teorik olarak hatıraları da muhafaza etmek anlamına geliyor. Umulan ise bir gün sağlam bir beyinde depolanmış bilgileri ve hatıraları bir yerden indirebilecek ya da bir yere yükleyebilecek bir yol bulabilmek. “Artık beynin yüzyıllarca saklanabileceğini ve çürümeyeceğini biliyoruz.” diyen McIntyre sözlerine şunları da ekledi: “Mevcut teknolojimizden bir milyon kat daha hızlı. Bu saçma değil“.
Şimdilik öncül amaç bu tekniği daha büyük memeli türlerinde gerçekleştirmek. Bu da BDF’nin ortaya attığı diğer bir mesele. Aynı zamanda bu, tekniğin insanlar üzerinde nasıl kullanılabileceğine dair bir model olarak da sunulabilir. McIntyre’ın ekibi halihazırda bir domuzun beynini muhafaza etmeyi başardı fakat deneyin sonucu hala jüri onayını beklemekte.