Laikliğe Çağrı Birlikteliği: Diyanet elini eğitimden çek!
Laikliğe Çağrı Birlikteliği, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın eğitime müdahalesi ile medreselere yasal statü kazandırılması girişimlerini Diyanet İşleri Başkanlığı önünde protesto etti.
Laikliğe Çağrı Birlikteliği, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın eğitime müdahalesi ile medreselere yasal statü kazandırılması girişimlerini Diyanet İşleri Başkanlığı önünde protesto etti.
41 demokratik kitle örgütünün oluşturduğu Laikliğe Çağrı Birlikteliği’nin, cumartesi günü Diyanet İşleri Başkanlığı önünde yaptığı basın açıklamasında birliktelik adına konuşan Eğitim İş Genel Başkanı Veli Demir “Eğitim sistemimizin temelini oluşturan Tevhid-i Tedrisat Yasası’nı, Cumhuriyet’in temel kazanımlarını ve değerleriyle Anayasa’nın değişmez hükümlerini, eğitim sisteminden dışlamaya çalışan dayatmalara izin vermeyeceğiz” dedi.
“Laik, bilimsel, çağdaş, demokratik eğitim”, “Diyanet elini eğitimden çek”, “Medrese değil, laik, bilimsel eğitim” sloganları eşliğinde Diyanet İşleri Başkanlığı önünde yapılan basın açıklamasında Milli Eğitim Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında imzalanan “Eğitimde İşbirliği Protokolü”nün eğitimde dini dayatmanın ve gericiliğin zeminini oluşturmak üzere gerçekleştirilen bir hamle olduğu söylendi.
Laikliğe Çağrı Birlikteliği’nin basın açıklaması şöyle:
“Eğitimin, “tek din, tek mezhep” anlayışı doğrultusunda dini kurallara göre biçimlendirilmesi uygulamalarına ne yazık ki her gün bir yenisi eklenmektedir. Bu doğrultuda eğitime müdahaleleriyle sürekli gündemde olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın medreselere yasallık kazandırılması için girişimlerde bulunduğu bizzat kurumun başkanı Mehmet Görmez tarafından açıklanmıştır.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki medreselerin sorunlarının giderilmesi için kurulan Medrese Alimleri Vakfı’nın bu proje üzerinde çalıştığı, bölgede seminerler ve konferanslar düzenlediği, bölge ziyaretlerinden birinde Başbakan Ahmet Davutoğlu’na bir rapor sundukları basına yansımıştır. Proje, medreselere yasal statü kazandırılması, üniversitelerle denkliklerinin sağlanması, medrese mezunlarının pedagojik formasyon almasını ve müderrislerin bölgede barış gücü görevi üstlenmelerini içermektedir.
Bütün bunlar, temel ilkesi laiklik olan eğitim sistemimizin, devlet eliyle tekrar çok başlı hale getirilerek, medrese-mektep ikilemine sokulması çabasıdır. Görülüyor ki, Milli Eğitim Bakanlığı ve okullarımız, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hizmetinde olması gereken kurumlar olarak değerlendirilmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında imzalanan “Eğitimde İşbirliği Protokolü” eğitimde dini dayatmanın ve gericiliğin zeminini oluşturmak üzere gerçekleştirilen bir hamledir.
AKP iktidarı döneminde eğitim, siyasal iktidarın egemen ideolojisinin önemli bir müdahale aracı bileşeni haline getirilerek en fazla yıpratılan alan olmuştur. Kindar-dindar nesil projesini her türlü hukuki, vicdani ve etik kuralı ayaklar altına alarak yaşama geçirmeye çalışan siyasal iktidar, laikliğin ve aydınlanmanın temeli olan eğitimi, kendi ideolojik amaçları doğrultusunda biçimlendirmeye çalışmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı laik ve çağdaş ulusal eğitimden uzaklaşmış, adeta Diyanet İşleri Başkanlığı’nın güdümüne girmiştir.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu girişimi, öteden beri Anayasa’nın 174. Maddesi ile koruma altına alınan, aralarında Tevhid-i Tedrisat Yasası’nın da bulunduğu “Devrim Kanunları”nı Anayasa’dan çıkarmayı amaçlayan AKP’nin, bu amacını gerçekleştirmesine olanak sağlayacaktır. Böylece zaten fiilen uygulanan medrese-mektep ikilemi tekrar yaratılarak öğretim birliği tamamen ortadan kaldırılacaktır.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın terörü de bahane ederek hatta bu kurumlara barış gücü misyonu da yükleyerek medreseleri tekrar eğitimin gündemine taşımaya çalışması Cumhuriyet’e ve onun kazanımlarını ortadan kaldırmak üzere indirilecek bir darbe olacaktır.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kuruluş amacından uzaklaşarak eğitimin laik yapısını ortadan kaldırmaya, eğitimin dini esaslara göre şekillendirilmesini sağlamaya yönelik girişimleri AKP iktidarının özellikle son döneminde yoğunlaşmıştır. Siyasi iktidarın, 4+4+4 dayatması ile “dindar ve kindar nesil yaratma” hedefi doğrultusunda Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı el ele vermiş, tüm okullarımız adeta imam-hatip okullarına dönüştürülmüştür.
Cami imamlarına liselerde yaşam koçluğu görevi verilmesi, dini içerikli seçmeli derslerin seçilmesinin öneminin vaaz ve hutbelerde işlenmesi, 4- 6 yaş grubundaki çocuklara yönelik olarak hazırlanan Kur’an Kursları Okul Öncesi Din Eğitimi Projesi, ilkokul çocuklarının 4 gün okulda 1 gün camide eğitim almasına yönelik proje gibi uygulamalarla eğitim sistemimiz adım adım Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kontrolüne bırakılmaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığı, Tevhid-i Tedrisat başta olmak üzere Cumhuriyet değerlerine ve kazanımlarına açıkça meydan okuyarak suç işlemektedir.
Laikliğe Çağrı Birlikteliği olarak; eğitim sistemimizin temelini oluşturan Tevhid-i Tedrisat Yasası’nı, Cumhuriyet’in temel kazanımlarını ve değerlerini Anayasa’nın değişmez hükümlerini, eğitim sisteminden dışlamaya çalışan dayatmalara izin vermeyeceğimizi belirtiyor, bu tür girişimler karşısında tüm duyarlı kesimleri tavır almaya ve birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.”