Liberal utanmazlık: Yetmez Ama Evetçiler "boyun eğme"yecekmiş

Liberaller, utanmazlığın boyutunu, komünistlerin yıllardır liberallerin de dahil olduğu "İkinci Cumhuriyet" projesine karşı yürüttüğü mücadelede kullandığı sloganları kullanma noktasına kadar getirdi.

Liberal utanmazlık: Yetmez Ama Evetçiler

yetmez ama evet“Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi” adıyla bir araya gelen liberallerden oluşan 70’e yakın akademisyen, yazar, gazeteci ve aktivist 7 maddelik bir bildiri yayınlayarak “Erdoğan Rejimi ülkeyi gittikçe felakete götürüyor. Buna boyun eğemeyiz, eğmeyeceğiz!” dedi. Liberaller, utanmazlığın boyutunu, komünistlerin yıllardır liberallerin de dahil olduğu “İkinci Cumhuriyet” projesine karşı yürüttüğü mücadelede kullandığı sloganları kullanma noktasına kadar getirdi.

Aralarında Baskın Oran, Bülent Keneş, Cengiz Aktar, Fikret Başkaya, Gün Zileli, Hasan Cemal, Oya Baydar, Şanar Yurdatapan ve Zeynep Tanbay gibi isimlerin bulunduğu “Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi”, İMC TV’nin Türksat uydusundan çıkartılarak karartılmasından iktidara yakın olmayan şirketlerin iflasa sürüklenmesine, gazetecilere yapılan baskılardan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Can Dündar ve Erdem Gül’e tahliye yolunu açan Anayasa Mahkemesi kararına ilişkin ‘’Karara uymuyorum, saygı da duymuyorum’’ sözlerine, sosyal medya üzerinde denetimi ve sansürü yaygınlaştıracağı öne sürülen ‘sosyal medya anayasası’na, Suriye politikasından, TSK mensuplarına soruşturma açılmasının önünü tıkayacak yasa tasarısına kadar son dönemde yaşanan gelişmelere ilişkin 70 imzalı bir bildiri yayımladı.

Haziran Direnişi’ne ulaşan mücadeleyi kirletemezler

Bildirinin içerisinde geçen ülkenin felakete götürüldüğü ve boyun eğme sözleri akıllara Türkiye Komünist Partisi’nin 2008 yılında yayınladığı “Türkiye Cumhuriyeti Felaketin Eşiğinde” bildirisini ve 2011 yılında yapılan seçim sloganı olup daha sonra Haziran Direnişi’nin de en önemli sloganı haline gelen “Boyun Eğme” sloganını hatırlattı.

boyun egmeBu son bildirinin de altında imzası bulunan liberaller ise aynı dönemde, AKP’nin Ergenekon ve Balyoz gibi davalarla “askeri vesayete” nasıl son verdiği masalını pazarlamakla ve 12 Eylül 2010 Anayasa Referandumu’nda “Yetmez Ama Evet” kampanyasıyla AKP’ye destek olmakla meşguldüler.

Bugün “İkinci Cumhuriyet” projesini karşılarına almadan yarım ağızla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşıtlık yapar gibi görünen liberallerin ülkeyi yıkıma götüren son 14 yılda Erdoğan’ın ve AKP’nin suç ortağı olduğu açık. “İnsanın unutkanlıkla sakatlanmış” olduğuna güvenen liberallerin geçmişte demokrasi getirdiğini iddia ettikleri Erdoğan ve AKP’nin karşısında bugün yine geçmişte AKP’nin suç ortağı olan Gülen cemaati ile birlikte ikiyüzlü bir tavır takınıyorlar.

Bu utanmaz tavrın liberalleri günahlarından kurtarmayacağı, memleketin bugün geldiği noktada bu yola döşenen bütün taşlarda liberaller ve Gülen cemaatinin de “emeği” olduğunu unutturamayacak. 2013 yılı başında dönemin AKP İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu’nun verdiği bir röportajda köprülerin atıldığını açıkladığı liberallerin, AKP tarafından kullanılıp “tüketim tarihleri” geçtikten sonra bir kenara atılmalarından sonra akıllarının başlarına gelmediği ve kaybettikleri iktidara yakınlık rolünü yeniden kazanmak için bir süredir öne çıkmaya çalıştıkları biliniyor.

Liberaller ve Gülen Cemaati’nin açıklaması

Gülen Cemaati’nin savunuculuğu üzerinden AKP ve Erdoğan karşıtlığı yaparmış gibi gözüken “Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi” yayınladığı bildirinin tam metni ise şöyle:

Erdoğan Rejimi Türkiye’yi Felakete Götürüyor

1) Doğru haber isteyenler Havuz Medyası’na mahkum ediliyor. Bunun yöntemi, Türksat ve Digitürk gibi kuruluşlara emir gönderip Samanyolu ve İMC gibi onlarca ekranı karartmak.

2) Hedef seçilenlerin özel şirket ve bankaları iflasa sürükleniyor. Bunun yöntemi, kayyum atamak. Bu şimdi de muhalif belediyelere uygulanacak.

3) Muhalif gazeteci yaşatılmıyor. Bunun yöntemleri; her yazısına dava açmak, telefonlarını dinlemek, gözaltına almak, terör örgütü propagandası ve casuslukla suçlamak, Sulh Ceza hakimlerine tutuklatıp AYM müdahale edene kadar en az 3 ay yatırmak. Tahliye edilen gazeteciler de “Ben gidiyorum, ortalık çalkalanabilir” sözleriyle yandaşlar için hedef gösteriliyor.

4) HSYK cenderesi altında oradan oraya sürgün edilen Yargı, son olarak “AYM kararına uymuyorum, saygı da duymuyorum” sözleriyle sarsıldı.

5) İnsanlar sosyal medyaya elini süremez hale getirildi. Bunun yöntemi “Cumhurbaşkanına hakaret”ten tazminat davaları açmak, tutuklatmak. Şimdi de işi kökünden halletmek için “Sosyal Medya Anayasası” hazırlanıyor.

6) Tamamen iflas etmiş Suriye politikası Türkiye’nin tüm dünyada aşağılanmasına sebep olduğu gibi, iç politikada kutuplaşma için kullanılıyor.

7) Kürt Meselesi’ni “çözmek” için inanılmaz yöntemler icat ediliyor: Şehirler tank ve top ateşiyle yıkılıyor.Operasyonlarda işkence ve kötü muameleyle suçlanan er ve subaylar hakkında başbakan ve milli savunma bakanının izni olmadan soruşturma bile açılamayacak; polis zaten bu ayrıcalıktan yararlanmakta. Güvenlik güçleri “duvar ötesi görüntüleme cihazları”yla donatılacak ve “görünmez kılan hayalet boya”yla boyanacak…

Başkanlık rejimi gelirse bütün bunlar Anayasa ve yasalara “uygun” hale gelecek…

Erdoğan Rejimi ülkeyi gittikçe felakete götürüyor. Buna boyun eğemeyiz, eğmeyeceğiz!

***

Şu anda, sembolik bir adım olarak herkesi IMC televizyonu izlemeye çağırıyoruz.

Gerekli teknik bilgiler: Hotbird uydusu, Frekans: 12520, Symbol: 27500, Rate: 27500 3/4 fec, Vertical / Dikey. İMC TV ayrıca internet sitesi üzerinden de yayınlanıyor.

ANKARA DÜŞÜNCEYE ÖZGÜRLÜK GİRİŞİMİ