Beşikçi, emperyalizm ne yana düşer?

Ali Ateş, İsmail Beşikçi'nin BBC Türkçe'ye verdiği röportaj üzerine değerledirmede bulundu.

Beşikçi, emperyalizm ne yana düşer?

Ali Ateş

-İsmail Beşikçi’nin BBC Türkçe’ye verdiği röportaja dair yazılmıştır.

Ezber oldu: “Amerika Birleşik Devletleri ve Batı Kürtlere bakışını değiştirdi.” Kürt sorunu konusunda söz etmek isterseniz önce bunu söylemek neredeyse moda oldu.

Matah bir şeymiş sanki. Batı devletleri ve ABD de matah devletlermiş gibi. Ya da batı ve ABD sütten çıkmış ak kaşık, örnek ülkelermiş sanki…

Burada bir pişmanlık var. Keşke daha önce görseydi demek istiyorlar.

Burada bir “gurur” var. Artık Kürtleri büyük devletler tanıyor diye…

“Kürt sorunu uluslararası devletlerin masasında bir sorundur artık” biz derken, pişmanlık ya da gurur değil büyük tehlikeden bahsediyorduk. Ne bilelim birilerinin büyük devletlerden medet umacağını…

Büyük devletlerle içli dışlı olmayı eleştirirdik biz. “Morrison Süleyman” derdik, “montaj sanayi” derdik, “onlar ortak biz pazar” derdik, “işkenceci Komer” derdik, “Yankee go home” derdik, “milli petrol kullan” derdik, Dolmabahçe’de yankileri denize dökerdik!

Lenin okurduk. Emperyalizm, kapitalizmin en yüksek aşaması derdik.

Che’yi duvarlara resmederdik, Küba’nın ve Vietnam’ın kurtuluşuna sevinirdik.

Çanakkale’de yaşanan zaferden gurur duyardık. Antep’te, Maraş’ta, Urfa’da Fransa’ya kurşun sıkan Anadolu insanını unutmazdık.

İngilizler’in İstanbul’u işgal edip karakolda uyuyan Türk askerlerini öldürdüklerini hep akılda tutardık.

Ülkemizi NATO’ya sokan Adnan Menderes’in demokrasi kahramanı olmadığını ısrarla söyler, Nazım Hikmet’in ’23 sentlik askere dair’ şiirini okurduk.

Emperyalizme karşıydık, bağımsızlıktan yanaydık. Sömürgeciliğin karşısında mazlum halkların yanında yer alırdık. 3. Dünyacılık diye bir akım vardı, hayırhah bakardık.

Nereden bilelim, bugün her şeyin bu kadar kolay ve çabuk değiştiğini?

Kapitalizmin insancıl, emperyalizmin uluslara bağımsızlık verdiğini yıllardır görememişiz demek ki!

Daha üç gün önce küreselleşme, imparatorluk çağı, çok uluslu şirketler, ulus ötesi kapitalizm tartışmaları yapardık!

Biz mi geride kaldık, yoksa yanıldık mı? Bu kadar mı boştu bu tartışmalar?

Değildi! Ne geride kaldık ne de yanıldık!

Dün birileri krallıktan cumhuriyete geçişi derken, “bazıları” sınıf mücadelesi dediğinde teorik büyüklük burada yatıyordu. Kapitalizm kuruluyordu.

Dün kapitalizm küresel bir sistem haline gelince, birileri 1. Dünya savaşını ulus savaşları olarak görürken, “bazıları” emperyalist savaş diyordu.

Ne dünya kapitalizmi, ne emperyalizm bugün kendini ortadan kaldırmıştır.

Ne kapitalizmin temel yasaları değişmiş, ne de emperyalizmin yayılmacılığı!

Emperyalizm kapı gibi ortadadır. Daha doğrusu emperyalizm dün olduğu gibi bugün de dökülen kanların arkasındaki temel olgudur.

Emperyalizm, yayılır, sömürür, işgal eder, öldürür, çıkarlarının peşindedir. Ekonomik, askeri, siyasi ve kültürel bütün gücüyle egemen bir güç olarak dünyaya hükmetmektedir. G-7 ülkeleri dünyanın en eşitlikçi ve özgürlük rejimleri değil, en zengin sermaye devletleridir.

Köküne kadar askeri bir güçtür.

Irak ABD tarafından işgal edildi. Bugün Irak kan gölü. ABD Irak’a bakışını değiştirdi, öyle mi?

Afganistan işgal edildi. Bugün Afganistan kan gölü. ABD Afganlılara bakışını değiştirdi, öyle mi?

Yugoslavya parçalandı. Halklar birbirine düşman. Batı, Balkan halklarına bakışını değiştirdi, öyle mi?

Geçiniz.

IŞİD, emperyalizmin bölgeye yerleşmesine zemin hazırladı. IŞİD karşıtlığı üzerinden kimse emperyalizmi aklamasın.

Bugün en önemli sorun bu kahrolası ücretli kölelik sistemidir. Yani kapitalizm. Bunun dünya ölçeğindeki adı emperyalizmdir. Kapitalizmin çıkarları yani tekellerin çıkarları belirleyicidir.

Kapitalizmi karşıya almadan gerçek bir kurtuluşun olacağını düşünmüyoruz. Kapitalizm içinde özerklik, kapitalizmin yasalarının işlediği federalizm!

Bunlar mı kurtuluş? Yoksa emperyalizmin kucağına oturmak mı gerçek kurtuluş?

İsmail Beşikçi, Türkiye’de solun yakından tanıdığı bir isim. Aynı zamanda Kürt sorunu dendiğinde akla gelen isimlerin başından gelen bir sosyolog, yazar.

BBC Türkçe’ye dün verdiği mülakat Kürt sorununda vay solculuğa dedirtiyor. Bir kez bile ağzına emperyalizmi almamak nasıl açıklanabilir?

Nereden nereye?

Biz Kürt dinamiğini devrimin bir parçası olarak görürken, birileri ABD’nin gölgesinde bulunmayı matah bir şey sayıyorsa eğer, vay halimize!

Kürtlere statü için Erdoğan’ın başkan olmasını önerebiliyorlarsa eğer, vay halimize!

Kürt sorunu vardır. Yıllardır, Kürt emekçileri, kapitalist Türkiye’de büyük baskı ve asimilasyonla karşı karşıya kalmışlardır. Kürt sorunu sınıfsal bir sorundur. Kürt sorunu bir sınıfsal sorun olarak emekçilerin ortak mücadelesiyle gerçek kurtuluşa kavuşacaktır. Biz bu yolun yolcusuyuz.

Dün olduğu gibi bugün de. Dün yankileri denize döktük, bugün dost diye denize döktüklerimize sarılmayacağız.

Birileri Fransız, ABD, Alman askerleriyle silah kardeşliği yapsın, biz silahlarımızı emperyalistlere karşı sıkacağız!

Hem de Kürt işçilerle birlikte!