Obama: Taşeron kullanmazsak sonumuz bataklık olur
ABD Başkanı Barack Obama, Amerikan başkanlarının Kongre’nin Temsilciler Meclisi ve Senato ortak oturumunda geleneksel olarak yaptıkları “Birliğin Durumu” konuşmasında dış politikaya ağırlık vererek ABD’nin dünya liderliğini yeniden tanımlarken bu misyonun, krizdeki her ülkeyi devralıp yeniden inşa etmeyi denemek olmadığını söyledi. ABD hava operasyonlarının Irak ve Suriye’de IŞİD’i zayıflattığını vurgulayarak Cumhuriyetçilerin daha geniş bir askeri harekât... View Article
ABD Başkanı Barack Obama, Amerikan başkanlarının Kongre’nin Temsilciler Meclisi ve Senato ortak oturumunda geleneksel olarak yaptıkları “Birliğin Durumu” konuşmasında dış politikaya ağırlık vererek ABD’nin dünya liderliğini yeniden tanımlarken bu misyonun, krizdeki her ülkeyi devralıp yeniden inşa etmeyi denemek olmadığını söyledi.
ABD hava operasyonlarının Irak ve Suriye’de IŞİD’i zayıflattığını vurgulayarak Cumhuriyetçilerin daha geniş bir askeri harekât ve kara gücü varlığı çağrısına yanıt olarak “Amerika krizdeki her ülkeyi devralıp yeniden inşa etmeyi deneyemez. Bu liderlik değildir. Bu bataklığın tarifidir, sonuçta bizi zayıflatacak olan Amerikan kanını ve hazinesini dökmek saçmaktır. Vietnam ve Irak’tan çıkan derstir ve bugüne kadar öğrenmiş olmamız gerekir.” ifadelerini kullanan Obama “Ulusal gücümüzden kaynaklanan bütün unsurları daha zekice bir yaklaşım, sabırlı ve disiplinli değerlendirecek bir strateji söz konusu. Buna göre yalnız kalsa da ABD, ulusumuzu ve müttefiklerini korumak üzere hareket edecek. Ancak küresel meselelerde bizimle çalışmak için dünyayı harekete geçirecek ve diğer ülkelerin kendi üzerlerine düşeni yapmasını sağlayacak.” sözleriyle Washington yönetiminin geçtiğimiz dönem özellikle Ortadoğu’da taşeron güçlerle yürüttüğü siyasetine açıklık getirirken Suriye’deki ihtilafa ilişkin yaklaşımını açıkladı.
Elini kirletmeden dünya liderliğini sürdürmek
Başkanlığı döneminde Washington’un yürüttüğü dış siyaseti savunarak, IŞİD’e karşı zayıflatıcı bir bataklık anlamına gelecek büyük bir kara gücü gerektiren bir siyaset yerine sınırlı askeri harekâtla akıllıca bir siyaset yürütüldüğünü belirtirken Afganistan’daki ABD askeri varlığına değinmeyen Obama “Dış politikamız IŞİD ve El Kaide tehdidine odaklanmalı ama orada kalmamalı. IŞİD olmadan da Ortadoğu’da, Pakistan’da, Afganistan’da, Orta Amerika, Afrika, Asya’nın bazı bölgelerinde on yıllar boyunca istikrarsızlık olmaya devam edecek.” dedi.
ABD’nin İran’la imzaladığı nükleer anlaşmasına ve Küba’yla ilişkilerin onarılmasına çok taraflı ve süreklilik arz eden diplomatik değerlerin korunması olarak değinen ABD Başkanı, Suriye’deki savaşa ve barış görüşmelerine dair ayrıntıya girmedi.
Konuşmasında dış politikada önceliklerini bölgelere göre ayrı ayrı ele almayan Obama, Washington’un Ukrayna ve Suriye’deki Rusya müdahalesine karşı tutumu konusunda da ayrıntıya girmezken, ABD’nin, Çin’in Güney Çin Denizi’ndeki hamlelerinden duyduğu rahatsızlığa da değinmedi.
Bunun yerine Obama, siyasi liderlerin “Amerika’yı nasıl güvenli ve dünyanın jandarması olmadan dünya lideri olarak tutarız?” sorusunu cevaplaması gerektiğini söylerken “Liderlik, askeri gücün akıllı uygulanması ve dünyayı doğru amaçların arkasından koşturmaktır. Bu da yabancı ülkelere yardımları sadaka olarak değil, ulusal güvenliğimizin bir parçası olarak görme anlamına gelir.” ifadelerini kullandı.
“Sistemi yeniden yaratmalıyız”
Konuşmasının iç siyasete ilişkin bölümünde olduğu gibi dış siyasete dair sözlerinde de uluslararası sistemin değişmesi gerektiğini söyleyen ABD Başkanı, ülkesinin gücünün azalmadığını belirterek “Bugünün dünyasında şeytani imparatorlukların daha az, ama başarısız devletlerin daha fazla tehdidi altındayız. Ortadoğu, kaynağı bin yıllık ihtilaflara dayanan ve daha bir nesil sürecek bir değişimden geçiyor. Ekonomideki sert rüzgârların nedeni, Çin ekonomisindeki dönüşüm. Ekonomileri buna elverişli olmasa bile, Rusya, kendi yörüngesinden uzaklaşan Ukrayna konusunda ve Suriye’yi desteklemek için kaynaklarını akıtıyor. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra inşa ettiğimiz sistem, bu yeni gerçeklikle baş edebilmek için mücadele ediyor. Sistemi yeniden yaratmak bize bağlı. Bu da öncelikleri belirlememiz gerektiği anlamına geliyor.” derken ABD’nin dünyanın en güçlü ülkesi olduğunu vurguladı.
“Düşmanlarımızdan duyduğunuz, onların güçlendikleri, bizim zayıfladığımız sadece retorikten ibaret. ABD, dünyanın en güçlü ülkesidir. Nokta. Aksi, söz konusu bile değil. Biz askeriyemize, bizden sonra gelen sekiz ülkenin toplamından daha fazla para harcıyoruz. Askerlerimiz, tarihin gördüğü en iyi savaşçılar.” ifadelerini kullanan Obama, dünyadaki ABD algısının göreve geldiği gündekinden daha iyi olduğunu, önemli uluslararası meselelerde insanların liderlik için Pekin’e, Moskova’ya değil ABD’ye baktıklarını belirtti.
Dünyanın en borçlu ülkesi, ekonomik olarak en güçlü ve sağlam olanıymış
Konuşmasında ekonomik durumu da ele alan Obama ABD’nin şu anda dünyanın en güçlü, en sağlam ekonomisine sahip olduğunu belirterek “Şimdi tarihin en uzun süreli özel sektör istihdam artışının ortasındayız. 14 milyondan fazla istihdam, 90’lardan beri en güçlü iki yıllık istihdam büyümesi ve yarıya düşen işsizlik oranı. Otomotiv endüstrimiz, daha yeni tarihinin en iyi senesini geçirdi. Üretim sektörü, son altı yılda, 900 bin yeni istihdam yarattı. Ve bunların hepsini, bütçe açığımızı neredeyse dörtte üç azaltarak yaptık. Amerikan ekonomisinin gerilediğini iddia eden kim varsa uyduruyor.” ifadelerini kullandı.
Ancak ABD, dış borç stoku açısından dünyanın en borçlu ülkesi. Kamu borcu 18 trilyon doları geçen ABD’de kişi başına düşen borç miktarı 57 bin doları aşıyor. Geçtiğimiz yıl Amerikan Merkez Bankası FED’in 11 trilyon 314 milyar dolar gizli kredi sağladığı ortaya çıkmıştı.