RedHack sızdırmıştı: Nuray Mert'ten "Erdoğan hayranlığı"na açıklama

Mehmet Ali Yalçındağ'ın Berat Albayrak'a gönderdiği e-posta'da "Erdoğan hayranı" olarak nitelenen Nuray Mert, ilk açıklamasını yaptı.

RedHack sızdırmıştı: Nuray Mert'ten

Doğan Medya CEO’su ve Aydın Doğan’ın damadı Mehmet Ali Yalçındağ’ın Berat Albayrak’a gönderdiği e-posta’da “Erdoğan hayranı” olarak nitelenen Nuray Mert, ilk açıklamasını yaptı. Mert, RedHack’ın sızdırdığı görüşmeyi doğrularken, “12 Ağustos gecesi masamıza uğrayan genç bir arkadaşımıza bu çerçevede yaptığım uyarılar, belli ki Yalçındağ tarafından ‘hayranlık’ olarak özetlenmiş” dedi.

İşte Mert’in bugünkü Cumhuriyet‘te yayınlanan “Erdoğan’a hayranlık, Doğan Medya’ya yakınlık” başlıklı köşe yazısı:

Olay şudur; 12 Ağustos akşamı, Ahmet Hakan, Arzuhan- Mehmet Ali Yalçındağ çifti ile Bodrum’da sohbet ettiğimiz doğrudur. Bu sohbetin hiçbir fevkalade anlamı ve önemi yoktur, sıradan bir ahbaplık, güncel siyaset üzerine konuşma mevzusudur. Başta Aydın Doğan olmak üzere, gerek Doğan ailesi ile, gerek Doğan medya çatısı altında yazar-idareci pek çok isimle arkadaşlığım, ahbaplığım gizlediğim bir mevzu olmadığı gibi, çekincem olan bir konu değildir. Ancak köşe yazarlığı işimi, sosyal ilişkilerimle hiçbir şekilde birbirine karıştırmadığım da pek çoklarının şahitlik edeceği bir husustur. Uzun yıllar Radikal gazetesi, daha sonra kısa bir süre Hürriyet gazetesinde yazarlık yaptım, her iki gazeteden de kendi kararım doğrultusunda ayrıldım. Radikal’den, Eyüp Can’ın genel yayın yönetmeni olması ve benim kendisi ile çalışmak istemememden dolayısı ile ayrılma kararı verdim. Bu kararımın nedeni Eyüp Can’ın şahsına karşı değil, gazeteye yeni bir format getirme düşüncesine uyum sağlamayacağımı düşünmemdir. Hürriyet gazatesinden ise o dönem genel yayın yönetmeni olan Enis Berberoğlu’nun bana karşı yaptığını düşündüğüm bir nezaketsizlik yüzünden ayrılma kararı verdim. İşten atılmanın konu olduğu tek olay, Milliyet gazetesinin neden bildirmeden yazılarıma son vermesi olayı idi ve Milliyet gazetesi o dönem Doğan Grubu’na ait değildi. Bu olaylar esnasında, Doğan ailesi ve mensupları ile yakınlığımı bu konulara karıştırmamaya azami özen gösterdim. Diğer taraftan, Murat Yetkin’in genel yayın yönetmeni olduktan sonra bana getirdiği teklif üzerine yıllardır Hürriyet News gazetesinde köşe yazıyorum, köşe yazarı olarak sadece genel yayın yönetmenleri ile iletişim kurarım, doğru olanın bu olduğunu düşünürüm. Fırsatı ganimet bilip Doğan Medya’ya dönme çabası içinde olduğum iddiaları saçmalıktan ibarettir. Böyle gayretler içinde olsam, kendi isteğimle diğer gazetelerden ayrılmaz, bu yollara tevessül etsem ailenin damadı üzerinden yol almaya gerek duymazdım. Ayrıca, halihazırda, özgürce fikirlerimi ifade etme imkânı olan Cumhuriyet gazetesinde yazıyor olmaktan son derece memnunum.

“Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hayranlık” meselesine gelince, Erdoğan’a hayran olsam, bunu doğrudan yazıp çizmekte mahzur görmez, fazladan, bu ülkede rahat ederdim. Erdoğan, siyaseti, partisi ile ilgili görüşlerimi köşe yazılarımda net biçimde ifade ediyorum. Dahası, bu ülkede “sivil dikta” kaygısından, 2009 Kasım ayında Radikal’de yayımlanan “Sivil İstibdad” başlıklı yazımda, ilk bahseden yazar benim. O zamanlar, şimdi baş muhalif olanlar beni çok ağır biçimde eleştiriyor, hatta karalıyor idi. Düşüncelerimi beğenen olur, beğenmeyen olur, son derece tabiidir, ancak muhalif duruşumu kimseye tartıştırmam.

Ancak benim muhalefet anlayışım ak-kara biçiminde değildir, dahası şahıslara husumet beslemem, AK Partisi ve Erdoğan’ın siyasetine, zihniyetine itirazım, öteden beri savunduğum başörtüsü başta din ve vicdan özgürlüğü konularındaki görüşlerimi hiçbir şekilde etkilemez. Bu konular söz konusu olduğunda doksanlı yıllarda ne diyorsam aynı şeyi söylemeye devam ediyorum, bu tavrımın AK Parti’ye yakınlaşmak istemem şeklinde yorumlanması izan eksikliğinden başka bir şey olamaz. Diğer taraftan, gıyabında, Cumhurbaşkanı’ndan “Tayyip Bey” diye söz etmem de Erdoğan’ın adeta bir şeytan olarak resmedilmesine karşı çıkmam da, “hayranlık”la alakası olmayan meselelerdir. 12 Ağustos gecesi masamıza uğrayan genç bir arkadaşımıza bu çerçevede yaptığım uyarılar, belli ki Yalçındağ tarafından “hayranlık” olarak özetlenmiş.