RÖPORTAJ (Çeviri) | El-Nusra komutanı: Amerikalılar bizim yanımızda

Alman Kölner Stadtanzeiger Gazetesi’nden Jürgen Todenhöfer, Suriye’de savaşan cihatçı terör örgütü el-Nusra Cephesi komutanlarından Abu al-Ezz ile bir röportaj gerçekleştirdi.

RÖPORTAJ (Çeviri) | El-Nusra komutanı: Amerikalılar bizim yanımızda

Alman Kölner Stadtanzeiger Gazetesi’nden Jürgen Todenhöfer, Suriye’de savaşan cihatçı terör örgütü el-Nusra Cephesi komutanlarından Abu al-Ezz ile bir röportaj gerçekleştirdi. Bilindiği üzere el-Nusra Cephesi, El-Kaide’nin Suriye kolu olarak faaliyet gösteriyor.

Röportaj, Suriye’deki meşru iktidara karşı gerçekleştirilen müdahalenin taşıdığı emperyalist karakteri gözler önüne bir kez daha sermekle birlikte, bu müdahalenin hangi ülkelerle bağlantılı olduğunu, savaşın ve ‘muhalif’ kisvesi altında cihatçı terörün kimler tarafından yaratıldığı, beslendiği ve sürdürüldüğü ve tüm bunların ülkemizdeki AKP iktidarı ile olan bağını ortaya koyuyor.

Gazete Manifesto olarak Türkçeleştirdiğimiz bu röportaj, 17 Eylül 2016 tarihinde Alman Kölner Stadtamzeiger Gazetesi muhabiri Jürgen Todenhöfer tarafından gerçekleştirilmiş ve 26 Eylül 2016 tarihinde yayınlanmıştır.

Çeviri: Ziya Boran

“ABD bizleri destekleyen ülkeleri destekliyor”

Jürgen Todenhöfer: ABD ve sizin aranızdaki ilişki nasıl? ABD isyancıları destekliyor mu?

Abu al-Ezz: Evet, ABD muhalifleri destekliyor; ancak doğrudan değil. Bizleri destekleyen ülkeleri destekliyorlar. Ancak bu destek bize yeterli gelmiyor. Bizi daha gelişkin silahlarla desteklemeleri gerekiyor. Muharebeleri “TOW” füzeleri (1) sayesinde kazandık. Rejimle bu roketler sayesinde eşitlendik. Libya, tankları, Türkiye üzerinden bizlere ulaştırdı. Aynı şekilde “BM”(2)ler de. Rejim bizlere sadece jetleri, füzeleri ve roket atarları sayesinde üstünlük kuruyor. Bu roket atarların bir kısmını biz ele geçirdik, büyük kısmı ise yurt dışından geldi bizlere. Ancak kontrolümüzde olan bölgeleri, “TOW”ların sayesinde elimizde tutuyoruz.

Jürgen Todenhöfer: Sizin elinize geçmesinden önce, ABD bu füzeleri kime teslim etti? ABD tarafından bu füzeler ilk olarak Özgür Suriye Ordusu’na ve oradan da sizlere mi verildi?

Abu al-Ezz: Hayır, füzeler doğrudan bizlere verildi. Belli bir gruba verilmişti füzeler. “Koridor” kapandığında ve etrafımız sarıldığında, Türkiye’den, Katar’dan, Suudi Arabistan’dan, İsrail’den ve ABD’den askeri görevliler vardı burada.

Jürgen Todenhöfer: Bu askeri görevliler ne yapıyorlardı?

Abu al-Ezz: Uzmanlar! Uyduların, füzelerin, termal güvenlik kameralarının kullanılmasında, keşif çalışmalarında uzman olan kişiler…

Jürgen Todenhöfer: Amerikan uzmanlar da var mıydı?

Abu al-Ezz: Evet birçok ülkeden uzman vardı.

Jürgen Todenhöfer: Amerikanlar da dahil yani?

Abu al-Ezz: Evet. Amerikalılar bizim tarafımızdalar; ancak olmaları gerektiği kadar değil. Örneğin, bizlere “47. Taburu” fethedin dendi. Suudi Arabistan bize 500 milyon Suriye Poundu(3) verdi. Seneler önce, Al-Muslimiya Piyade Okulu’nu ele geçirmemiz için Kuveyt’ten 1.5 milyon Kuveyt Dinarı(4), Suudi Arabistan’dan ise 5 milyon dolar aldık.

Jürgen Todenhöfer: Devletlerden mi yoksa kişilerden mi?

Abu al-Ezz: Devletlerden.

“Almanya’dan, Fransa’dan, İngiltere’den, Amerika’dan, bütün Batılı ülkelerden çok sayıda savaşçımız var”

J. T.: Savaş zorlu geçiyor, rejim güçlü ve Rusya’dan destek alıyor…?

A. E.: Rejimi yıkana kadar savaşacağız. Rusya’yla ve Batı’yla savaşacağız çünkü Batı bizim yanımızda yer almıyor. Batı bize sadece mücahitler yolluyor, bunların yolunu açıyor. Batı bizi niye düzgün bir şekilde desteklemiyor? Almanya’dan, Fransa’dan, İngiltere’den, Amerika’dan, bütün Batılı ülkelerden çok sayıda savaşçımız var.

J. T: Halep’te Avrupa’dan el-Nusra’ya katılan çok sayıda savaşçınız mı var?

A. E.: Çok, çok, çok fazla.

J. T.: Ne kadar?

A. E.: Çok.

“Ateşkesi tanımıyoruz”

J. T.: Ateşkes hakkında ne düşünüyorsunuz?

A. E.: Ateşkesi tanımıyoruz. Kuvvetlerimizi yeniden konumlandıracağız. Önümüzdeki günlerde rejime karşı çok büyük saldırılara girişeceğiz. Humus’da, Halep’te, İdlib’de ve Hama’da, bölgedeki silahlı kuvvetlerimizin hepsini yeniden düzenledik.

J. T.: Halep’in güney bölgesine sağlık malzemeleri taşıyan 40 araçtan oluşan yardım konvoylarını istemiyor musunuz?

A. E.: Taleplerimiz var. Rejim Castello Yolu’nda, el-Malah’ta ve kuzey bölgelerde bulunduğu sürece bu konvoyun geçmesine izin vermeyeceğiz. Rejim bu bölgelerin tamamından geri çekilmesi gerekiyor yardım konvoyunun geçebilmesi için. Bunlar gerçekleşmeden herhangi bir araç yanaşırsa, sürücüyü tutuklarız.

J. T.: Grubunuzdan bazıları Castello Yolu’ndan 1 kilometre ya da 500 metre gerisine neden çekildi?

A. E.: Rejim bize karşı çok gelişmiş silahlar kullandı. Beklenmedik kötü bir sonuçla karşılaştık. Sessizce geri çekilmemiz bu yüzdendi, iyileşmek ve rejime yeniden daha farklı şekilde saldırmak için. Ancak bu saldırı, rejimin yıkımına sebep olmalı.

J. T.: Yani bu bir numaraydı? Askeri bir taktik?

A. E.: Evet, bu askeri bir taktikti.

J. T. : Bu taktiğin amacı yiyecek elde etmek ya da savaşçıları yeniden yerleştirmek için miydi?

A. E.: Biz ateşkesi tanımıyoruz.

J. T.: Bu sadece el-Nusra Cephesi için mi geçerli yoksa diğer bütün gruplar, geri kalan müttefikleriniz için de geçerli mi?

A. E.: Bize bağlı olan, müttefiğimiz olan bütün gruplar için geçerli.

“Ahrar üş-Şam’la kardeşiz”

J. T.: İslami Cephe, İslam Ordusu?

A. E.: Hepsi bizimle birlikte. Hepimiz el-Nusra Cephesi’yiz. Bir grup çıktı ve kendilerini “İslam Ordusu” veya “Fetih el-Şam” diye adlandırdı. Her grubun kendi ismi var ama düşünceleri aynı. Genel adı el-Nusra Cephesi. Örneğin bir insanın 2000 savaşçısı var diyelim. Bunlardan yeni bir grup oluşuyor ve kendilerine “Ahrar uş-Şam” diyorlar. el-Nusra Cephesi’yle aynı düşünce, inanç ve amaçlara sahip kardeşlerimiz.

J. T.: Bunlar sizin kişisel düşünceleriniz mi yoksa yüksek yönetim kademelerinin düşünceleri mi?

A. E.: Genel görüş bu. Ama birisi sana gelip seni “ılımlı muhalif” yaparsa ve yiyecek-içecek teklif ederse onu kabul eder misin etmez misin?

J. T.: 450,000 insan öldü bu savaşta. Halep’te, Humus’ta bulundum. Bu şehirlerin birçok bölgesi yok olmuş. Eğer savaş devam ederse bütün ülke yok olacak. Milyonlar öldecek… “Almanya’da bir zamanlar 30 Yıl Savaşları” yaşanmıştı.

A. E.: Biz daha 5 yıldır savaşıyoruz. Almanya’ya kıyasla daha kısa!

“Biz İslâm Şeriatına göre İslâmi bir devlet kurmayı hedefliyoruz”

J. T.: Geçici hükümet içinde Esad rejiminden herhangi birisini kabul eder misiniz?

A. E.: Esad rejiminden ya da “ılımlı” olarak adlandırılan Özgür Suriye Ordusu’ndan hiç kimseyi kabul etmiyoruz. Biz rejimi yıkmayı ve İslam Şeriatına göre İslami bir devlet kurmayı hedefliyoruz.

J. T.: Müzakereler için Cenevre’ye giden Alluş(5) ekibi geçiş hükümetini kabul etti.

A. E.: Onlar Suriyeli paralı askerlerdir. Alluş, el-Nusra Cephesi ile kavga etti. Türkiye’nin desteklediği ve koruduğu, daha sonra Özgür Suriye Ordusu’na dönüşen bu grup, eskiden el-Nusra Cephesi’nin bir parçasıydı. Bunlar zayıf insanlar, çok fazla para aldılar, kendilerini sattılar. Sponsorlarının emirlerini dinlemek zorundalar.

J. T.: “İslam Ordusu” ve “İslami Cephe” Cenevre’de müzakere ediyor.

A. E.: Çünkü liderleri Batı’da üretildi. Batılı istihbarat servisleri ve o ülkelerin amaçlarını gerçekleştirmek için çalışan Körfez ülkelerinin istihbarat servisleri tarafından yönlendiriliyorlar ve para alıyorlar.

Fotoğraf: Frederic Todenhöfer

(1) ABD yapımı tanksavar füzelerin ismi.
(2) Çoklu roket fırlatımını sağlayan bir silah.
(3) Yaklaşık 2.3 milyon $
(4) Yaklaşık 500.000 $
(5) Muhammed Alluş