RÖPORTAJ I Çocuklarımızı cinsel istismardan nasıl koruyacağız?
Uzman Klinik Psikolog Hilal Çerçel ile gerçekleştirdiğimiz röportajda cinsel istismara uğrayan çocukları ve istismardan korumanın yollarını konuştuk.
Çocuklara cinsel istismar ve tecavüzün ardı arkası kesilmeyen Türkiye’de, ebeveynler çocuklarını bu durumdan korumanın arayışı içerisinde.
Korto Psikoloji Kliniği’nden Uzman Klinik Psikolog Hilal Çerçel ile gerçekleştirdiğimiz röportajda cinsel istismara uğrayan çocukları ve istismardan korumanın yollarını konuştuk.
İstismar nerede başlar?
Bir kişinin/kişilerin gücünü bir başka kişiyi psikolojik ve/ve ya fiziksel zarar göreceği bir eyleme maruz bırakması ya da zorlaması ile istismar başlar. Cinsel istismar söz konusu olduğunda bu eylemin cinsel içerik taşımasından bahsediyoruz.
Çocuklar, istismarı ne noktada anlar?
Biz uzmanlar çocukların her yaşta istismarı anladığına ve kendi yaşına özgü sözel, davranışsal ya da bedensel ifadelerle bunu çevresindekilere anlatabileceğine inanıyoruz. Yeter ki çocuğun çevresinde çocukla yeterli derecede ilgilenen ve güven veren yetişkinler olsun, çocuk anlattığı zaman kendisine inanılacağını ve korunacağını bilsin. Ancak bazen bu süreç çok “sinsice” ilerleyebilmektedir. Çocuk da ilk başta bu durumun uygunsuzluğunu anlamayabilir. Bu genellikle istismarcının çocuğun tanıdığı, sevdiği, güvendiği bir kişi olduğu durumlarda (ki bu hiç de az değildir) görülür. Çünkü istismarı uygulayan kişi genellikle oldukça planlı ve manipülatiftir. Hedef aldığı çocuk üzerinde etkisini ve baskısını giderek arttırır ve sıklıkla çocuğun ilk aşamada bu durumdan tedirgin olmamasına gayret eder. Genellikle bunun bir oyun olduğunu, sevgi ifadesi olduğunu söyleme ya da çocukları çeşitli vaadlerle kandırma ya da tehdit yoluyla korkutma söz konusudur. Çocuğun durumu değiştirmek yönünde kendisinin hiçbir gücünün olmadığını hissetmesi, sürekli bunu saklaması gerektiği yönünde manipüle edilmesi istismarı anlamasını sağlar.
Çocuklar çoğunlukla yabancılar tarafından cinsel istismara uğrar gibi bir algı var ancak son dönemde yaşananlar bunun pek de öyle olmadığını gösteriyor. Sizin bu konudaki görüşünüz ne?
Aksine tüm dünyada araştırmalar ya da raporlar istismarın çocuğun tanıdığı ve çocuk üzerinde otorite kullanabilecek birinden geldiğine işaret ediyor. Dolayısıyla ben de tacizin sıklıkla çocuğun tanıdığı, güvendiği kişilerden (ebeveyn, akraba, kardeş, arkadaş, öğretmen, bakıcı vb.) geldiğini düşünüyorum. Dolayısıyla ailelerin “bizde olmaz” yanılgısını bırakıp çocuğun yakın ilişki kurduğu kişiler (aile üyeleri dahil) konusunda yabancılar kadar dikkatli olmaları gerekiyor.
Çocuk istismarı son yıllarda belirgin oranda arttı. Toplumdaki hangi dengeler değişti veya eskiden de vardı ancak şu anda görünürlüğü mü arttı?
Bu konudaki genel kanı medyaya ya da yargıya yansıyan vakalar üzerinden geliyor. Dolayısıyla öncelikle görünürlüğünde belirgin bir artış var diyebiliriz. Ancak hala yargıya/medyaya yansıyanın ya da görünenin ötesinde bir durumla karşı karşıya olduğumuz kanaatindeyim. Özellikle aile içinde ya da yakın çevrede olan vakalarda bu durum gizli tutuluyor. Ya da bazı cinsel istismar türleri maalesef önemsenmiyor. Halbuki cinsel organlara dokunmaktan, bakmaya, cinsel temastan, çocuğu cinsel içerikli bir görüntüye maruz bırakmaya, internet üzerinden görüntü kullanımından, cinsel içerikli konuşmaya kadar geniş bir ranj var cinsel istismarda ve hepsi aynı derecede ciddiye alınması gereken zorlayıcı davranışlar. Gizli tutulma ya da önemsememenin istismarı önlemenin önündeki en büyük engel olduğunu düşünürsek, aile ve toplum düzeyinde bu konuya bakış açısını irdelemedikçe artışının önüne geçilebileceğini düşünmüyorum.
İstismara uğramış bir çocuğu nasıl anlarız? Bunun fiziksel ve psikolojik belirtileri nelerdir?
Cinsel istismara uğramış çocuklar genellikle bu durumu diğer travmalarda da olduğu gibi bazı duygusal ve davranışsal tepkilerle dışarı vururlar. Dolayısıyla bu tür tepkilerin çocuk dünyasında bir yardım çığlığı olduğu, çocuğun hayatında bir strese işaret ettiği unutulmamalıdır. En sık görülen belirtiler arasında uyku güçlükleri, kabuslar, bedensel ağrılar, içe kapanma, ağlamada artış, korku ve kaygıda artış, öfke patlamaları, yalnız kalmak istememe (özellikle belli kişilerle), yaşına uygun olmayan cinsel kelimeler kullanma ya da davranışlarda bulunma (bunu oyunlarında ya da resimlerinde gösterebilir), mesane ve bağırsak kontrolünde zorluklar ve kendine zarar verme davranışları sayılabilir. Ancak hiçbir duygusal ya da davranışsal tepki göstermeyen çocuklar da olduğu unutulmamalıdır.
Bu konuda farkındalık yaratmak için çocuklara neler öğretilmeli?
Aileler çocuklara beden sağlığı ve güvenliğini ve hayır demeyi mutlaka öğretmeli. Bununla birlikte cinsel konularla ilgili konuşmaya açık olduklarını hissettirmeleri ve çocuğun bu konuda merak ettiklerini ailesiyle konuşmasını teşvik etmeleri gerekiyor. Ayrıca çocuğun arkadaş ortamında ya da internette maruz kaldığı bilgileri takip etmeliler. İnternet koruma programlarını kullanmalılar. İletişim ve güven ilişkisinin korunduğu ailelerde çocuklar bu konuda aileleriyle konuşabiliyorlar. Kitapçılarda farklı yaş grupları için cinsel eğitime yönelik pek çok kitap var, aileler bunları alıp gerek hikayeleri çocuklara okuyarak gerekse kendileri hangi konuda nasıl bilgi vermeleri gerektiğini öğrenerek çocuklarına doğru mesajları iletebilirler. Burada önemli olan çocuğun yaşına uygun bilgi vermek ve konuşmaktan çekinmemek.
Biz genel olarak yakın teması seven bir toplumuz. Çocukları da genel olarak sarılarak, öperek severiz. Peki, çocukların gerçek sevgi ile istismarı ayırabilmeleri için bizim çocuklarla kurduğumuz yakınlık nasıl olmalı?
Evet, maalesef böyle, aslında sadece çocuk olduğu için bizim ondan izin almadan onu öpmeye, sarılmaya hakkımız yok. Ben bazen yetişkinlere soruyorum “ben şimdi sizin yanağınızdan bir makas alsam nasıl hissedersiniz?” diye. Dolayısıyla her şeyden önce çocuklara, onların isteklerine ve vücut farkındalığına saygı duymayı öğrenmeliyiz. Eğer saygı duyarsak onlara “sana sarılabilir miyim, öpebilir miyim?” diye de sorarız ve çocuk istemediğinde onlara zorla sarılıp, öpmeyiz. Çocuk da böylece kendisine saygı duyan kişinin ve zor kullanan kişinin davranışı arasındaki farkı anlamış olur.
Çocuklar bu duruma maruz kaldıklarında nasıl tepkiler verirler? Anlatırlar mı? Yoksa söylemekten çekinirler mi?
Çocukların tepkileri çeşitlilik gösteriyor. Ancak bildiğimiz bir şey var ki istismar aileden ya da çocuğun güvendiği yakın bir kişiden geldiğinde çocuklar saklama eğilimindeler. Bunu kendilerine inanılmayacağını düşünme, bu durumdan ötürü kendilerini suçlama ya da bunu açıkladıklarında ailenin dağılmasından korkma nedeniyle yapabiliyorlar. Aynı kişinin mağduru olan başka bir çocuğun konuşmasının ise konuşmakta zorlanan diğer çocukların konuşmasını da kolaylaştırdığı görülüyor.
Cinsel istismara uğramış bir çocuk belirli bir süre tedavi görecektir. Peki, bunun sonunda çocuklarımıza bu durumu ne kadar unutturabiliriz? Hayatının geri kalanında nasıl izler taşıyacak?
Bu konuda kendisine inanan ve destek veren bir aile ortamının olması çocuğun travma ile baş etme ve travmanın etkilerini azaltma sürecinde en büyük desteği sağlayacaktır. Bununla birlikte cinsel istismara maruz kalan çocuğun ve ailesinin acil profesyonel değerlendirme ve tedavi görmeleri gerekmektedir. Aileler böyle bir durumda sakin olmalı ve çocuğu sorguya çekmemeli. Bilgilerin yönlendirme yapmadan, uygun şekilde bir profesyonel tarafından alınması oldukça önemli. Değerlendirmeyi takiben sürdürülen tedavi yoluyla ise çocuklar özsaygılarını yeniden kazanabilir ve bu olaydan kaynaklanan suçluluk, kaygı, korku, öfke gibi duygularıyla baş etme becerileri kazanabilirler. Dolayısıyla olayı unutmalarını sağlayamasak da bu olayın hayatlarının geri kalanını olumsuz etkilemesinin önüne geçmiş olabiliriz.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Bu konu hayat boyu çok ciddi etkileri olan, çok hassas bir konu, dolayısıyla toplumun her kesimiyle bu konuyu konuşmaya ve alınabilecek önlemler üzerinde çalışmaya devam etmeliyiz. Çünkü ancak bu şekilde koruyucu ve önleyici çalışmalar yapabilir ve istismara uğrayan çocuklara yeniden sevmeyi ve güvenmeyi öğretebiliriz.