RÖPORTAJ | "Şehvet duyan" din öğretmenin marifetleri bitmiyor: Topuklu giyen kadın seks objesidir
Beykoz Prof. Dr. İbrahim Canan Anadolu Öğretmen Lisesi'nden ismini saklı tutmak isteyen bir veliyle yaptığımız röportaj, Emin Şahin'in "marifetlerinin" kamuoyuna yansıyan bu sözlerle sınırlı olmadığı da gösteriyor.
Röportaj: Gonca Girgin
Geçtiğimiz haftalarda Beykoz Prof. Dr. İbrahim Canan Anadolu Öğretmen Lisesi din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni Emin Şahin’in “Tayt-pantolon giyen kızların bacak arasına bakınca şehvet duyuyorum” açıklaması gündeme gelmişti.
Gazete Manifesto olarak Beykoz Prof. Dr. İbrahim Canan Anadolu Öğretmen Lisesi’nden ismini saklı tutmak isteyen bir veliyle yaptığımız röportaj, Emin Şahin’in “marifetlerinin” kamuoyuna yansıyan bu sözlerle sınırlı olmadığı da gösteriyor.
Dün Birleşik Haziran Hareketi tarafından “Dinci, gerici eğitime hayır, Emin Şahin görevden alınsın” diyerek yapılan eylemde de tepki gösterilen Emin Şahin “benimle bir odada yalnız kalacak kadının vay haline”, “topuklu giyen kadın seks objesidir” gibi ifadeler de kullanıyor.
İşte o röportaj;
-Basında olay yer aldı ama bir de sizden dinleyebilir miyiz, ayrıntılarıyla?
Veli: Olayı bana kızım anlattı. Öğretmen Emin Şahin kızımın sınıf arkadaşını ayağa kaldırıp “ben pantolon-tayt giyen öğrencilerin bacak arasından şehvet duyuyorum” demiş. Hemen sonrasında da bir erkek öğrenciyi kaldırıp “sen duymuyor musun?” diye sormuş. Öğrenci “evet, ben de duyuyorum” cevabını verdikten sonra “benim için olay bitmiştir” deyip dersine devam etmiş. Olay bu kadarıyla biliniyor ama aslında öğretmenin derslerde ettiği bir sürü laf var. Örneğin “benimle bir odada yalnız kalacak kadının vay haline” “topuklu giyen kadın seks objesidir” gibi ifadeler de kullanıyormuş.
-Peki, kızınız size bunları söyledikten sonra ne yaptınız?
Veli: İlk olarak Eğitim-Sen’le birlikte 22 Ocak 2016 günü savcılığa suç duyurusunda bulunduk. İlçe emniyet müdürlüğüne gittik. Müdür bana “ben zaten soruşturma açtım. Böyle olaylarda iftira da olabiliyor” dedi. Milli Eğitim müdürüne de söyledim “bu tavırla bana hiç güven vermiyorsunuz” dedim. Sonra savcılıktan açtığımız davayla ilgili ifademi almak için çağırdılar, anlattım. Öğretmenler Emin Şahin’in rapor aldığını söyledi. Zaten ara tatilden sonra 1 hafta geçti ki Emin Şahin tekrar derslere girmeye başlamış. Öğrenciler ve kızım durumdan rahatsız oluyor. Ben de hukuki süreç devam ederken, baktım böyle olmayacak Haziran Hareketi Eğitim Komisyonu üyeleriyle görüştük. Birlikte ne yapabiliriz onu konuştuk, şimdilik acilen bu öğretmenin okuldan uzaklaştırılması gerekiyor. Bunun için bugün bir basın açıklaması yaptık ve imza kampanyasını duyurduk. Milli eğitime verilmek üzere imza topluyoruz. Devam edeceğiz, mücadeleyi buradan büyüteceğiz.
-Peki, okulda hiçbir soruşturma yapılmamış mı?
Veli: Okula soruşturma için gitmişler. Sınıftan 3 öğrenci alınmış ve Emin Şahin’in yanında olay anlattırılmış. Ne diyebilirler ki, öğretmenin yanında korkmuş olmaları da ihtimal. Hiç sağlıklı bir soruşturma ortamı değil. Bu konuyla ilgili bilgi de talep ettiğimizi söyledik bugün yaptığımız basın açıklamasında. Bilgi vermek zorundalar.
-Olayı bizzat yaşayan öğrencinin ailesi ve diğer veliler ne düşünüyorlar? İletişime geçtiniz mi?
Veli: Olayı yaşayan öğrencinin velisi, bizim şikayetimizden sonra durum basına yansıyınca, haberlerden duymuş ve çok öfkelenmiş. Olay büyümesin diye pek konuşmak istemiyorlar. Bunun dışında 2-3 veli mücadele etmek istedi ama bir hareket de olmadı. Çoğu insan korkuyor zaten. Çünkü emin Şahin’i yönetimin koruduğu hala okulda olmasından bile anlaşılıyor.
-Çocuklarımızın gerici ve fırsatçı bir eğitim sistemi tarafından kuşatıldığı çok açık. Ne düşünüyorsunuz, neler yapılmalı?
Veli: Durum çok vahim. Tek benim çocuğum için değil, onun için mücadele etmeliyiz. Ben kızımı o okuldan alıp bu konuyu da kapatırdım ama kalan çocuklar ne yapacaklar. Artık velilerin, siyasetlerin herkesin kendine gelmesi ve korkmaması gerekiyor. Bugün bunu yaşıyor çocuklarımız, tecavüze uğrayanlar da var. Sonuçta bu gerici, sapık zihniyetlerinin neredeyse haklı görüldüğü bir toplum yaratıyorlar. Biz mücadele etmezsek, sesimiz çıkmazsa kadın oluşumuzun, anneliğimizin onuru nerde kalacak. Kesinlikle olay küçümsenmemeli, herkesin de kendi çocuğunun başına gelmiş bir vaka gibi düşünmesi gerektiğini düşünüyorum ben. Artık susmayalım!