Selin Sayek Böke'den OHAL tepkisi: Sürekli diktatörlük....
CHP Sözcüsü Selin Sayek Böke, partisinin MYK toplantısı sonrası basın açıklaması yaptı.
CHP Sözcüsü Selin Sayek Böke, AKP’nin OHAL’i uzatma sinyaline ilişkin “Darbeyle elde edilemeyen güç, AKP tarafından sürekli diktatörlüğe dönüştürülüyor” sözleriyle tepkisini dile getirdi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı sonrası konuşan Selin Sayek Böke, “Darbe ile mücadele OHAL’i uzatarak olmaz, ancak ve ancak Meclis’i güçlendirerek olur. Gerçek mücadele, devleti FETÖ’ye parsel parsel teslim ettiğini itiraf eden siyasetçileri sorgulamakla ve temizlemekle olur” dedi.
Selin Sayek Böke’nin açıklamaları özetle şöyle:
“Meclis’i bombalayan FETÖ korunuyor”
AKP’nin askeri darbeyle başarılamayanı, bir sivil darbeyle yerleştirmeye çalıştığını belirten Böke, “Biz, asla demokrasinin, anayasal sistemin gasp edilmesine izin vermeyeceğiz. Meclis’i bombalayan FETÖ, AKP tarafından açıkça korunuyor. Meclis’i bombalayarak başarılamayan darbe şimdi KHK’larla demokrasiyi bombalayarak başarılmaya çalışılıyor, biz buna da izin vermeyeceğiz. Darbenin bir panzehri var, o da daha çok demokrasi” dedi.
“OHAL’in uzaması sürekli diktatörlük”
“Darbeyle elde edilemeyen güç, AKP tarafından şimdi KHK’larla, OHAL’i sınırsız uzatma söylemleri ve uygulamalarıyla açıkça bir sürekli diktatörlüğe dönüştürülüyor” diyen Böke, şöyle devam etti:
“Türkiye’nin darbeyle mücadele için OHAL’e ihtiyacı yok. OHAL’ler demokrasinin yıkılması anlamına gelir, OHAL’ler darbe zeminlerinin ortadan kalkmasına imkan yaratmaz. Saray rejiminin inşasına boyun eğmeyeceğiz. Türkiye’nin bu darbeyle mücadele etmek için OHAL’e ihtiyacı yok.
Darbe ile mücadele OHAL’i uzatarak olmaz, ancak ve ancak Meclis’i güçlendirerek olur. Darbe ile mücadele muhalefet yapan akademisyeni, sanatçıyı, gazeteciyi hapse atarak olmaz, gerçek mücadele, devleti FETÖ’ye parsel parsel teslim ettiğini itiraf eden siyasetçileri sorgulamakla ve temizlemekle olur. Darbe ile mücadele bürokrasiyi tekrar tekrar cemaatlere teslim etmekle olmaz.”
“Pek de Öksüz değilmiş”
‘FETÖ’ ile mücadele edilecekse Adil Öksüz ile ilgili soru işaretlerinin de hızla ortadan kaldırılması gerektiğini ifade eden Böke, “Bizim de ısrarımız bu yüzden, söyleyin, bulun, anlatın istiyoruz. Ama öyle gözüyor ki Adil Öksüz, pek de öksüz değilmiş. Açıkça yandaş medya ve AKP tarafından korunuyor. Buna bir son verilmesi gerekiyor” diye konuştu.
“Gerçekleri karartma isteği”
Moody’s’in Türkiye’nin kredi notunu düşürmesinin ardından iktidarın tavrını eleştiren Böke, “İktidara düşen görev ‘Moody’s’in kararları siyasidir’ diye örtmek değil o kararın altında yatan ekonomik gerçekleri tartışmak, varsa bir sorun, çözmektir. Moody’s’in kararını siyaset penceresine sıkıştırma gayreti, gerçekleri karartma isteğidir. Türkiye, yılda 200 milyar dolarlık bir borç ödemesi yükümlülüğünün altındadır. Her sene 200 milyar dolarlık finansman bulma zorundadır. Bu gerçeği AKP’nin açıklamaları saklayamaz. Türkiye, her yıl üretiminin yüzde 4,5’u kadar cari açık vermektedir, yeni borç yaratmaktadır” dedi.
“Sarraf’ın korunması en önemli dış politika unsuru”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’deki görüşmeleri sırasında, Fethullah Gülen’in Türkiye’ye iadesi için ısrarcı olmak yerine, Rıza Sarraf’ı koruduğunu ifade eden Böke, “Yolsuzluğu yapmış olanı koruyup kollamak, bu iktidarın vatandaşının kaygısını kollamaktan çok daha önemsediği bir konu. Vatandaş için, bizim için Gülen’in iadesi önemliyken, Cumhurbaşkanı için Sarraf’ın korunması en önemli dış politika unsur olmuş durumda. Türkiye, bir çadır devletine dönüştürülmüş, böyle yönetirseniz Gülen’in iadesi konusunda kimseyi ikna edemezsiniz” diye konuştu.
“İşkence iddiaları tamamen açığa çıktı”
Böke, AKP’nin, Türkiye’ye bugün itibariyle çok açık bir darbe rejimi yaşattığını savunurken, işkence iddialarını Meclis’e taşınması gerektiğini savundu. Böke şöyle konuştu:
“Emniyetteki işkence iddiları artık tamamen açığa çıkmış vaziyette. Biz bu iddiaların gerçek olmadığının ispatını istiyoruz, eğer gerçekse çözümünü istiyoruz. Bunun için Meclis komisyonunda işkence iddialarının araştırılması talebimiz var. Bir şeyden korkuyor olacaklar ki AKP’liler ısrarla talebimizi hasıraltı ediyorlar. 2016 Türkiye’si, 12 Eylül’ün karanlığını yaşamış Türkiye tarihiyle yüzleşmeyi gerektirir. 23 televizyon ve radyo kanalı kapatıldı, hukuksuzca, hiçbir gerekçe olmaksızın. Üstelik de muhalefetin sesini taşıdıkları için.”