İbrahim Utku Nar – DİSK/GENEL-İŞ Muratpaşa Belediyesi İşyeri Temsilcisi
Yüz binlerce emekçiyi yakından ilgilendiren taşeron işçilere kadro düzenlemesi ile ilgili açıklama geçtiğimiz Salı günü Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından, Meclis Grup toplantısında yapıldı. Davutoğlu, kamuda alt işveren tarafından çalıştırılan bütün işçilerin, asıl iş-yardımcı iş ayrımı yapılmadan kadroya geçirileceğini duyurdu. Davutoğlu’nun açıklamasına kadar, kamuoyundaki beklenti; kamuda asıl işi yaptığı düşünülen yaklaşık 150-200 bin işçinin kadroya geçirileceği yönündeydi. Bu ayrımın nasıl yapılacağı bir tartışma konusu iken, Davutoğlu, TUİK’in verilerine göre yaklaşık 750 bini bulan taşeron işçilerin, tek bir tanesinin bile dışarıda kalmayacak şekilde, kadroya alınacağını vurguladı. Aynı açıklamada, sayıları 400 bini bulan belediye ve il özel idarelerde çalışan taşeron işçiler için ise, belediyelerin ve il özel idarelerin kuracakları şirketler aracılığıyla istihdam edileceği belirtildi. Herhangi bir detay belirtilmeden yapılan bu ilk açıklama, yüz binlerce işçiyi sevindirirken, işin gerçek yüzü, Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın açıklamaları ile ortaya çıktı. Ağbal, kamu kurumlarında alt işveren(taşeron) şirketlerinde çalışan işçilere, memur ve işçi statüsünün dışında yeni bir statü kazandırılacağını bildirdi. Bu yeni statünün “özel sözleşmeli personel” olacağını, mali ve özlük hakları bakımından yeni bir istihdam biçiminin hayata geçirileceğini belirtti.
Kamu idareleri, belediyeler ve il özel idarelerinde, alt işveren tarafından çalıştırılan yaklaşık 720 bin işçinin, kamuda istihdamı aşağıdaki şekilde gerçekleştirilmesi planlanıyor:
Ağbal’ın canlı yayında açıkladığı detaylara bakınca, pratikte taşeronluk sisteminin kalkmadığını görüyoruz. İlk olarak “özel sözleşmeli personeller” ile 3’er yıllık sözleşme imzalanması konusuna değinecek olursak: 2014 yılında çıkarılan 6552 sayılı Kanun ile, kamu kurumlarında, “…yeterli nitelik ve sayıda personel olmaması durumunda personel çalıştırılmasına dayanan yardımcı işlere ilişkin hizmetler” ile “asıl işin bir bölümünde idarenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler için hizmet alımı” ihalesine çıkılabilmesinin önü açılmış ve ihale süresi de 3 yıla çıkarılmıştı. Yani ortada değişen, gelişen, iş güvencesi, kadro garantisi sağlayan yeni bir durum yok. Aklı selim olan her insanın kadrodan anladığı, emekli olana kadar bir iş güvencesinin sağlanmasıdır. Bu yeni uygulamada böyle bir durum söz konusu değil. 3 yılın sonunda çalışanların kaderi yine, birilerinin iki dudaklarının arasında olacak. Ayrıca, mevcut sistemde taşeron işçilerin sözleşmesi, “belirsiz süreli iş sözleşmesi” şeklindeydi. Yeni uygulamada bu durum, “belirli süreli iş sözleşmesi” halini alacak ve işten çıkarmalar bu durumda daha da kolay olacak, işe iade davalarının büyük bir kısmı sonuçsuz kalacak. Hükümet, “Ulusal İstihdam Projesi” nezdinde kıdem tazminatı ortadan kaldırmaya yönelik yeni bir düzenleme planlıyor. Bu yeni düzenlemeye göre, kıdem tazminatının yerini, kurulacak olan fon/sandık alacak ve işveren, işten çıkardığı işçiye toplu bir ödeme yapmak zorunda kalmayacak. Çalışanların en büyük iş güvencesi olan kıdem tazminatının ortadan kaldırılacak olmasını göz önünde bulundurduğumuzda, özel sektörde olduğu gibi, kamuda da işten çıkarmaların çok daha rahat bir şekilde cereyan edeceği aşikar. Şu noktayı da gözden kaçırmamak lazım; taşeron işçiler bu yeni statüye göre; geriye dönük haklarından feragat ederek kamuya geçmek zorundalar. Maliye Bakanı Ağbal bu şartı şu şekilde açıklıyor: “Eğer bir statüye atanıyorsanız geçmişten gelen bir davanız varsa normalde o davanın bitmesi lazım ki yeni bir sayfayı birlikte açabilelim. En son karayollarına ilişkin olarak bir geçiş düzenlemesi yapıldı. Orada da geçmişe dönük olarak dava ile ilgili sürecin sonlandırılması, yepyeni bir sayfanın açılması sağlanmış olacak.” Maaşların ve özlük haklarının aynı kalacağı bir durumda, geçmişe dönük haklardan feragat etmek, çalışanların zararına bir durumdur.
Önümüzdeki günlerde ilgili Meclis Komisyonu’na ve Genel Kurul’a sevk edileceği belirtilen düzenlemenin, modern bir kölelik düzeni olan taşeronluk sistemini ortadan kaldırmaktan ziyade, daha da derinleştireceği görülüyor. Mevcut haliyle bu düzenlemenin, taşeron işçilerin yaralarına merhem olmayacağı, iş güvencesi sağlamayacağı ve özlük haklarında herhangi bir iyileştirme yaratmayacağı tartışma götürmez bir gerçektir. Asgari ücret aldatmacasının ardından, “taşerona kadro” kandırmacasına karşı, muhalefet partilerine ve demokratik kitle örgütlerine bu noktada büyük bir görev düşüyor. İlgili yasa tasarısı komisyona ve Meclis Genel Kurulu’na sevk edildiğinde, etkin bir muhalefet yürütülerek, düzenlemenin emekçilerin lehine olacak şekilde geliştirilmesi için çaba gösterilmelidir. Kıdem tazminatının fona devri ve “Özel İstihdam Büroları” tehdidinin kapıda olduğu bir dönemde, AKP iktidarının, emekçilerin lehine bir düzenleme yapacağını düşünmek safdilliktir. İktidara geldikleri günden bu yana, ülkeyi taşeron cennetine çeviren AKP’nin işçi düşmanı politikalarına karşı emekten yana olan herkesin, ortak bir mücadele hattı üzerinden hareket ederek, emek cephesini yakından ilgilendiren somut sorunlara ve aldatmacalara karşı, sınıf mücadelesini güçlendirecek hamlelerde bulunması gerekmektedir.
Bu haber en son değiştirildi 25 Mart 2016 12:37 12:37
Yenidoğan davası, duruşmanın altıncı gününde devam ediyor. Örgüt lideri olmakla suçlanan Dr. Fırat Sarı savunma…
NNA’daki habere göre “Kurtarma ekipleri, düşman savaş uçaklarının bir konut binasını hedef aldığı ve çok…
Türkiye Komünist Hareketi Tunceli İl Örgütü ,Tunceli ve Ovacık belediyelerine kayyum atanması üzerine bir açıklama…
İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Tunceli Belediye Başkanı Cevdet Konak ve Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül…
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya'nın nükleer olmayan hipersonik ekipmanlarla donatılmış bir balistik füzeyi fırlatarak, Batı'ya…
Beyaz Saray Basın Sözcüsü Jean-Pierre yaptığı açıklamada ne ABD'nin ne de Ukrayna'nın bölgedeki gerilimi arttırmada…