Sosyalizme yazgılı bir ömür: Rosa Luxemburg

Sosyalizm ve kadın hareketinin vazgeçilmez simgelerinden biri olan Rosa Luxemburg'u ölümün 97. yılı...

Sosyalizme yazgılı bir ömür: Rosa Luxemburg

                                                                                     “O bir kartaldı ve öyle kalacak!”

                                                                                                                                 Lenin

Rosa’nın doğum tarihine dair çeşitli rivayetler olsa da Zürih Üniversitesi’ne verdiği belgede, Polonya’da 5 Mart 1870’de dünyaya geldiği belirtilir. Lina ve Elias çiftinin beş çocuğundan en küçüğüdür.

Luxemburglar, 1873’te ekonomik sorunlar nedeniyle Varşova’ya taşınmak zorunda kalırlar. 1875 yılında ise Rosa’da nedeni belli olmayan bir kalça rahatsızlığı ortaya çıkar ve bu hastalık ömrü boyunca topallamasına neden olur. Bir süre yatalak kalan Rosa o arada annesinin desteğiyle okuma-yazma öğrenir ve 10 yaşına kadar evde eğitim alır. Öğrenme tutkunu ve durdurulamaz merakı sayesinde eğitimine hiçbir şekilde ara vermez. 1880 yılında Rus Kız Okulu’na yazılır, ancak bu okul Rosa’nın Yahudi kimliğinden dolayı yüksek puan almasını önkoşul sayar. Rosa Luxemburg Vakfı’nın yayınlarına göre, bu okulda “Rosa, bir Yahudi çocuğu olarak hiyerarşinin en altındadır” ifadesi yer alır. Okulun bir özelliği Polonya düşmanı olmasıdır. Bundan dolayı Rosa okulun en başarılı öğrencisi olduğu halde başarılı öğrencilere verilen altın madalyayı alamaz.

Sosyalistler ile tanışma…

Rosa, öğrencilik yıllarında okula yakın bir yerde devrimcilerin, sosyalistlerin taş ocaklarında çalıştırıldıklarını, hücrelere atıldıklarını ve asıldıklarını görür. Bu dönemde yazdığı bir şiirinde şöyle der; “Bütün ıstırapları, tüm o gizli, acı gözyaşlarını, karnı tokların vicdanına yüklemek istiyorum”. Sonrasında arkadaşlarının da yönlendirmesi ile sosyalistlerle bağ kurmaya çalışır.

Zürih Üniversitesi, dönemin kadın öğrencilere kapısını açan tek üniversitesidir. Rosa burada felsefe, tarih, politika, ekonomi ve matematik eğitimi alır. Bu dönem içerisinde ise Alman sosyal demokrasisi hakkında ajitasyon çalışmaları yapar. Bu çalışma ve tartışmaların konusu ise sosyal demokrasinin temel teorileri ve devrim üzerinden gerçekleşir. Rosa, Georg Plekhanov, Vera Zasuliç, Paul Axelrod gibi öncü Leh ve Rus Marksistleri ile bu tartışmalar sayesinde tanışır.

Rosa, 20 Temmuz 1898 tarihinde Kamu Hukuku ve Devlet Bilimleri Doktoru olarak mezun olur. Doktora çalışmalarına devam ederken Julian Marchlewski ve Adolf Warski’ yle birlikte Paris’ te “Sparawa Robotnicza” (İşçilerin Meselesi) adlı Rusça ve Lehçe yasadışı bir dergi çıkarır. Bu dergiye farklı isimlerle makaleler yazar.

Sparawa Robotnicza, Polonya’ da gizlice dağıtılır. Özgür bir Polonya için çalışmalarına devam eden Rosa’nın kafasında, Almanya, Avusturya ve Rusya’da devrim gerçekleştiği taktirde Polonya’nın özgür olabileceği fikri vardır. Bu ise milliyetçi bir çizgi çizen Polonyalı sosyalist grupların ve Polonya Sosyalist Partisi’nin ondan daha da uzaklaşmasına neden olur Daha sonra bu görüşleri Rus sosyalist çevrelerle ilişkisinin bozulmasına yol açacaktır.

Partili mücadele…”İnsan en iyi, en hızlı başkalarına öğrettiğinde öğrenir.”

1893’te Zürih’te toplanan II. Enternasyonal Sosyalistler Kongresi’nde delege olmak istemesine rağmen bu gerçekleşmez. Bu arada Julian Marchlewski ve Adolf Warski’yle birlikte Polonya ve Litvanya Sosyal Demokrat Parti’sini kurar.

1898 yılında Berlin’e giderek Alman vatandaşlığına geçebilmek için Gustav Lübeck ile sahte evlilik yapar. Böylelikle Alman vatandaşlığını kazanır ve Alman Sosyal Demokrat Parti’sinin (SPD) aktif bir üyesi olur. SPD’nin 100.000’den fazla üyesi vardır. Rosa, bu dönemde SPD Başkanı August Bebel, Clara Zetkin, Karl Kautsky gibi partinin ileri gelen Marksistleriyle yakın ilişkiler geliştirir. Clara Zetkin’le olan dostluğu ise öldürülene kadar sürecektir.

Rosa Luxemburg, reform, devrim, demokrasi, diktatörlük, ulusların kendi kaderini tayin hakkı, enternasyonalizm başlıklarında bir çok çalışma yapar. 1900 yılına gelindiğinde Luxemburg’un fikirleri sosyalist çevrelerde büyük yankı uyandırır. Özellikle Eduard Bernstein’in düşüncelerine getirdiği eleştirilerle öne çıkar

1905 yılında 140 bin kişinin Petersburg’taki Kışlık Sarayı’na doğru yürümesiyle başlayan barışçıl yürüyüş bir katliamla sonuçlanır. Binlerce insan katledilir. Kanlı Pazar olarak adlandırılan bu gün, sonrasında protesto grevine, işçi ve köylülerin Çarlık’a karşı ayaklanmasına neden olur. Rosa, bu süreci yakından takip eder.

1907 yılının Ekim’inde August Bebel tarafından açılmış olan SPD Parti Okulu’nda eğitim vermeye başlar. Rosa, eğitimciler arasındaki tek kadındır. Parti Okulu, öğrencileri ve öğretmenleri ilk günden itibaren Prusya gizli polisi tarafından takibe alınır ve nedeni belirsiz para cezaları, tutuklamalar gerçekleşir. Rosa’nın buradaki görevini okulun 1914 yılında kapatılmasıyla son bulur. Bu süreçte yazdığı Ulusal Ekonomiye Giriş kitabı da ancak 1925 yılında basılır.

Savaşa doğru adım adım…

Bu dönemde Avrupa’ da büyüyen bir savaş tehlikesi vardır. Ülkenin her yerinde silahlanmaya, adaletsizliğe, ekonomik krize karşı büyük eylemler yapılır. Rosa, Enternasyonal’in kongrelerinde ve gittiği mitinglerde Avrupalıların savaşa karşı dayanışmalarını isteyen konuşmalar yapar. Tabii tüm bunlar Alman hükümetinin dikkatini çeker ve soruşturmalar, baskılar giderek artar. 1904 ile 1906 yılları arasında siyasi faaliyetleri ve görüşleri nedeniyle üç kez hapse girer. Aldığı hapis cezaları onu yıldırmaz, faaliyetlerine devam eder.

1913 yılında Sermaye Birikimi adlı eserini yazan Rosa’ya, aynı yıl bir toplantı konuşması yüzünden “yasalara ve hükümetin kararlarına karşı gelmek” suçuyla hakkında dava açılır. 1914’te ise “orduya hakaretten” dava açılır. Savcı, kaçma tehlikesi nedeniyle hemen tutuklanmasını ister.

Bir yıllık cezadan sonra özgürlüğüne kavuşan Rosa’nın sağlığı gittikçe kötüleşmeye başlar. Bu dönemde Rosa’yı çiçeklerle karşılamaya gelen binlerce işçi kadına şöyle bir konuşma yapar:

“Büyük bir çalışma hırsıyla özgürlüğe geri döndüm… Çiçekler için özellikle teşekkür ederim. Bana nasıl bir iyilik yaptığınızı bilemezsiniz. Yeniden botanik ile uğraşabiliyorum ve bu benim için en iyi dinlenme şekli oluyor?” 

Luise Kautsky, Rosa Luxemburg kitabında Rosa’nın Alman sosyal demokrasisinin tavrına dair düşüncelerini şöyle aktarıyor:

“Alman Parlamentosu’nda sosyal demokrasinin savaş kredilerini onaylaması onun için, zaten yüreğiyle yabancılaştığı eski yoldaşlarından artık tamamen kopmak ve yakın düşünce arkadaşlarından oluşan küçük bir grupla Alman işçi sınıfı içinde yeraltı çalışmalarına başlamak için bir sinyal oldu”.

Savaşın başlamasıyla beraber esen rüzgar SPD’nin milliyetçi eğilime yönelmesine neden olur. Rosa bu nedenle partiden ayrılır. 5 Ağustos 1914’de Karl Liebknecht ile beraber Internationale grubunu kurar 1 Ocak 1916’da grubun adı Spartaküs Birliği (Spartakistler) olur Birliğin devlete karşı tutumu yüzünden 28 Haziran 1916’da Rosa hapis cezasına çarptırılır.

Arkadaşı Mathilde Jacob’un yardımıyla yazılarını gizlice çıkardığı cezaevinde sağlığı iyice bozulacaktır. Bu nedenle serbest bırakılır.

1917’de gerçekleşen Ekim Devrimi’ni selamlayarak başta Almanya olmak üzere, diğer ülkelerde de devrimin başlaması gerektiğini belirtir.

Rosa2“Hareket etmeyenler, zincirlerin ne kadar ağır olduğunu bilmezler”

Rosa Luxemburg tüm hayatını sosyalist mücadeleye adamıştır. Mücadelesinde karşılaştığı zorluklar ise onu asla yıldırmadı. Marie ve Adolf Geck’e 18 Kasım 1918’de yazdığı mektupta şöyle der;

“…beni de muhtemelen öbür dünyaya göndereceklerdir, belki de her yerde pusu kurmuş olan karşı devrimin kurşunuyla. Ama yaşadığım süre boyunca size en sıcak, en sadık, en içten sevgiyle bağlıyım.”

15 Ocak 1919’da Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht tutuklanır. Berlin’in batısını işgal eden “Piyade Muhafız Kıtası” burada Eden Oteli’ni kurar. Rosa Luxemburg, Karl Liebknecht ve Wilhelm Pieck, tutuklanıp Eden Oteli’ne götürülür. Pieck kaçmayı başarsa da Luxemburg ile Liebknecht yedikleri darbelerle bilinçlerini kaybeder. Aynı gün Karl Liebknecht ağır işkencelerden sonra vurularak öldürülür, Rosa Luxemburg ise dövüldükten sonra vurularak Landwehr Kanalı’na atılır.

Karşıdevrimciler, Lieknecht’in kaçarken vurulduğunu, Rosa Luxemburg’un ise linç edildiği yalanını yayarlar.

Rosa’nın cesedi 1 Haziran 1919’da Berlin Landwehr Kanalı’nın Freiarchen mevkiinde bulunur. Rosa, 13 Haziran 1919’da Berlin Friedrichfelde’de Karl Liebknecht’in yanına gömülür. Mezar, 1935’te Naziler tarafından yıkılır, 1951’de mezar anıtı tekrar dikilir.

Rosa Luxemburg dikkatle okunması gereken bir öneme sahiptir. Bütün hayatını sosyalizm mücadelesine adamış olan Rosa, bugün sosyalizm ve kadın mücadelesinin vazgeçilemez simgelerinden biridir. Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz yıl Bitlis’te 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için asılan bir afişin toplatma kararında skandal ifadeye yer verilmişti. Clara Zetkin ve Rosa Luxemburg’un yer aldığı afişler için verilen toplatma kararında ‘Kimliği tespit edilemeyen ama PKK terör örgütü mensubu olduğu anlaşılan’ denilmişti.

Rosa Luxemburg 97. yılında da okunmalı tartışılmalı…