Tartışılması gereken ABD’ciliktir!
Kurtuluş Kılçer muhalefetin ABD'cilik sınırlarını çiziyor.
Türkiye siyasetini yazıp çizenlerin pusulası iyice şaştı. ABD askerlerinin PYD bölgesinde, IŞİD’e karşı PYD ile birlikte savaştığı ve PYD armalarını kollarına taktığı görüntüler yayınlanınca kim ne yazacağını şaşırdı.
Tezler aşağı yukarı şunlar; AKP ile ABD arasında ipler koptu. Türkiye’nin kırmızı çizgisine karşılık ABD Türkiye’ye kırmızı kart gösterdi. AKP’nin yanlış Suriye politikasının sonuçları bunlar. ABD ile PKK arasındaki işbirliği böylece kanıtlanmış oldu. Bu durum AKP’nin başarısızlığıdır. ABD ikili oynuyor vs.
Okuduğunuz, gördüğünüz, yorumladığınız bir sürü yazı ya da söz, yukarıda ifade etmeye çalıştığım, basit sonuçlara varan analizlerle dolu. Doğaldır ki bu analizlerin hepsinde bir siyasal duruş ve ideolojik bakış var.
Herkes ABD’nin kiminle, ne kadar, ne çerçevede, hangi boyutta ve nasıl ittifak yapacağını-yaptığını tartışıyor, bu durumun Türkiye’deki siyasi güçlere etkisi ve olası sonuçları üzerine kafa yoruyor.
Ancak temelden bir tartışmayı, gündemi, konuyu, olguyu, ilkeyi, programı herkes görmezden geliyor:
ABD emperyalist bir ülkedir ve emperyalist ülke ile girilen işbirliği reddedilmelidir.
Başka bir deyişle anti-emperyalist duruş bugün kimsenin gündeminde dahi yoktur.
Asıl sorun burasıdır. Konunun analiz boyutundan öte emperyalist gerçekliğin bizzat karşıya alınmasını içerik olarak başa yazmak gerek.
Mesele emperyalizmdir, Amerikan ve Avrupa Birliği emperyalizmidir. Türkiye’de de, Ortadoğu’da da ve bugün sonuç olarak Kürt sorununda da!
ABD ile PYD ortak fotoğrafına bakıp, hayıflanan, öfkelenen, üzülen, “ama bu ikiyüzlülüktür” diyen, “ya PYD ya biz” diyen, “hani biz müttefiktik” şeklinde yakınan, ABD’nin desteğini yitirmenin endişesini yaşayan bir zihniyetle karşı karşıyayız. İncirlik üssü orada dururken, İzmir’de Çiğli üssü çalışırken, NATO üyeliği devam ederken, AB ile vize pazarlığı yapıp Gümrük Birliği anlaşması görmezden gelinirken,” bize bunu nasıl yaparsın” serzenişlerinin bir karşılığı bulunmuyor. Asıl ikiyüzlülük, bir yandan emperyalizmle her türlü işbirliği yapıp bir yandan da emperyalizminin çıkarlarının dışına düşmenin tepkisini içeren bu zihniyettir. AKP tam da bu yüzden ikiyüzlü ve işbirlikçi bir partidir.
Tarihi, siyaseti, dış politikayı emperyalist-kapitalist sistemin çıkarları ve hedefleri ile değil de kendi “çıkarları“ bağlamında bakan Kürt siyasi hareketinin bundan sonra neler yapabileceğini hep birlikte göreceğiz. Ortada bir vaka vardır ve emperyalizm bölgeye terk etmeyecektir.
Kürt siyasi hareketi emperyalizmin yörüngesini girdi mi girmedi mi, Ortadoğu’da bağımsız bir siyasal aktör mü değil mi, boşluklara mı oynuyor yoksa işbirliği içinde mi gibi tartışmalar da bu görüntülerden sonra artık kimse için bir tartışma konusu değildir. “Ortadoğu’da seküler güçler ile dayanışma içinde olmak” gibi üstü kapalı PYD destekçiliğini gündeme getiren Türkiye sosyalist hareketinin bir kesimi şimdi ne yazacak, kimi ikna edecek? Rojava bir devrim mi, yoksa emperyalizm tarafından parçalanan Suriye’nin ABD gölgesinde siyasi birim haline gelmesi mi?
ABD ile AKP arasındaki açıdan medet uman düzen solu ve düzenin muhalif kesimleri bu halka ne söylemektedir? Kendi politikası nedir? ABD ile uyum mudur, yoksa karşıya mı almaktadırlar? Cumhuriyet Gazetesi Sarraf olayını çarşaf çarşaf yayınlarken, PYD-ABD işbirliğine dair doğru dürüst bir şey yazmıyorsa, düzenin liberal muhalefetinin ne olduğu açıktır. Bugün AKP karşıtı muhalefetin aynı şiddette ABD emperyalizmine karşı çıkması bu kadar zor mudur?
Kürt illerinde yaşanan savaşın bundan sonra nasıl bir seyir izleyeceğine dair yorumlar, AKP iktidarının bu durumdan nasıl etkileneceği gibi analizler kadar emperyalizmin varlığına dair bir iki kelam edilecek mi? Yoksa kulakların üzerine mi yatılacak?
CHP ve HDP ne söylemektedir?
Bugün emperyalizm tartışılmalıdır, karşıya alınmalıdır.
Yıllardır yoksul Kürt emekçisinin mücadelesini veren Kürt devrimcisi de, Denizlerin yolundan gittiğini söyleyip Kürt siyasi hareketinin gölgesinden çıkamayan Türkiye devrimcisi de oturup düşünmelidir.
Türkiye’ye dönük büyük güçlerin oyununa karşı durduğunu zanneden sağcılar, “hedefte Türkiye var” söylemini gündeme getirmeden önce Suriye’ye yönelik emperyalist müdahalenin gönüllü ve faal piyonu olan AKP’ye ve kendisine bakmalıdır.
Emperyalizm, bölgeye müdahale etmiştir. İsrail’in güvenliği, petrol rezervlerini ele geçirme, bölgenin siyasi kontrolü gibi çıkarlarla Irak’ın ve Suriye’nin parçalanmasını hedeflemiştir. Etnik ve mezhepsel çatışmayı körüklemiş ve bunun için en fazla AKP’yi kullanmışlardır. Kürt siyasi hareketi de bu parçalanma siyasetinin içinde ABD gölgesinin altında kalmıştır. Mesele budur.
Bugün Ortadoğu halkları birbirini kırıyor, emperyalizm ellerini ovuşturuyor. Emperyalizmin en büyük işbirlikçisi ise kendilerine Müslüman diyen cihatçı çetelerdir. Bunların hamisi bölge devletleri ve en başta AKP iktidarıdır. Yıllardır NATO tarafında beslenen İslamcı siyasi hareketlerdir.
Ortadoğu’da yeni sınırlar çizilmektedir. Emperyalizm kendi çıkarları için stratejik davranmaktadır.
“Emperyalizm büyük kriz içinde, bölgedeki seküler güçlerle dayanışma içinde olunmalı” gibi ayakları yerden kesik tezlerin, ABD-PYD işbirliği ile tel tel döküldüğü bir tabloda söyleyecek çok sözümüz var:
Tartışılması gereken ABD’ciliktir. İşe buradan başlamak gerek.