"Türban serbestisi türban zorunluluğuna dönüşür"

Kadın polislere getirilen türban serbestisinin ardından türbanın zorunluluk olma ihtimali tartışılıyor.

Hürriyet yazarı Mehmet Yılmaz, ‘demokratikleşme’ paketi kapsamında kadın polislere getirilen türban serbestisiyle ilgili yazısında, “Türban serbestisi, türban zorunluluğuna dönüşür” görüşünü savundu.

Yılmaz, darbe girişiminin ardından “Cemaat”in kamu kurumlarından tasfiye edildiğini hatırlatıp “Şimdi kadın polislerin türban takmaya başlamasının da bir tek sonucu olabilir: Türbanlı kadın polisler, hem alınları secdeye değiyor hem de saçlarını, gerdanlarını kimselere göstermiyorlar denilerek terfi ederlerse, yakın bir gelecekte tüm kadın polislerin türbana sarıldıklarını görürüz. Türban serbestisi, türban zorunluluğuna dönüşür” dedi.

Mehmet Yılmaz’ın Hürriyet gazetesinin bugünkü (30 Ağustos 2016) nüshasında yayımlanan ‘Polisin türbanı ve tarafsızlık’ başlıklı yazısının o bölümü şöyle:

“Şimdi kadın polislerin türban takmaya başlamasının da bir tek sonucu olabilir: Türbanlı kadın polisler, hem alınları secdeye değiyor hem de saçlarını, gerdanlarını kimselere göstermiyorlar denilerek terfi ederlerse, yakın bir gelecekte tüm kadın polislerin türbana sarıldıklarını görürüz.

Türban serbestisi, türban zorunluluğuna dönüşür.

Şu anda İçişleri Bakanlığı’nda Fetullahçılardan boşalan yeri doldurmaya çalışanların sadece İslami tarikatlar olduğunu dikkate alırsak, bu hayli güçlü bir eğilim olacaktır.

Türbanlı kadın polisler terfi eder ve nispeten daha rahat pozisyonlarda çalışırlarken, diğer kadın polisler arada ezilecek hatta ‘mobbing’ kurbanı bile olabileceklerdir.

Yani Emniyet’te, daha önce tarikatlara bağlanmayan ya da cumaya gitmeyen, arada içki içen erkek polislerin başına ne geldiyse, türbansız kadın polislerin başına da o gelir.

‘Cinsiyet eşitliği böylece sağlanıyor’ diyerek sevinemeyiz tabii.

İktidardaki İslamcıların, geçmişte kamu yönetiminde izledikleri yoldan döneceklerine ve bundan sonra kamu kuruluşlarında sadece liyakatin ölçü olacağına dair bir işaret göreniniz var mı?”