Artvin Kafkasör Yaylası Cerattepe Mevkisi’nde madencilik yapılması için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, ‘Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Olumlu’ raporunun yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle açılan davanın karar duruşması Rize İdare Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşma öncesi Rize ve Artvin’de polisin, çevre kentlerden gönderilen ekiplerle takviye edildiği ve hatta davaya izleme yasağı da gelmişti. Sonrasında 751 davacının avukatlarının reddi hakim talep ederek duruşma salonunu terk etmesi ile dava sonuçlanmıştı.
Geçtiğimiz günlerde ise AKP’li işadamı Mehmet Cengiz’e ait şirketin 38 hektar alandaki bakır ve açık ocak altın işletme projesi için hazırlanan “ÇED olumlu raporu”nun iptali için açılan ve Rize İdare Mahkemesince görülen dava reddedildi. Artvin halkı ise mücadeleye devam ederek mahkeme kararını Danıştay’a taşıyacak.
Bu süreç içerisinde ise gelişmeleri yakından takip eden ve belgeleyen Artvinli fotoğrafçı ve videographer Ümit Oktay Aymelek, konuyla ilgili olarak Gazete Manifesto’nun sorularını yanıtladı.
Gazete Manifesto: Cerattepe’deki süreci ne zamandan beri takip ediyorsunuz ?
Ümit Oktay Aymelek: Cerattepe sürecini ilk günden beri takip ediyorum desem yalan olmaz. Çocukluğumun ilk 13 yılı Artvin’de geçti. O dönem maden çıkarma süreci Kanadalı Cominco isimli şirket ile birlikte başladı. Artvin halkı bugün olduğu gibi o gün de aynı şekilde dik duruşunu sergiledi. Benim de hayatımda ilk katıldığım eylem Cerattepe yürüyüşüdür. Yanılmıyorsam 11 yaşındaydım. Bu özelliğiyle de ayrıca benim için önemlidir. 13 senenin sonunda annem ve babam emekli olunca Ankara’ya yerleştik. Ama değişen bir şey olmadı. Süreci Ankara’dan takip etmeye devam ettim. Ama bu kadar uzun süreceğini tahmin etmemiştim.
Gazete Manifesto: Süreci kısaca özetler misiniz?
Ümit Oktay Aymelek: Az önce de dediğim gibi 25 yıllık bu süreç Cominco isimli Kanadalı şirketle başladı. Bu süre içerisinde aktörler değişti ama sermayenin Artvin’e bakış açısı hiçbir zaman değişmedi. Kısaca ana başlıkları paylaşmam gerekirse, mahkemenin ve raporların ‘bu bölgede maden çıkarılması uygun değildir’ demesine rağmen yeni hâkimler atandı, yeni raporlar düzenlendi ve son olarak süreç Artvin’de maden çıkarılması uygundur noktasına kadar geldi. Şaşırdık mı? Tabii ki hayır. Mahkeme sürecinde devleti çok kararlı ve net gördüğümü söylemeden geçemeyeceğim. Ama gözden kaçırdıkları bir şey var ki, o da Artvin halkının en az onlar kadar kararlı olduğuydu.
Gazete Manifesto: Süreci fotoğraf ve videolarınızla takip etmeye ne zaman başladınız?
Ümit Oktay Aymelek: İlk olarak 2016’nın 21 Şubat’ında, Artvin’de gerçekleşen eylemle başladım. Eylem öncesi İstanbul’dan desteğe giden katılımcıların yolculuk hikâyesi ile başlayıp, eylem günü ile finalini yaptığım bir foto röportaj hazırladım. Tahmin ettiğimiz gibi çok ilginç bir yolculuk oldu. Biz İstanbul’dan iki otobüs yola çıktık. Samsun’dan sonra yol boyu kolluk kuvvetlerinin GBT adı altında kimlik kontrolleri için durdurulduk. Her ilin girişinde çıkışında en az 1 kere bu çevirmeler tekrarlandı. Amaç hem psikolojikti hem de Artvin’e yani eylem alanına yetişmemizi engellemekti. Ardından Hopa’da durdurulduk ve şehre gidişimiz tamamen engellendi. Dolmuşlar otobüsler arandı, herkes geri çevrildi. Kimliğinde Artvin yazmasına rağmen birçok kişi şehre alınmadı. Birçoğumuz özel araçlarla bin bir güçlükle şehir merkezine girebilmiştik. Ülke genelinde sıkça yaşanan bu durum, otobüsteki insanları çok da şaşırtmamıştı.
Ardından gerek video gerek fotoğraflar ile düzenli kayıtlar almaya başladım. Yakın tarihlerde yine yeni kayıtlar için Artvin’e gitmeyi planlıyorum. Bunun için hazırlıklara başladım. Daha kapsamlı çalışma için kolları sıvadık diyebilirim.
Gazete Manifesto: “ÇED olumlu raporu iptal edilsin” talebini Rize İdare Mahkemesi reddetti. Böylelikle Cerattepe’de altın madeni işletilmesinin önündeki kanuni engel ortadan kalkmış gözükmekte. Bu konuda düşünceleriniz nedir?
Ümit Oktay Aymelek: Açıkçası dediğim gibi karar şaşırtıcı değil. Aynı mahkeme maden çıkarılması uygun değildir derken hâkimler görevden alınıyor, yeni hâkimler geliyor ve karar ilk kararın tam tersi olarak açıklanıyor. Ortada tamamen düzmece ÇED raporları, bağımsız ve adil olmayan bir mahkeme heyeti var. Haliyle sonuç ortada. Mahkemenin detayları ile boğmak istemiyorum ama ÇED raporlarını okuduğunuzda zaten mahkemeye, o raporu hazırlayan “bilim insanlarına” ne güveniniz kalıyor ne de saygınız. Utanç verici.
Netice ortada; mahkeme tavrını Artvin halkından yana değil, Cengiz Holding’den yana koydu. Burada küçük ama çok değerli bir detayı paylaşmak istiyorum: Maden faaliyetini sürdürmek isteyen tüzel kişinin Cengiz Holding olması halk arasında ayrıca bir öfke patlamasına sebep oldu. Bu öfkelerinde de çok haklılar. Malum özellikle Mehmet Cengiz’in tapelerdeki çirkin, mide bulandırıcı ifadelerinin bunda etkisi olduğu şüphesiz. Fakat burada gözden kaçan başlık Cengiz Holding’in paydaşlarından olan Özaltın şirketiydi. Sahipleri Artvinli olmasına rağmen Artvin’e bu kötülüğü yapmaktan geri kalmadılar. Artvin halkı da son dönemlerde bunun farkına varmıştı. Tüm oklar Cengiz Holdingin üzerine çevrilirken Özaltın şirketinin hainliği gözden kaçtı. Kaçmadı desek yalan olur. Tabiatı ile olay sınıfsal. Sermayenin, para babalarının dini imanı vatanı toprağı olmaz. Asıl olan kendi sınıfının çıkarlarıdır. Bize de kendi sınıfımızın çıkarlarını savunmak, değerlerimize sıkı sıkıya sarılmak düşüyor.
Gazete Manifesto: Son olarak söylemek istediğiniz nelerdir?
Ümit Oktay Aymelek: Burada özellikle üzerine basmak istediğim konu; tamam kabul bu dava Türkiye’nin en büyük çevre davası. Fakat bunu bir Yırca’dan ayrı tutamayız. Ya da bir Bergama ve niceleri. Şu an Artvin’de yanlış hatırlamıyorsam 285 tane maden ruhsatı verilmiş durumda. Düşünsenize bir alana 285 tane ocak açtığınızı, bunun yanında barajlar! Yani bir şehir yok olacak. En son Rize davasının yolculuğunda yapmış olduğum video röportajda anlatılan bir hikaye her şeyi özetliyor; şöyle düşünün Artvin’de yaşıyorsunuz bir yakınınız çok ağır sağlık sorunu var ve birkaç hafta içinde vefat haberi gelecek. Ve siz nereye gömeceğinizi düşünüyorsunuz. Az öncede değim gibi bir şehir yok olacak ve beraberinde kaybettikleriniz mezarları. Bu arafta kalma halini yaşatan insanlardan er ya da geç bunun hesabını soracağız. Buna şüpheniz olmasın. Bir de zaman zaman karşılaştığımız şöyle bir durum söz konusu. Bizi vatan hainliğiyle suçluyorlar. Devletin zenginleşmesini, yer altı kaynaklarının yer altından çıkarılıp devlet hazinesine artı bir değer olarak girmesini istemediğimizi söylüyorlar. Dilimizde tüy bitti hala anlamadılar. Çıkarılacak madenin Yüzde 98’inin Cengiz Holding’e yüzde 2’sinin ise devlete kaldığı bir durumda hain kim yeniden bir değerlendirmek durumundalar. Biz yanlış yaptığımızı düşünmüyoruz. Buradan başta Artvin halkına ve bu mücadeleye destek olan, omuz veren tüm yurttaşlarımıza teşekkür ediyorum. Enseyi karartmaya gerek yok. İlk günkü gibi; diriyiz bir o kadar da öfkeliyiz. Umudumuzda ufacık bir azalma dahi söz konusunda değil. Gördüğümüz kadarıyla asıl mücadele şimdi başlıyor.
Gazete Manifesto: Teşekkür ederiz.
Ümit Oktay Aymelek: Ben teşekkür ederim
Bu haber en son değiştirildi 5 Eylül 2017 03:17 03:17
ABD'li Senatör Lindsey Graham, Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve eski Savunma…
Kadına yönelik şiddeti tek başına biyolojik bir mesele olarak erkek saldırganlığıyla açıklamak en hafif tabirle…
Bu düzen çürümüştür. Şimdi bu çürümüş düzeni yeni anayasa ile tescillemek istiyorlar. Medeni kanunu tartışmaya…
Yenidoğan davası, duruşmanın altıncı gününde devam ediyor. Örgüt lideri olmakla suçlanan Dr. Fırat Sarı savunma…
NNA’daki habere göre “Kurtarma ekipleri, düşman savaş uçaklarının bir konut binasını hedef aldığı ve çok…
Türkiye Komünist Hareketi Tunceli İl Örgütü ,Tunceli ve Ovacık belediyelerine kayyum atanması üzerine bir açıklama…