Yeter ki gerici ol: İBDA-C liderinin yurtdışına çıkış yasağı da kaldırıldı
Mahkeme, Salih Mirzabeyoğlu hakkındaki yurtdışı çıkış yasağının savunması alındığı için kaldırılmasına karar verdi.
İBDA-C’nin kanlı eylemlerinden bazıları
Gaziantep Fuarı’nda Hristiyanlık ile ilgili kitap ve kaset satılan bir standa yapılan bombalı saldırı sonucunda 6’sı ağır 25 kişi yaralanmıştı. İBDA-C’nin üstlendiği saldırının sonucunda yoğun bakıma alınan 3 yaşındaki Ali Özdemir hayatını kaybetmiştir. Kaynak
1999 yılına gelindiğinde ise, Türkiye’yi şok eden hain bir suikast gerçekleştirilmişti; Prof. Ahmet Taner Kışlalı aracına konulan bombanın patlaması sonucu hayatını kaybetti. 1999 yılını ‘İslami İhtilal Yılı’ olarak ilan ettiklerini söyleyen İBDA-C üyeleri, Kışlalı saldırısını üstlendi. Kaynak
Bunun dışında, 2003’ün Kasım ayında İstanbul’un Osmanbey ve Kuledibi’ne meydana gelen bombalı saldırılar El Kaide’nin üstlenmesine karşın, o dönem İBDA-C ile ilişkilendirilmişse de iddia olarak kalmıştır.
İslami Büyük Doğu Akıncıları Cephesi (İBDA-C) davasından hükümlüyken yeniden yargılanma talebi kabul edilerek tahliye edilen ve kamuoyunda Salih Mirzabeyoğlu olarak tanınan Salih İzzet Erdiş ile Saadettin Ustaosmanoğlu’nun yargılanmasına devam edildi. Mahkeme, Salih Mirzabeyoğlu hakkındaki yurtdışı çıkış yasağının savunması alındığı için kaldırılmasına karar verdi.
İstanbul Adalet Sarayı’nda bulunan 14. Ağır Ceza Mahkeme’sinde görülen ikinci celseye, hükümlü sanıklar Salih Mirzabeyoğlu ile Saadettin Ustaosmanoglu ve avukatları katıldı. Duruşmayı Salih Mirzabeyoğlu’na destek veren çok sayıda kişi de izledi.
“Örneğin, bir binanın cephesi deriz, o zaman İBDA-C deyince niye örgüt oluyor”
Sesli ve görüntülü kaydın yapıldığı duruşmada savunması sorulan Salih Mirzabeyoğlu, “Beni İBDA’cı olarak içeri alıyorlar. Beni alanların İBDA’dan haberi yok. İBDA demek, benzersiz oluş demektir. Kendinden zuhurdur. Cephe ise partilerin, teşkilatların faaliyet kolu gibi. Örneğin, bir binanın cephesi deriz, o zaman İBDA-C deyince niye örgüt oluyor, bunu karşı tarafa sormak gerek” dedi.
Mirzabeyoğlu, kimseye hiçbir şekilde talimat vermediğini savunarak, “Ortada bir örgüt, teşkilat yok. Emir verme yok” diye konuştu.
“Süleyman Demirel’e de ‘Baba’ derlerdi”
Hakimin, kendisine neden “Kumandan” denildiğini sorması üzerine Erdiş, Kumandan dediğiniz bir lakaptır. Süleyman Demirel’e de ‘Baba’ derlerdi. ‘Demirel’in çocuğu var mı’ diye bakılmıyor. ‘Kumandan’ çok da yakışıklı bir terim. Çok rahatlıkla nefsime kabul ettiğim bir şeydi, Necip Fazıl’dan geliyor. İsminiz terk edemeyeceğiniz bir şeydir. İnsanlar kendine ‘güzel’ demez. Bu lakabı ben takmış değilim. 1973-1974 yıllarında ortaya çıkmış bir şeydi” dedi.
Salih Mirzabeyoğlu, tutuklandıktan sonra darp edilip edilmediği, saçlarının kesilip kesilmediği yönündeki soruya karşılık da, “Bunlar fantezi. Bana değil ama orada Dev-Sol’dan bir çocuk vardı, onu feci yaptılar” dedi. Mirzabeyoğlu ayrıca, o dönem zihninin telegram yöntemiyle kontrol edildiğini, ancak şu an etkilerinin azaldıysa da sürdüğünü ileri sürdü.
İBDA-C işareti ve bayrağının ne anlama geldiği de sorulan Mirzabeyoğlu, mahkeme heyetine parmağını o şekilde göstererek işaretin anlamını anlattı. Bayrağın aslında yayınevinin arması olduğunu söyleyen Mirzabeyoğlu, armanın kitabının kapağında bulunduğunu, daha sonra kitabının toplatıldığını belirtti.
Davanın geçmişi
Dönemin İstanbul 6 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi, 2 Nisan 2001 tarihinde verdiği kararla Salih Mirzabeyoğlu’nu Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye kalkışmak suçundan idam cezasına çarptırdı. Aynı dava kapsamında yargılanan Saadettin Ustaosmanoğlu ise 18 yıl ağır hapis cezası aldı.
Mirzabeyoğlu hakkında verilen idam cezası, 2004’te tekrar yapılan uyarlama ile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına dönüştürüldü. Yargıtay 9. Ceza Dairesi de cezaları onadı.
Ancak Mirzabeyoğlu’nun avukatı Hasan Ölçer, İBDAC davası kapsamında, Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye kalkışmak suçundan 16 yıl cezaevinde tutuklu kalan müvekkili için 27 Haziran 2014’te yeniden yargılama talebinde bulundu. Talebi değerlendiren mahkeme heyeti, 22 Temmuz 2014’te bu talebi kabul ederek Mirzabeyoğlu’nun tahliyesine karar verdi.
“İBDA fikrini benimsiyorum”
Diğer hükümlü sanık Saadettin Ustaosmanoğlu ise evinde bulunan İBDA-C bayrakları ve amblemlerinin bir arkadaşına ait olduğunu öne sürerek, “Yazı yazmaktan başka bir şey yapmadık. İBDA fikrini benimsiyorum. Salih Bey’in kitaplarından halen de konferanslar veriyorum dedi.
“Talimatları Mirzabeyoğlu’ndan aldığımız iddia edildi ama kendisini tanımıyordum”
Duruşmada tanık olarak dinlenen Ali Osman Zor ise “1994’te örgüt üyeliğinden ve üst düzey yöneticilikten yargılandım. Tutuklandığımızda o günün konjonktüründe işlemediğimiz suçlardan yargılandık. Salih Mirzabeyoğlu’ndan talimat aldığımızı iddia ettiler. Mesela o dönem birahanelerin molotoflanması talimatını Mirzabeyoğlu’ndan aldığımız iddia edildi. Oysa kendisini tanımıyordum. Kitaplarını okuyordum, halen okuyorum. Suçlandık ama iddia edilenleri yapmadık” dedi.
Tanık olarak dinlenen Mehmet Tarakçı da, “İBDA Yayınevi’nde 1986’dan bu yana çalıştığını ve kitaplarını bastığını belirterek, Kesinlikle Salih Bey talimat vermedi. Yayınevinde odası vardı. Kitap yazar ve çalışırdı. Bir dönem sonra yakınları ve bizim dışımızda kimseyle görüşmemeye başladı. Kitaplarının felsefi düzeyi yüksektir ve belli bir kültür seviyesi gerektirir” diye konuştu.
Ergenekon davası sanıklarından olduğunu söyleyen tanık Okan İşgör ise Salih Mirzabeyoğlu ile cezaevinde tanıştıklarını, Mirzabeyoğlu’nun İBDA-C örgütü üyesi olarak içeri alınan kişilerin çoğunu tanımadığına bizzat şahit olduğunu savundu.
Yurtdışına çıkış yasağı kaldırıldı
Salih Mirzabeyoğlu’nun avukatı Hasan Ölçer, dosyaya ilişkin yeni bir soruşturma taleplerinin olmadığını ifade ederek, Bize göre dosyada bir eksiklik kalmamıştır. Müvekkilimin duruşmalardan vareste tutulmasını ve hakkındaki yurtdışına çıkış yasağının kaldırılmasını talep ediyorum dedi.
Mahkeme heyeti, sanıkların duruşmalardan vareste tutulmasına ve Salih Mirzabeyoğlu hakkındaki yurtdışı çıkış yasağının kaldırılmasına karar verdi.
Adliye çıkışında konuştu
Duruşmanın ardından, kendisine destek verenler tarafından etrafı sarılı bir şekilde adliyeden ayrılan Salih Mirzabeyoğlu, “Yargılamadan nasıl bir sonuç bekliyorsunuz” sorusuna, “İyi bir şey olacağını zannediyorum. Adalet herkes içindir. Bunu da adaletin ne demek olduğunu çok iyi bilerek söylüyorum. Bu mevzudaki herkesi alakadar eden bir şey söylüyorum” dedi.
Bu konuda bir şey daha söylemek istediğini belirten Mirzabeyoğlu, “Mesela af müessesesini ele alın… Sırasında af, bizzat affedenlerin affını getiren bir hadisedir. Bizim yaptığımız şeyi biliyorsunuz, ‘Adalet mutlaka’… Bu da ‘Adalet mutlaka’nın içinde ele alınması gereken basit bir hikmet” diye konuştu.