"Yetmez ama evetçi"ler Suriye'de devrim arıyor: Rusya Nusra ve IŞİD bahanesiyle "halkı" vuruyormuş
"Yetmez ama evetçi solculuğun" bugün bir kez daha liberallerle ve gericilerle birlikte etkin olmaya çalışırken Türkiye'de ve Ortadoğu'da emperyalist planlara taşıdıkları suyu görmezden gelmek mümkün değil.
2010 Anayasa referandumunda, “Yetmez ama evet” kampanyası nedeniyle o dönem Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan tarafından kürsüden, “Devrimci Sol İşçi Partisi” diye anılarak “aferin” alanlar Suriye’deki emperyalist müdahaleyi de “devrim” diye yutturmaktan geri adım atmıyorlar.
2007 yılından itibaren Suriye’ye dışarıdan müdahale talepleriyle öne çıkan ve belkemiğini gerici İhvan (Müslüman Kardeşler) örgütünün oluşturduğu Suriye’deki cihatçı çetelere “muhalefet” yakıştırması yapan “marksist.org” internet sitesi yazarı Ozan Tekin, “Suriye: Devrim sokaklara geri döndü” başlıklı yazısında “Suriye halkı Esad’ı istemiyor. Sokağın sesine göre devrim devam ediyor…” diye yazdı.
Suriye devletinin de kabul ettiği ateşkes için “Suriye halkı, bu anlaşmayı, uluslararası güçlerin devrimi ezme girişiminin son safhası olarak görüyor ve karşı çıkıyordu.” diyen Tekin ABD ve koalisyon güçlerinin Suriye’ye müdahalesine dair en ufak imada dahi bulunmazken Rusya’yı, “Zaten Rusya, anlaşmanın kapsamı dışında tutulan Nusra ve IŞİD’i vurmaya devam edeceğini söylüyordu. Bu örgütler, boyutlarından bağımsız olarak, ülkenin hemen her tarafına dağılmış öbeklerden oluşuyordu. Dolayısıyla, Rusya, anlaşma öncesinde olduğu gibi, bunları vurduğu iddiasıyla Suriye halkını bombalamaya devam edebilecekti.” diye suçladı.
Suriye’de cihatçı çetelerin karmaşık ilişkileri nedeniyle bu çetelerin birbirinden ayırt edilmesindeki güçlükler Suriye’de müdahil olan emperyalizm tarafından pek çok cihatçı terör örgütünün “muhalefet” diye yutturulmaya çalışılmasına neden olurken, Ozan Tekin “Bir ölçüde beklendiği gibi oldu, rejimin saldırıları bazı yerlerde devam etti, sadece geçtiğimiz hafta pazar günü Rusya-Baas işbirliğiyle Halep’in kuzeyine 100’den fazla hava saldırısı gerçekleşti.” diyerek cihatçı terör örgütlerine yönelik sürdürülen savaşı Suriye halkına yönelik gibi göstermek için çarpıtmaya çalıştı.
Tekin yazısında, “Suriye’nin bütün büyük kentlerinde, Halep’ten İdlip’e, Şam’dan Deraya’ya her yerde kitle gösterileri yeniden başladı. Cuma günü en az 104 ayrı noktada kitlesel eylemler yapıldı.” iddiasında bulunurken “Çok basit bir mottoları var: “Halk rejimin devrilmesini istiyor”. Bu barışçıl gösteriler, üç yıla yakın zamandır yoğun bombardımanlar nedeniyle yapılamıyordu. Suriye halkı ölümlerden, kitlesel kıyımlardan, saldırılardan, işkencelerden ve bombalardan dolayı yorgun düşmüştü.” diyerek cihatçı çeteleri masum göstermeyi de ihmal etmedi.
Solculuk ve devrimcilik diye yutturulmaya çalışılan gericilerle kol kola bir siyasi tutumun Türkiye’nin geldiği noktadaki payı kuşkusuz kendisinden daha büyük. Örgütsel büyüklüklerinden bağımsız olarak AKP’nin boyun eğdiremediği sol karşısında kendi solunu yaratma çabasının bir ürünü olan bu “yetmez ama evetçi solculuğun” bugün bir kez daha liberallerle ve gericilerle birlikte etkin olmaya çalışırken Türkiye’de ve Ortadoğu’da emperyalist planlara taşıdıkları suyu görmezden gelmek mümkün değil.