Akar ve Fidan'ın ziyaret ettiği şeriatçı isim konuştu: 1923'te şirk süreci başladı
Atatürk ve Cumhuriyet karşıtı düşünceleriyle bilinen şeriatçı yazar Nuri Pakdil'e AKP'nin yayın organlarından Star gazetesi sayfalarını açtı.
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ziyaret ettiği, Atatürk ve Cumhuriyet karşıtı düşünceleriyle bilinen şeriatçı yazar Nuri Pakdil’e AKP’nin yayın organlarından Star gazetesi sayfalarını açtı.
Akar ve Fidan’ın geçtiğimiz Ocak ayında şeriatçı yazarı evinde ziyaret etmesi büyük tepki çekmişti. Pakdil’in daveti üzerine yapıldığı belirtilen ziyarette ‘sivil’ kıyafetli olan Akar’ın, Pakdil’in “Hani üniformayla gelecektiniz ya?” sitemi üzerine “İnşallah öyle de geliriz” dediği öğrenilmişti.
AKP’li Ayhan Oğan’ın “Yeni devlet” iddiası üzerine başlayan tartışmalar sürerken, iktidarın sesi Star gazetesi, şeriatçı görüşleriyle bilinen Pakdil’e başvurarak islamcıların konuya bakışını ve 1. Cumhuriyet’i yıkan AKP’ye desteklerini tekrar ortaya koydu.
Star Pazar ekinde yer alan röportajda, 1923’te ilan edilen Cumhuriyet’i “şirk süreci” olarak niteleyen Pakdil, çocukluğunda annesinin “bir daha o adı ağzına almayacaksın” demesi üzerine bir daha Atatürk’ün adını anmadığını “Çok şükür son söyleyişim oldu” diyerek anlattı.
Şeriat yönetimini tarihe gömen Cumhuriyet’e olan kin ve öfkesini Star’ın verdiği fırsatla bir kez daha dile getiren yazar, bu dönemle birlikte okullarda ‘din düşmanları’nın yetiştirildiğini öne sürdü.
Emperyalizmle işbirliğindeki ‘başarı’sına da paralel olarak Türkiye sağının en uzun soluklu iktidarı olan AKP’nin yayın organında Cumhuriyet dönemiyle birlikte okullarda ’emperyalizmin savunucusu’ öğretmenlerin yetiştirildiğini iddia etmesi de, şeriatçı Pakdil’in tebessüm ettiren bir başka iddiası oldu.
İşte Pakdil’in röportajından bazı bölümler:
“1923 şirk süreci”
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdiniz. Fakat siz edebiyat ile ilgilenmeyi seçtiniz. Sizi yazmaya, dahası bir edebiyat dergisi çıkarmaya yönlendiren şeyler nelerdi?
Türkiye’de, ilkin edebiyat ürünlerinin etkisiyle başlayan yabancılaşma, gele gele 1923’te bir şirk sürecine ulaştı. Cumhuriyet döneminde, halkının inançları dışında, halkına karşı bir edebiyat oluştu. Cumhuriyet dönemi edebiyatı, Asya’dan, Afrika’dan, Ortadoğu’dan kopuktu; Ortadoğu’yu inkâr belgeleriyle doluydu. Bu süreçte oluşmuş edebiyat eserlerinde, sanat eserlerinde, insanın metafizik devinimini göremezdiniz.
“Çok şükür son söyleyişim oldu”
Annenizi ve babanızı, hangi özellikleriyle hatırlıyorsunuz?
Annemi ve babamı, ödünsüz Müslümanlıklarıyla ve beni bu bilinçle yetiştirmeleriyle tanıyorum. İlk ideolojik öğretmenim annemdir. Bu bağlamda, bir anımı paylaşayım: Bir gün okul dönüşünde anneme, bize okulda büyük adamlar olarak öğretilen bazı adları saymaya başladım. O adlardan birini söyler söylemez, annem şiddetle azarladı beni. “Bir daha o adı ağzına almayacaksın” dedi. Çok şükür o son söyleyişim oldu.
“Cumhuriyet din düşmanı yetiştirdi”
Ailenizin sizi ilkokula da ortaokula geç gönderdiğini söylersiniz. Neden geç gönderdi?
Ailem beni ilkokula 3 yıl geç gönderdi. İlkokuldan sonra ortaokula gitmek için de 3 yıl bekledim. Bunun nedeni, ‘Resmî Öğreti’ye ve yeni kurulan devletin okullarına duyulan güvensizlik ve kaygı olarak görülebilir. Aslında, sadece benim ailem değil, bütün Müslüman aileler aynı kaygıyı yaşadı.
Batı emperyalizminin savunucusu öğretmenlerin egemen olduğu Cumhuriyet okullarında okuyanların çoğunun Batı hayranı, din düşmanı ve emperyalistlerin işbirlikçisi olarak yetişmeleri; kendi halkının değerlerini değil, Batılı sömürgecilerin dayattığı değerleri savunmaya başlamaları, Müslüman ailelerin Cumhuriyet okullarına ilişkin kaygısının boşa olmadığını göstermektedir.
1923’te uygarlığımızdan koparıldık
Uygarlık algımızla bağlantılı olarak sormak istiyorum: Biz kimiz ve dünyanın neresindeyiz?
Halkımızın uygarlık değerlerini İslam Öğretisi oluşturmuştur. Türk halkı, Ortadoğu uygarlığını oluşturan halklardan birisidir. Batılılaşma adına bizi uygarlığımızdan koparmak isteyenleri biliyoruz. 1923’te yabancılaştırma girişimleriyle, uygarlığımızdan koparıldık. Halkımız Batı uygarlığı içine, Batı düşüncesi içine sokulmak istendi. Cumhuriyet yönetimi, ‘Batılılaşma’yı amaç edinmişti. Ne var ki, bu yöneliş, halkımızın uygarlık değerleriyle çelişiyordu.