Cengiz Kılçer: Ekim Devrimi insanın, insanlığın evrimiydi
Sempozyum ile ilgili paylaşacağımız onüçüncü görüş şair ve yazar Cengiz Kılçer'e ait.
Marksist Manifesto dergisi Ekim Devrimi’nin 100. yılı dolayısıyla “100. Yılında Ekim Devrimi Sempozyumu” düzenleyecek.
15 Ekim’de Kozyatağı Kültür Merkezi’nde düzenlenecek olan sempozyum Ekim Devrimi’nin ve Sovyetler Birliği’nin insanlığa kazandırdıklarını yeniden hatırlamak ve bugün ile bağını kurmak amacıyla toplanacak.
Gazete Manifesto olarak sempozyumda tebliğ sunacak isimlerin sempozyum hakkındaki görüşlerini aldık.
Sempozyum ile ilgili paylaşacağımız onüçüncü görüş şair ve yazar Cengiz Kılçer’e ait. Kılçer’in sempozyuma sunacağı tebliğ’in konusu “Sosyalizm ve Edebiyat” olacak.
Ekim devriminin ve dolayısıyla bu sempozyumun bugün için önemi nedir?
En genel anlamda 1917 Ekim Devrimi 1871 Paris komününden sonra dünyanın görüp görebileceği en önemli tarihsel sıçramaydı insanın, insanlığın evrimiydi. 1917 Ekim devrimi, dünyayı daha önce hiç kimsenin yapmadığı şekilde değiştirdi. Büyük Ekim Devrimi şüphesiz, sadece Rusya’da değil tüm dünyada emekçi kitlelerin yaşamını etkileyen, yeryüzünü sarsan bir olaydı. Ekim Devriminin sayesinde sömürge ve ezilen uluslar için kurtuluş yolunun da açıldığını unutmamak gerekir. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Stalin önderliğinde Büyük Vatanseverlik Savaşı’nda Nazi Almanya’sını yenerek, İkinci Dünya Savaşı’nı sona erdirdi. Tüm bunlara ek olarak 1917’de Rusya’da okur-yazar oranı yüzde 28,4 iken köylü sınıfı arasında ise handiyse hiç kimse okuma yazma bilmiyordu. Düşünebiliyor musunuz bir “köylü” toplumundan uzay çağına geçildi. Üstelik bu sadece 44 yıl sonra gerçekleşti, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği yurttaşı Kozmonot Yuri Gagarin uzaya çıkan ve Dünya’nın yörüngesini dolaşan ilk insan oldu.
Sempozyumun bugün için önemine dair bir dolu başlık altında anlatacak aktaracak o kadar çok şey var ki…
Sempozyuma sunacağınız tebliğin içeriğinden biraz bahsedebilir misiniz?
Benim sunumumun başlığı Sosyalizm ve Edebiyat olacak. Bilimsel Sosyalizmin kurucuları Marx-Engels’in eserlerinin yayınlanış sırasına göre kronolojik sırayı takip ederek bu iki ustanın genelde sanata özelde ise edebiyata nasıl baktıklarını, nasıl işlediklerinin izlerini süreceğim ve buna ek olarak elbette Lenin’in yapıtlarında da sanat edebiyat üzerine neler düşünmüşler nasıl görmüşler, hangi bağlamında değerlendirmişler üzerine bir çerçeveden anlatmaya gayret edeceğim.