Hatırlanacağı üzere, geçtiğimiz 10 Eylül’de 97. yaşını kutlayan Türkiye Komünist Partisi (TKP) içerisinde 2014 ve 2015 yıllarında yaşanan tartışmalar dolayısıyla bölünmeler meydana gelmiş ve bunun sonucunda Türkiye Komünist Hareketi (TKH), Komünist Parti (KP) ve Halkın Türkiye Komünist Partisi (HTKP) olmak üzere üç parti ortaya çıkmıştı.
Sosyalist ve sol kamuoyunda bu üç partinin siyasi, ideolojik ve programatik olarak nerede durduğuna ilişkin kimi kafa karışıklıkları olsa da TKH ve KP, TKP’nin geleneksel hattına sahip çıktıklarını iddia ederken, HTKP gerek siyasal pratiği gerekse söylemleriyle -ismi sahiplenmekle birlikte- daha farklı bir çizgide duruyor. Parti hattının dışına çıkan “önermeler” ortaya çıkınca, parti içinde yaşanan tartışmaların ardından TKP çizgisini savunan TKH kurulmuş ve HTKP faklı bir çizgide seyretmeye başlamıştı.
TKP kamuoyunda ise bu ayrıma ilişkin genel kanı; HTKP’nin farklı bir yöne girdiği yönünde idi. TKH bağımsız sosyalist odak fikrini savunurken, HTKP Kürt siyasi hareketi ile “doğrudan ittifakı” savunmuş, son seçimlerde HDP’yi desteklemişti.
Bu farklılık noktası CHP’nin Adalet Yürüyüşü’nde de pekişmiş, CHP tarafından başlatılan Adalet Yürüyüşü’ne CHP’nin bir düzen partisi olduğunu savunan TKH katılmazken, HTKP Genel Başkanı, Kılıçdaroğlu ile birlikte yürüyerek yürüyüşe tam boy destek vermişti.
Bütün bu gelişmeler ışığında HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın “TKP’nin kuruluş yıldönümü” dolayısıyla cezaevinden bir mektup gönderdiği basına yansıdı. HTKP çizgisine yakın İleri Haber Portalı’nda yayınlanan mektubun ardından portal yazarlarından Erkan Baş “mücadele arkadaşımız” diye hitap ettiği Selahattin Demirtaş’a bir tweet aracılığı ile teşekkür etti.
HDP’nin ya da Kürt Siyasi Hareketi’nin Türkiye Komünist Partisi’ne ilişkin bugüne kadar geliştirdiği tavır ortada iken, TKP’nin kuruluş yıldönümüne ilişkin bir tebrik mektubunun HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş tarafından kaleme alınması, haliyle kamuoyunda merak konusu oldu.
Kürt siyasi hareketinin Türkiye sosyalist hareketine ve özelde Türkiye Komünist Partisi’ne ilişkin yaklaşımları bilinen bir gerçek; o da Kürt siyasi hareketine angaje olmayan her sosyalist öznenin “Kemalist”, devamında ise “ulusalcı ve milliyetçi” olduğu suçlamaları.
Bu kabalaştırılmış yakıştırmaların basit birer tercih olmadığını, siyasi ve ideolojik bir yaklaşımı tercih ettiğini ve Kürt siyasi hareketinin kendisi gibi olmayanları dışlamak için kullandığı söylem olduğunu da eklemek gerekir. Bununla birlikte Kürt siyasi hareketinin kendisi gibi olmadığı sürece sol, sosyalist hareketler ile arasına mesafe koyarken, kendisine karşı görüş geliştirenleri ise yaftaladığı biliniyor.
Bu yaftalamalardan en çok nasibini alan özne ise TKP olmuştu. Kürt siyasi hareketinin başta AKP iktidarıyla başlattığı “müzakere” sürecine, sonrasında Suriye’nin kuzeyinde emperyalizmle kurduğu ilişkiye ilişkin en fazla eleştiri TKP tarafından yapılmış, bu eleştiriler güncelliğini koruyarak TKH tarafından yinelenmişti. Kürt siyasi hareketinin ve HDP’nin ‘sivil cuma’lar düzenlemesi, şeriatçı Şeyh Sait’e sahip çıkması gibi laiklik karşıtı tutumu yine TKP’nin devamı olan TKH tarafından eleştiriye tabi tutulmuştu.
İmralı Tutanakları’nda açığa çıkan gerçek
Bu tarihsel ve güncel siyasi karşıtlık ortadayken HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’ın cezaevinden gönderdiği “kutlama” mektubu ise hayli manidar hale geliyor. Ancak bu durum yeni değil. Daha önce de Kürt siyasi hareketine “mesafeli” duran devrimci komünist Türkiye solu için Kürt siyasi hareketi benzer “açılımlar” yapmayı denemiş, bu yönde çabaladığı görülmüştü.
Bunun en tipik örneklerinden birisi Kürt emekçilerini gerici AKP iktidarının “çözüm sürecine” entegre etmek için kendisine misyon biçen Sırrı Süreyya Önder’in Abdullah Öcalan ile İmralı’da yaptığı görüşmelerdi. 27 Ekim 2013 tarihinde kurulan HDP’nin, kuruluştan hemen önce; 2013 Newroz’unda Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrıdan hareketle Önder-Öcalan görüşme tutanakları kitap haline getirilmişti. İmralı Tutanakları olarak bilinen bu görüşmelerde, HDP’nin kuruluşuna ve Newroz çağrısına Türkiye solunun “entegre” edilmesine yönelik arayışlar aşağıdaki diyalogda da net olarak görülmekteydi:
“Sırrı Süreyya Önder: Newroz’da yazdığınız mektup küçük bir kesim dışında herkeste şok etkisi yarattı ve olumlu bir etki bıraktı. Çizdiğimiz genel bir perspektif olarak kabul gördü. Kanımca bundan sonra somut pratik önermelerde bulunan ikinci bir mektubun zamanıdır. Dar bir milliyetçi ulusalcı çevre dışında kimse karşı çıkmadı.
Abdullah Öcalan: Yüz yıllık hesabı görüyoruz. Daha neler söyleyeceğim. Kimdir bu fanatikler?
Önder: Fanatik olanlar ırkçı ve ulusalcı Kemalistler dar bir çerçevede.
Öcalan: Sol nasıl karşıladı?
Önder: Sol’daki durumu ikiye bölmek gerekiyor. Yarattığı şok etkisiyle sarsıldı herkes. Bir kısmı temkimli yaklaştı, bir kısmı hayal kırıklığı ile içindeki Kemalisti açığa çıkardı.
Öcalan: Temkinli yaklaşan kimlerdir?
Önder: Oğuzhan Müftüoğlu, Melih Pekdemir vb… ÖDP çevreleri, TKP vb. çevreler daha vahim yaklaştılar.
Öcalan: Biz bu süreci solun da önünü açmak için yürütüyoruz… Onların da legalleşmesi gerekiyor. Burjuva zor ile bastırdığı için biz illegaliteyi seçmek zorunda kaldık. Yoksa normal olan legalitedir. Parlamentonun ileride yapacağı çağrıyla sol da legalleşecek. AKP muhafazakardır, diğerleri milliyetçi ulusalcı. Arada muazzam bir boşluk var. Sol bunu doldurabilir.
HTKP’ye iletilen mektup
Bütün bu gelişmeler ışığında ve objektif veriler göz önünde bulundurulduğunda Demirtaş tarafından kaleme alınan “TKP’nin kuruluş yıldönümünün kutlanması” içerikli mektup ve bu mektubun HTKP çevresine iletilmesinin manası daha açık hale geliyor.
2015 yılında Kürt siyasi hareketi ile ittifak girişimlerine ve “bağlanmaya” karşı duranlar ve TKP’nin geleneksel çizgisini taşıyanlar Türkiye Komünist Hareketi (TKH) adlı bir parti kurarken, HTKP Kürt siyasi hareketi ile ittifak arayışını sürdürmüş, 2015 Kasım seçimlerinde ise açık destek sunmuştu. Günümüzde HTKP’nin, Kürt siyasi hareketinin Ortadoğu’da ve özellikle Suriye’de ABD ile yaptığı işbirliğini eleştirmekten kaçındığı da bilinen bir gerçek.
Şimdi adlı adınca TKP ismini “kullanmaya çalışan” öbeklerden birine yönelik Kürt siyasi hareketinden tebrik ve kutlama “mektubu” gelmesi, önümüzdeki dönem komünist siyasetin ayrışmasında önemli bir parametre olacağa benziyor.
TKH MK Üyesi Kurtuluş Kılçer: Buradan başka şeyler olunur, TKP olunmaz
Biz de tüm bu gelişmeleri değerlendirmesi için TKH Merkez Komite Üyesi Kurtuluş Kılçer ile görüştük. Kılçer bu gelişmeye ilişkin şunları kaydetti:
“Başka örneklerde olduğu gibi TKP isminin yurt dışındaki partilerden, Kürt siyasi hareketinden, başka güçlerden icazet alınarak kullanılmasının hiçbir tarihsel ve güncel meşruiyeti ya da dayanağı olamaz. Böyle bir şey kabul edilemez. Bugün TKP ismini kullanmak için başka siyasi güçlerden medet umuluyorsa, bu en başta TKP’nin bağımsız devrimci siyasal hattının ve iradesinin terki demektir. TKP ismini kullanmak için birileri “yurtdışındaki partilerden” birileri de “başka siyasi güçlerden” icazet almanın yollarını arıyorlarsa, çok da diyecek bir şey kalmamıştır. Buradan başka şeyler olunur, ancak TKP olunmaz. TKP, bugün TKH ile yoluna devam ediyor. Öncelikle bunun söylenmesi gerek.
Bugün yoksul Kürt emekçilerinin haklarının devrimci mücadelenin ayrılmaz parçası olduğunu biliyoruz. Ancak Kürt siyasi hareketinin içine girdiği yönelimin bugün Türkiye devrimi ya da işçi sınıfının iktidarı gibi olgularla pek ilgisi kalmadı. ABD emperyalizmine karşıyız, Kürt hareketinin işbirliği ile bölgeye yerleşmesine niye ses çıkarmayalım? Suriye’nin emperyalist planlar çerçevesinde parçalanmasında somut bir pragmatizmle yer alanların ‘durdukları’ yer biz komünistler açısından net olmalıdır. Bugünkü siyasi tabloda komünistlerin savundukları değerler ile HDP’ninki arasında büyük açılar mevcuttur.
Bütün bunlar ortadayken, birilerinin 97 yıllık TKP’yi bir yerlere çekmeye çalışması nasıl mümkün olacak? TKP, emperyalizme, kapitalizme, sermaye sınıfına ve gericilere karşı mücadelesini dün olduğu gibi bugün de kimsenin gölgesine girmeden sürdürmektedir, sürdürecektir. Bu çabalar beyhude çabalardır. Kimse TKP’yi gölgesi altına alamaz. Bu ülkenin komünistleri kimseye boyun eğmez, ne sermaye sınıfına ne emperyalizme ne de başka siyasi güçlere. Kürt, Türk bütün emekçilerin partisi olarak komünistler, örgütlü güç olarak TKH yoluna devam ediyor. Bugün TKP’nin kuruluş yıldönümünde birilerinin verdiği mesaja değil, komünistlerin verdiği mesaja bakılmalıdır. Bizim mesajımız nettir: Sosyalist Cumhuriyet için bütün emekçilerin ortak mücadelesi; emperyalizme, sermayeye ve gericiliğe karşı…”
Bu haber en son değiştirildi 17 Eylül 2017 16:05 16:05
ABD'de Biden'ın Ukrayna'ya uzun menzilli ATACMS füzelerini kullanma iznini vermesi sonrasında Cumhuriyetçilerden sert tepki geldi.…
15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından Kızılay’a satışı gerçekleştirilen ve değeri yaklaşık 100 Milyon TL olan…
Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel, yeni kitabında Donald Trump’ın baş başa görüşmede Trump’ın kendisine Doğu…
İstifa çağrılarına yanıt veren Sağlık Bakanı Memişoğlu, "Bebeklerimizin ölümüne engel olan bir kişiye niye istifa…
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yasadışı bahis suçlamasıyla tutuklu olan 5 sosyal medya fenomeni hakkında 1 yıldan…
Sinan Ateş Davası’nda abla Selma Ateş'e yönelik saldırıyı azmettiren Servet Bozkurt'un, Ankara’da iki cinayet işlediği…