"Erdoğan'ın fetvacısı" sadede geldi: İslam başkana itaati emreder!
Yeni Şafak yazarı Prof. Dr. Hayrettin Karaman, 16 Nisan öncesi başkanlık sistemi için yine 'fetva' niteliğinde bir yazı kaleme aldı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın görüşlerini dikkate alması nedeniyle “Saray’ın fetvacısı” olarak anılan Yeni Şafak yazarı Prof. Dr. Hayrettin Karaman, 16 Nisan öncesi başkanlık sistemi için yine ‘fetva’ niteliğinde bir yazı kaleme aldı.
Karaman yazısında, İslam’ın hükümlerinin toplumsal hayatta “bazı özellikleri” taşıyan kişilerin emirlerinin yerine getirilmesini ve söylediklerine uyulmasını gerektirdiğini belirtti. “Başkan, aile reisi, kumandan, ana-baba, bilmeyenlere göre bilenler (âlimler) bunlardandır ve ulü’l-emr kavramına bunların tamamı dahil bulunmaktadır.” diyen gerici yazar, yazısında kendi konumunu tanımlayacak şekilde de, “Bilmeyenler, Müslüman, âdil, kâmil ahlâk sahibi ve âlim olan kimselere danışmak, fetva sormak ve aldıkları cevabı uygulamak mecburiyetindedirler. Yöneticiler de –bilmedikleri konuları– bilenlere sormakla yükümlüdürler.” ifadelerini kullandı.
Karaman’ın “İtaat” başlıklı yazısının o bölümü şöyle:
“İslâm dini, gerek kamu hayatında ve gerek özel hayatta bazı sıfat ve özellikleri taşıyan kimselere itaat edilmesini, onların buyruklarının yerine getirilmesini ve söylediklerine uyulmasını istemiştir. Başkan, aile reisi, kumandan, ana-baba, bilmeyenlere göre bilenler (âlimler) bunlardandır ve ulü’l-emr kavramına bunların tamamı dahil bulunmaktadır. Kamu hayatındaki ülü’l-emr ya halife gibi ümmetin seçmesi ve biatıyla belirlenir –onun tayin ettiği yüksek dereceli memurlar da dolaylı olarak ümmetin belirlediği ülü’l-emr olurlar– ya da bir makamın tayinine gerek bulunmadan, taşıdıkları üstün vasıflarla bu yetkiyi elde ederler. Bu üstün vasıflar “İslâm, ilim ve adalet”tir. Bilmeyenler, Müslüman, âdil, kâmil ahlâk sahibi ve âlim olan kimselere danışmak, fetva sormak ve aldıkları cevabı uygulamak mecburiyetindedirler. Yöneticiler de –bilmedikleri konuları– bilenlere sormakla yükümlüdürler. Bu açıdan bakıldığında birinci derecede ülü’l-emr “âlimlerdir”, ikinci derecede ülü’l-emr ise “yöneticiler, âmirler ve kumanda mevkiinde olanlar”dır.”