"Felsefenin sefaleti": MEB'in müfredatında Marx ve Sartre yer bulamadı
Yazar ve felsefe öğretmeni Şahin Aybek, yeni felsefe dersi müfredatına ilişkin eleştirilerini hazırlayan bir metin paylaştı.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeni müfredat taslağına ilişkin önerileri alma süreci cuma günü tamamlandı. Eğitimci, yazar ve felsefe öğretmeni Şahin Aybek, yeni felsefe dersi müfredatına ilişkin eleştirilerini hazırlayan bir metin paylaştı.
Birgün’den Serbay Mansuroğlu‘nun haberine göre, Aybek, felsefe dersi müfredatına ilişkin eleştiri metninde Karl Marx, Jean Paul Sartre ve Albert Camus gibi çok sayıda filozofa yer verilmediğini kaydetti. Yeni felsefe dersi müfredat taslağında anarşist, sosyalist ya da sosyal demokrat filozoflara atıfta dahi bulunulmadı.
Aybek’in açıklamasına göre, taslakta Cumhuriyet döneminin önemli felsefecilerinden Macit Gökberk, Nermi Uygur, İonna Kuçuradi de kendine yer bulamadı.
Şahin Aybek tarafından taslağa getirilen eleştirilerden bazıları şöyle:
Öğretim programı taslağında daha önceden sistematik felsefe şeklinde ele alınmış olan felsefe dersi, felsefe tarihine dönüştürülmüştür. Yani daha önceden konu merkezli olarak ele alınan felsefe ders içeriği tamamen değişerek felsefe tarihi şeklinde değiştirilmiştir.
Öğretim programı taslağında; bilgi felsefesi, varlık felsefesi, ahlak felsefesi, sanat felsefesi, din felsefesi, siyaset felsefesi, bilim felsefesi yani tüm üniteler kaldırılmıştır, doğal olarak felsefe tarihli bir anlatıma geçildiği için.
Öğretim programı taslağındaki felsefe dersi üniteleri “İlk Çağ felsefesi, Ortaçağ felsefesi, Rönesans ve 17. yy. felsefesi, Aydınlanma felsefesi ve Çağdaş felsefe” şeklinde olmuştur.
Dikkat çeken ana noktalardan biri din felsefesi ünitesiyle birlikte tanrının varlığıyla ilgili görüşlere yer veren konuların da kaldırılmış olmasıdır.
Felsefenin dinsel ve mitolojik açıklamalara bir tepki olarak ortaya çıktığı ilk dönem olarak kabul edebileceğimiz doğa felsefesi ve Milet okuluna yer verilmemiştir.
ARKHECİ filozoflar yani her şeyin kendisinden türediği bir ilk maddeye inananlar yok. Thales ve Pisagor’a yer verilmemiş.
Dönem filozofları verilirken teoloji ve mistisizm ağırlıklı filozoflar ön plana çıkarılmış, eleştiriyi ve aklı ön plana çıkaran filozoflar önemsenmemiştir.
Yerli ve milli bir eğitim sistemi istenmesine rağmen Mevlana’dan başka kimseye yer verilmemiş. İslam felsefesi adına da Gazali gibi sezgici bir filozofa yer verilirken İbn-i Rüşd gibi akılcı ve o dönemde dünyanın kurtuluşunun kadınlarda olduğunu belirten bir filozofa yer verilmemiştir.
Felsefe binasının en önemli yapıtaşlarından biri olan, ‘Bana kadar olanlar dünyayı anlamaya çalıştılar, asıl mesele dünyayı değiştirmek’ demiş olan Karl Marx taslakta yok. Marks’ın düşüncelerine katılmayabilirsiniz ama dünya tarihinin en önemli filozof, sosyolog ve iktisatçılarından biri olan Karl Marx’ı yadsıyarak felsefe yapamazsınız. Günlük hayatlarında farkına varmadan kullandıkları tez-anti tez ve sentez düşünce biçiminin bu filozofa dayandığının farkındalar mı?
Marx’ı görmezden gelmek demek, Rusya, ABD ve Türki Cumhuriyetleri görmezden gelmektir. Soğuk savaş döneminin ana iki gücü SSCB ve ABD’dir. SSCB kendini tamamen sosyalizm yani Marx üzerine inşa etmiş, ABD’de de kendini sosyalizm karşısında konumlandırmış bir ülkedir. Şu an Türki Cumhuriyetler dediğimiz ülkeler de dönem içinde SSCB’ye bağlı sosyalist ülkelerdir. Biz dünya dönmüyor desek de dünya dönmeye devam ediyor. Yaşananlar trajikomik olaylardır. Yaşananlar adeta Karl Marx’ın ‘Felsefenin Sefaleti’ kitabının adını doğrular niteliktedir.
18. yy.’dan direk çağdaş felsefeye geçildiği gibi, 19. yy filozofları da ayrıca kategorize edilmediğinden materyalizmin ayırımını yapacak filozoflara yer verilmemiştir. Anarşist, sosyalist ya da sosyal demokrat filozoflara atıfta dahi bulunulmamıştır.
Ülkemizde Cumhuriyet dönemi felsefi düşüncesinin kurucuları ve geliştiricileri olarak gördüğümüz isimlere yer verilmemiştir. Bir Macit Gökberk, Nermi Uygur, İonna Kuçuradi olmalıydı.
Bu programı felsefeciler mi hazırladı sorusunu tekrar sorduran ise Jean Paul Sartre gibi bir filozofa çağdaş felsefede yer verilmemiş olmasıdır. Varoluşçuluk gibi günümüz dünyasının her alanına nüfuz etmiş bir felsefeye yer verilmemesi Jean Paul Sartre, Albert Camus gibi varoluşçu filozoflara yer verilmemesi felsefe bilmemekten başka bir şey değildir.