HDP'den Süleyman Soylu'ya fotoğraf sorusu
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Aysel Tuğluk’un, annesi Hatun Tuğluk’un cenazesine yapılan saldırı sonrası, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun karakolda saldırganlardan biriyle fotoğraf çektirmesine ilişkin yazılı açıklama yaptı. Yapılan açıklamada,” İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun karakolda saldırganlardan biriyle güler yüzlü fotoğraf çektirmesi ise asla affedilir bir durum değildir. Soylu’nun bu fotoğrafın ortaya düşmesi sonrasındaki saldırgan tutumu ve kullandığı... View Article
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Aysel Tuğluk’un, annesi Hatun Tuğluk’un cenazesine yapılan saldırı sonrası, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun karakolda saldırganlardan biriyle fotoğraf çektirmesine ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Yapılan açıklamada,” İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun karakolda saldırganlardan biriyle güler yüzlü fotoğraf çektirmesi ise asla affedilir bir durum değildir. Soylu’nun bu fotoğrafın ortaya düşmesi sonrasındaki saldırgan tutumu ve kullandığı küfür dolu ifadeler de suçluluk psikolojisinin açıkça yansımasıdır. Mahalle eşrafı o saatte karakolda ne arıyordu? Kimdir bu eşraf? Niye oraya çağırıldı veya geldi? Eşrafla birlikte çekilmiş başka fotoğraflar da var mı? ” denildi.
HDP’den yapılan açıklama şöyle: “Eş Genel Başkan Yardımcımız Aysel Tuğluk’un annesi Hatun Tuğluk’un cenazesine nefret suçu işlenerek yapılan insanlık dışı, barbarca saldırının üzerinden 3 gün geçti. Ortaya çıkan bütün veriler ilk andan itibaren söylediklerimizi doğrulamaktadır. Bazı verileri tekrar hatırlatarak o geceki uğursuz saldırının planlı ve organize edilmiş olduğunu, mülki amirlerin, siyasi sorumluların ve Emniyet Güçlerinin her şeyden haberdar olduklarını bir kez daha vurgulamak istiyoruz. Siyasi ve idari sorumlulara derhal görevden el çektirilmesi veya istifa etmeleri gerektiğini ifade ediyoruz. Vali ve Emniyet Müdürü saldırı başladığında vekillerimizin aramalarına cevap vermemiştir. İlk cevap Ankara Valisi’nden ve saldırının başlamasından 40 dakika sonra gelmiştir. Emniyet Müdürü hiç cevap vermemiş, İçişleri Bakanı Soylu ise 2 buçuk saat sonra olay yerine gitmiştir. Vali, ‘Saldırı neden engellenmiyor, takviye neden gelmiyor?’ sorularına yanıt vermek yerine, ‘Cenazenin Diyarbakır’a götürülmek istemesi halinde güvenliğin sağlanacağını’ söylemiştir. Yani Ankara İncek’te güvenliği sağlayamayan Vali, Ankara-Diyarbakır arasında güvenlik sağlanacağını söylemiştir. Bu ifade ilk andan itibaren cenazenin İncek’te defnedilmesinin istenmediğinin beyanıdır. AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın ‘Gerekirse uçak tahsis edelim, kendi topraklarında defnedebilsinler’ sözü de aynı zihniyettir. Bölücü ve ayrıştırıcıdır. Bu insani ve inançsal bütün değerleri ayaklar altına alan, yok eden saldırıya utanmadan ‘sataşma’ diyen Ankara Valisi halen özür dilememiştir. İçişleri Bakanı bu saldırıyı ‘3-5 kendini bilmezin işi’ diyerek önemsizleştirmeye çalışmıştır. Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş ise bu saldırı için ‘son derece planlı, tesadüfen olmuş bir şey değil’ demiştir. Açıkça nefret suçu işlemiş olan saldırganlar hakkında 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’na muhalefetten soruşturma açılması, hatta ‘haksız tahrik’ gibi kavramların soruşturma içinde ele alınması saldırganların yargı tarafından da korunduğunun ve kollandığının, hatta gelecek için de teşvik edildiğinin açık işaretidir. Savcı suç işlemektedir.
“İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun karakolda saldırganlardan biriyle güler yüzlü fotoğraf çektirmesi ise asla affedilir bir durum değildir. Soylu’nun bu fotoğrafın ortaya düşmesi sonrasındaki saldırgan tutumu ve kullandığı küfür dolu ifadeler de suçluluk psikolojisinin açıkça yansımasıdır. Kendisini Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu ile kıyaslaması, Adnan Menderes’e gönderme yapması tam bir mağduru oynama taktiğidir ve o kişilere büyük saygısızlıktır. Mahalle eşrafı o saatte karakolda ne arıyordu? Kimdir bu eşraf? Niye oraya çağırıldı veya geldi? Eşrafla birlikte çekilmiş başka fotoğraflar da var mı? Hükümete bir kez daha söylüyoruz: Bu mızrak çuvala sığmıyor. İşlenen insani ve inançsal suçların üstünü örtemezsiniz. Bu işteki siyasi ve idari sorumluluğunuzu ortadan kaldıramazsınız. ‘Sataşma’ diyen Ankara Valisi, görevini yapmayan Emniyet Müdürü, saldırganlarla kol kola fotoğraf çektiren İçişleri Bakanı, Türkiye ve dünya kamuoyu ve vicdan sahibi herkesin nezdinde ya suçludur ya da bu saldırı ikliminin oluşmasında siyasi ve idari sorumluluğa sahiptir. Bizler bu işin peşini bırakmayacağız; biz bıraksak da işlediğiniz günahların gölgesi çok uzun olduğu için, günahlarınız sizin peşinizi bırakmayacaktır.”