22 kişinin bir topun peşinden koştuğu söylenen dönemler geride kaldı. Türkiye solunda ise geçmişte lümpenlikle eş değer görülen futbolun artık bir “heyecan” kaynağı olduğu söylenebilir.
Sol, taraftar gruplarının Haziran Direnişi’nde öne çıkmasıyla ve ardından sonu gelmeyen AKP protestolarıyla birlikte bir “muhalefet” odağı bulduğunu düşünerek futbol üzerine düşünmeyi sürdürüyor.
Bununla birlikte, futbolun bugün içeriğini belirleyen ekonomisi, kural koyucu federasyonları ve bu dünyanın “gladyatörleri” futbolcular ile solun tribünlerde gördüğünden çok daha farklı bir dünyası var.
Türkiye solunun liberallerden ödünç aldığı “endüstriyel futbol” yanlışlığı ve taraftar güzellemeleri arasında futbolun geldiği noktada neyi temsil ettiği çoğunlukla tam anlaşılamıyor.
PUSULA’da bu hafta dosya yazısı olarak “Endüstriyel değil piyasacı” ile birlikte Serdar Kızılboğa’nın “Bir kapitaliste aşık oldum: Futbol“, Alev Doğan’ın “TFF kötü de FIFA ve UEFA iyi mi?” ve Ozan Can Atakol’un “Futbolun değişen aktörleri: Futbolcular” başlıklı yazılarıyla futbolun ekonomi politiğini, federasyonları ve futbolcuları ele alıyoruz.
İyi okumalar dileriz…
Bu haber en son değiştirildi 20 Eylül 2017 14:41 14:41
İstanbul Saraçhane Meydanı’nda CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ve CHP’li belediyelere yönelik operasyonların 100. gününde…
En düşük emekli aylığı yüzde 16,67 artışla 16 bin 881 TL'ye çıktı.
Rakibi Xin'i 2-0 geçen Milli raket, Türkiye kadın tenisinde tarihi bir başarı elde etti
Kartalkaya’daki otel yangını faciasında yakınlarını kaybeden aileler, 7 Temmuz’da yapılacak ilk duruşma öncesinde adalet çağrısı…
RTÜK, bugünkü üst kurul toplantısında DW, DW Türkçe ve Inspiredminds sitelerine yönelik erişim engelini kaldırdı.
Anayasa Mahkemesi, İstanbul 9. İdare Mahkemesi, Esenyurt Belediye Başkanı Özer'in yerine kayyım atanması işlemlerinin iptali…