Irak’ta IŞİD’den geriye kalan kültür mirası
IŞİD'in işgali altında büyük zarar gören Irak’a gelen arkeologlar, yıkımdan geriye kalan kültür mirasını araştırdı.
IŞİD’in işgali altında büyük zarar gören Irak’a gelen arkeologlar, yıkımdan geriye kalan kültür mirasını araştırdı.
Örgüt, 2014 yazında ele geçirerek hilafet ilan ettiği ve 2017 yılında Irak ordusunun düzenlediği operasyonla kaybettiği Musul kentinde binlerce arkeolojik alanı harabeye çevirmiş, Musul Müzesi’ndeki eserleri parçaladıkları ve Nemrut kentindeki tarihi bölgeleri havaya uçurdukları görüntüleri de paylaşmıştı.
Londra’da bulunan British Museum’da eğitilen bir grup arkeolog, IŞİD’den kurtarılan antik kentlere ayak bastıklarında, korkutucu bir manzarayla karşılaştı. Tarihi alanlar park yerlerine çevrilmiş, heykeller yıkılmış, tarihi el yazmaları ise ortadan kaybolmuştu. Ancak IŞİD birçok eseri yok etmedi. Daha da iyisi, yıkıntılar arasında henüz keşfedilmemiş tarihi bir hazinenin gizlendiği anlaşıldı.
British Museum Irak Porjesi arkeologlarından Sebastien Rey ve John MacGinnis’in BBC Türkçe’de yer alan makalelerinde yıkımdan geriye kalanlar ve yeni keşfedilenler anlatıldı.
Günümüzde Irak’ın ikinci büyük kenti olan Musul’un eteklerinde yer alan saraylar, tapınaklar ve konakların geçmişi M.Ö. 7. yüzyıla dayanıyor. Ancak tarihi duvar ve geçitler dozerlerlerle yıkılırken, arkeologların toprağın altından çıkardığı eserlerin yüzde 70’e yakını yok oldu.
Nergal Kapısı’nı koruyan kanatlı boğa heykelleri ile Hz. Yunus türbesinin gördüğü zarar, beklentilerin de ötesindeydi.
Tüm bu kötü haberler arasında umut verici gelişmeler de vardı: Yunus Peygamber’in türbesi, IŞİD’in elinden tam zamanında kurtulmuş gibi görünüyor.
IŞİD’in hasar verdiği höyükteki tünellerin duvarları boyunca uzanan muazzam heykeller ile çivi yazısıyla yazılmış levhalar ayakta kalabilmiş.
Kabartmaların üstünde, rahipler, yarı tanrıçalar ve baş rahibeleri andıran figürler kullanılmış.
Musul’un yaklaşık 32 kilometre güneyindeki Nemrut, M.Ö. 1350 ve 610 yılları arasında dönemin en önemli kentlerinden biriydi. 19’uncu yüzyılda Nemrut’ta başlayan kazılar 1992’ye kadar sürdü. Süryani sanatına ilişkin birçok esere ulaşıldı.
Mart 2015’ten bu yana ise, buradaki eserlerin yaklaşık yüzde 80’i kayboldu.
IŞİD bir zamanlar yüksekliği 34 metreye ulaşan ve piramidi andıran tapınak kulesi Ziggurato’yu ağır makinelerle yerle bir etti. Birçok eser de enkazın altına gömüldü.
İştar Tapınağı yakınlarındaki “lamassu” adı verilen kanatlı boğa heykelleri ile Nebu Tapınağı’nın girişindeki heykeller de yıkıldı.
Buldozerler ve patlayıcılarla M.Ö. 883 ve 859 yılları arasında hüküm süren II. Aşurnasirpal’in Kuzeybatı Sarayı buldozerler ve patlayıcılarla neredeyse yok edildi.
Irak hükümetinin atadığı arkeolog Faleh Noman, Londra’daki British Museum’da konuyla ilgili eğitimini tamamladıktan sonra bölgeye gitti.
IŞİD’in saraydaki tarihi kabartmaları yıktığı balyozları bulan Arkeolog Noman, saraydaki yıkımı “barbarca” diye tanımladı.
Yeni buluşlar
Irak ordusu, sadece Musul’da 66 antik yerleşim yerinin yıkıldığını belirtiyor. IŞİD bazı tarihi eserleri yağmalarken, bazılarını karaborsada satmak için sökerek buradaki tarihi mirası da cephaneye dönüştürmüş.
Iraklı yetkililerin uluslararası topluma çağrısı British Museum’dan yanıt bulduğunda, müzedeki yetkililer saha çalışmaları için Iraklı arkeologları eğitmeye başladı.
Eğitim kapsamında IŞİD’in Irak’ta eline geçiremediği Tello antik kenti ile Kürtlerin yoğun yaşadığı Darband-i Rania bölgesinde iki saha projesi yapılıyor.
Sümerler döneminden kalma Tello, dünyada bilinen en eski kentlerden biri. Bu dev antik kent Nemrut’u andıran bir yapıya sahip.
Dünya 5 bin yıl önce yazıyı bulan Sümerlerin varlığından, buradaki çiviyle yazılmış levhalar sayesinde haberdar olmuştu. Belki de burada, Antik Yunan tarihinin de öncesinde dayanan, eski bir demokrasi formu yaşam bulmuştu.
Tarihteki en eski köprü olarak bilinen, Lagaş şehrinin güneyindeki Girsu Köprüsü gibi birçok tarihi eser çalışmaların odağında.
Keşfedilen eserlerden bazıları, Mezopotamya’nın en kutsal bölgelerinden sayılan ve görkemli yapısıyla tanınan Ningirsu Tapınağı’nın tarihi duvarlarıydı.
Fırtına Tanrısı’na adanan 4 bin yıllık tapınak şu ana dek daha çok çivi yazıları nedeniyle ilgi görse de, bu son keşifler Irak’ın arkeolojik tarihi için bir dönüm noktası olabilir.
Kazılarda tapınağın girişi ve ibadethanesine ait bazı parçalar ve süslemeler, mihrap, dev boyutlarda yazılı taşlar ve yakılmış tuğlalara ulaşıldı.
Birçok nesne güvenli bir şekilde Bağdat’taki Irak Müzesi’ne teslim edildi.
Mezopotamya’dan İran’a uzanan güzergâhta bulunan, Irak’ın kuzeyindeki Zagros dağları yakınlarındaki Darbandi Ranya geçidi de kazıların odağında.
Qalatga Darband kazı alanında da, çok sayıda kireçtaşından oyularak yapılan yapılar bulunurken, insansız hava araçlarıyla çekilen görüntülerde, yanmış büyük binaları andıran görüntülere rastlandı.
Seramik yüzeyleri analiz edildiğinde, antik şehrin tarihinin M.Ö. 1 ve 2. yıllara kadar uzanıyor olabileceği ortaya çıktı.
Qalatga Darband’ın, Büyük İskender’in halefleri tarafından, Selevkos İmparatorluğu döneminde kurulduğu, daha sonra da Parthialıların eline geçtiği anlaşılıyor.
Duvarların güney ve batıdan kenti koruduğu düşünülürse, Selevkos İmparatorluğu’nun Romalılardan Qalatga Darband antik kentini korumaya çalıştığı anlamı çıkabilir.