İşte Sarraf'ın savcılıkla yaptığı anlaşmanın ayrıntıları
Rıza Sarraf'ın 26 Ekim tarihinde ABD'de savcılıkla yaptığı anlaşmanın ayrıntıları ortaya çıktı.
ABD’nin New York kentinde İran’a yönelik yaptırımların delinmesiyle ilgili davada iddia makamı adına tanıklık yapan Rıza Sarraf’ın savcılıkla yaptığı anlaşmanın ayrıntıları ortaya çıktı. Sarraf, kendisine yöneltilen yedi suçlamayı da kabul etti ve suçlu olduğunu söyledi.
BBC Türkçe‘nin haberine göre, Sarraf’ın kabul ettiklerinin altısı iddianamede yer alan suçlamalar. Bunlar ABD ve özellikle de ABD Hazine Bakanlığı’nı dolandırmak için kumpas kurma, Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası’nı (International Emergency Economic Powers Act) delmek için kumpas kurma, bankacılık sisteminde sahtekarlık yapma, bankacılık sisteminde sahtekarlık yapmak için kumpas kurma, kara para aklama ve kara para aklamak için kumpas kurma olarak sıralanıyor.
Yedinci suçlama ise Savcılık tarafından daha sonra yöneltildi ve hapishanede kendisine bazı imtiyazlar sağlaması karşılığında infaz koruma memuruna rüşvet vermesini kapsıyor. Sarraf, mahkemede kendisine alkol getirmesi ve cep telefonunu kullanmasına izin vermesi karşılığında bir ceza infaz memuruna 45 bin dolar ödeme yaptığını söyledi.
Anlaşma metninde, tüm bu suçlamalar için yasalarda öngörülen azami hapis cezasının toplamda 130 yıl olduğu belirtildi. Sarraf’ın çarptırılacağı cezanın ise mahkeme tarafından belirleneceği ifade edildi.
Anlaşmada, Savcılık’ın Sarraf’ın soruşturma ya da yargı sürecine “kayda değer ölçüde” yardımda bulunduğuna kanaat getirmesi halinde, mahkemeye, verilecek cezanın hafifletilmesi talebini içeren bir dilekçe sunacağı da vurgulandı.
Savcılığın ceza indirimi için devreye girmesi, bu tarz sanıkların suçlamaları kabul ederek bildiklerini anlatmasını içeren anlaşmalarda sıklıkla başvurulan bir yöntem. Bu yöntemin ana hatları, ABD Cezalandırma Rehberi’nin 5K1.1 bölümünde tanımlanıyor. Bu nedenle ceza indirimi başvurusuna “5K1.1 Dilekçesi” adı veriliyor.
Burada belirlenen ana hatlara göre, bir sanığın “kayda değer ölçüde” davaya yardım edip etmediğine belli kriterlere göre karar veriliyor. Bu kriterler arasında, sanığın sağladığı bilgilerin Savcılık’ın işine ne ölçüde yaradığı, verilen ifadenin eksiksiz olması ve doğru bilgileri içermesi, verilen bilgilerin başka kişiler hakkında da soruşturma ya da yargı sürecini başlatacak nitelikte olması ve tanıklığın zamanlaması yer alıyor.
Sarraf’a 7 şart
Anlaşmanın üzerinde 20 Ekim 2017 tarihi yer alıyor. En altta ise Sarraf ile avukatlarının anlaşmayı imzalama tarihinin 26 Ekim 2017 olduğu görülüyor.
Anlaşma kapsamında Sarraf’ın uyması beklenen koşullar şöyle sıralandı:
Soruşturma kapsamındaki konularla bağlantılı olarak kendisinin ya da başkalarının yaptığı eylemleri dürüstçe ve eksiksiz olarak açıklaması
Savcılık, Federal Soruşturma Bürosu (FBI) ve diğer kurumlarla tam bir işbirliği içerisinde olması
Savcılığın katılmasını talep ettiği toplantılarda bizzat yer alması
Büyük Jüri, duruşma ve diğer tüm mahkeme süreçlerinde dürüstçe ifade vermesi
İşlediği tüm suçları ya da kendisine yönelik veya kendisinin dahil olduğu diğer tüm soruşturma süreçlerinin ayrıntılarını Savcılık’a bildirmesi
Başka bir suç işlememesi
Anlaşma kapsamında kabul ettiği suçlamalarla ilgili Savcılık, ilgili kurumlar ve ABD’de çalışma yetkisi bulunan avukatları haricinde kimseyle görüşmemesi.
Savcılık ayrıca, Sarraf’ın anlaşmaya uyması halinde vergi usulsüzlükleri haricinde dava kapsamındaki konularla ilgili herhangi bir yeni ceza işlemi yapmayacağını kabul etti.
Yeni kimlik ihtimali
Anlaşmada Sarraf’ın tanık koruma programına alınarak, kendisine yeni bir kimlik verilmesi ihtimali de gündeme getirildi ve bu konuda şu ifadelere yer verildi:
“Davalının Savcılık ile yapacağı dürüst işbirliği, kendisine, ailesine ve sevdiklerine yönelik şiddet, güç ve tehditte bulunma ihtimali olan bazı bireylerin yaptığı eylemleri ortaya çıkarması çok muhtemeldir.
“Davalının yaptığı işbirliğinin, kayda değer ölçüde fiziki zarara uğrama riskini doğurması halinde, Savcılık, davalının yazılı talebiyle davalının, ailesinin ve sevdiklerinin güvenliğini sağlamak amacıyla makul ve gerekli olarak nitelendirdiği adımları atacaktır.
“Bu adımlar arasında ABD federal yargı kolluk kuvvetinin (US Marshals Service) uyguladığı ve kabul edilmesi halinde, davalının, ailesinin ve sevdiklerinin yeni kimlikler verilerek, başka bir yere yerleştirilmesini içeren Tanık Koruma Programı’na başvurulması da yer alma ihtimali de bulunmaktadır.”