Komünistlerden Dünya Barış Günü açıklaması: Barış, gericiliğe ve emperyalizme karşı mücadeleden geçer!
TKH, 1 Eylül Dünya Barış Günü sebebiyle, "Barış, gericiliğe ve emperyalizme karşı mücadeleden geçer!" başlıklı bir açıklama yayınladı.
Türkiye Komünist Hareketi, 1 Eylül Dünya Barış Günü sebebiyle, “Barış, gericiliğe ve emperyalizme karşı mücadeleden geçer!” başlıklı bir açıklama yayınladı.
Barışın uzlaşma ile değil emperyalizm ve gericilik karşıtı mücadele ile elde edilebileceğini vurgulayan açıklamada, “Başta Ortadoğu olmak üzere, dünyada barış için mücadele ancak ve ancak emekçilerin kurtuluş mücadelesiyle birlikte gerçekleşecektir.” denildi.
TKH’nin Dünya Barış Günü için yaptığı açıklama şu şekilde:
Barış, gericiliğe ve emperyalizme karşı mücadeleden geçer!
1 Eylül, Hitler faşizminin 1939 yılında Polonya’yı işgal ederek İkinci Dünya Savaşı’nı başlattığı tarihin yıldönümüdür ve bu tarih 1945 Mayıs’ında Sovyetler Birliği Kızıl Ordusu tarafından Reichstag’a dikilen bayrakla dünya halklarına armağan edilen barışı getirmiştir. Bu barış, uzlaşmayla değil, emperyalizme direniş ve mücadeleyle elde edilen zaferin ta kendisidir.
Ancak Sovyetler Birliği’nin ve sosyalist ülkelerin dağılması ile birlikte 1990’lardan bugüne emperyalist saldırganlık dünyanın birçok yerinde işgalleri, kanlı savaşları ve yıkımları da beraberinde getirmiştir.
ABD tarafından işgal edilen Afganistan’da savaş koşulları sürmektedir. Benzer bir durum yine ABD tarafından işgal edilen Irak’ta yaşanmakta, işgalle gelen ölüm ve yıkım, ABD’nin savaş aygıtlarından biri olan cihatçı çeteler eliyle sürdürülmektedir.
1990’lı yıllarda emperyalizmin kanlı suç örgütü NATO Yugoslavya’nın parçalanmasıyla sonuçlanacak bir operasyona imza atarken, ülke ölüm, yıkım ve parçalanmayla sonuçlanacak bir sürece girmiş, emperyalizmin müdahalesi halklara barış değil, düşmanlık ve sürekli gerilim getirmiştir. Benzer bir plan bugün Ukrayna için uygulamaya konmuştur.
“Arap Baharı” adıyla anılan süreç Libya’nın emperyalist ülkeler tarafından yıkımına yol açmış, Libya halkına yoksulluk ve ölümle mücadeleden başka bir şey bırakmamıştır.
Bu süreç Ortadoğu’da yeni bir haritayı hedefleyerek Suriye’de işbirlikçi hükümetler ve cihatçı çeteler aracılığıyla devam ederken Suriye halkının onurlu mücadelesi sonucunda duvara toslamıştır. Emperyalizm, bu direniş karşısında B planını devreye sokarken bölge halklarına uzun bir süre devam edecek düşmanlıkları da beraberinde getirmiştir.
Emperyalizmin işbirlikçi hükümetler ve cihatçı çeteler eliyle Ortadoğu’da sürdürdüğü kanlı savaşlar milyonlarca insanın yerlerinden edilmesi, on binlerce hayatın yok edilmesi ile sürmektedir.
Yemen’de emperyalizmin desteğindeki Suudi Arabistan saldırısı binlerce insanın hayatına kastetmiş, savaşla gelen hastalıklar her gün onlarca çocuğun yaşamına mal olmaktadır.
Kendi ekseni dışında herhangi bir yönetimin varlığına yaşam hakkı tanımayan, hedefini böylesi bir direnci ortadan kaldırmaya kilitleyen ABD emperyalizmi Ortadoğu’daki planlarını, kendi çıkarlarını ve bölgedeki tarihsel müttefiki İsrail’in güvenliğini tehdit edebilecek her türlü var oluşu ortadan kaldırarak gerçekleştirmek istemektedir.
Bölgedeki politikalarını Suriye ve Irak’ı parçalayarak, Filistin’i boğarak, Lübnan’ı kontrol altına alarak kaynaklara ve ikmal hatlarına egemenliği konusunda en büyük tehdit olarak gördüğü İran’ı kuşatarak hayata geçirme hedefine sahip olan emperyalizm, bu hedefe hizmet edecek her türlü ittifakı zorlamaktadır.
Bütün politikaların en önemli müttefiklerinden biri AKP iktidarıdır ve bölgemizdeki bütün kanlı saldırılara ve savaş suçlarına ortaktır. Siyasi iktidarın işbirlikçiliği Türkiye’yi de savaşın bir parçası haline getirirken yüzlerce insanımızın canına mal olmaktadır.
Aynı zamanda Ortadoğu halkları için felaketten başka bir anlama gelmeyen emperyalist planların barış değil, işgal ve sömürü dışında bir karşılığı bulunmamaktadır.
Adaletli ve kalıcı bir barış için sömürü düzenine ve emperyalizme karşı mücadele bir zorunluluktur. Emperyalizme, gericiliğe ve sömürü düzenine karşı yürütülmeyen bir barış mücadelesi halkları ancak köleleştirir.
Başta Ortadoğu olmak üzere, dünyada barış için mücadele ancak ve ancak emekçilerin kurtuluş mücadelesiyle birlikte gerçekleşecektir.
Bu yıl 100. Yıldönümünü kutladığımız Büyük Ekim Devrimi dünya halklarına 1945 yılında faşizme emperyalizme karşı büyük zaferi insanlığa armağan ederken bu tarihsel gerçeği de ortaya koymuştur.
Bölgemizde ve dünyada barışın egemen kılınması sermayeye, gericiliğe ve emperyalizme karşı mücadeleyi büyütmekten geçer.
Bu topraklar, anti-emperyalist mücadeleyi büyütmek için gerekli olan potansiyele sahiptir.
Ülkemizde ve bölgemizde barış, Türk, Kürt, Arap başta olmak üzere bütün emekçilerinin anti-emperyalist mücadelesiyle gelecektir.
Partimiz Türkiye Komünist Hareketi, bunun bilinciyle, bölgemizdeki bütün halkların kardeşçe yaşayacağı bir gelecek için mücadelesini yükselterek sürdürecektir.
Kahrolsun emperyalizm!
Kahrolsun gericilik!
Yaşasın barış!
Türkiye Komünist Hareketi