Komünistlerden İdlib operasyonu için kamuoyuna önemli uyarı
Türkiye Komünist Hareketi(TKH) İdlib'de operasyona başlayan Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili bir açıklama yayımladı.
Türkiye Komünist Hareketi (TKH) Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye’nin İdlib kentine yönelik operasyona başlamasına ilişkin bir açıklama yayımladı.
Operasyonun iktidar tarafından büyük bir demagoji ile propaganda edildiğine dikkat çekilen açıklamada, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Biliyoruz ki Suriye’de kaos olursa biz burada nasıl huzur içinde yaşayacağız. Biz Suriye’ye gitmediğimizde Suriye bize geliyor. 911 kilometre bir sınır var.” ifadeleri için “7 yıldır Suriye’de yaşanan kaosun nedeni olan cihatçılara verilen destek ortadayken bu sözlerin kamuoyunu yönlendirme amacı taşıyan demagoji dışında bir anlamı bulunmamaktadır.” denildi.
AKP’nin gelinen noktada yıllardır desteklediği cihatçı çetelere karşı Türk askerini devreye sokarak tükürdüğünü yalamak zorunda kaldığı belirtilen açıklamada, iktidarın cihatçıların sevkıyatına dair gizli bir gündemi olabileceğine de işaret edilerek “Kamuoyu bu tehlikeye karşı uyanık olmalıdır.” ifadeleri kullanıldı.
“Türkiye Cumhuriyeti, altına imza attığı “Suriye’nin bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve egemenliğini tanır” anlaşmanın gereklerine uygun davranmalı, meşru Suriye hükümeti ile görüşüp, İdlib kentini Suriye yönetimine teslim etmeli, en kısa zamanda Suriye’den çıkmalıdır.” diyen komünistler, Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün birimlerinin cihatçı terörle ilişkisinin kesilmesi ve emperyalizm ile tüm askeri ilişkilerin sonlandırılması çağrısı yaptı.
TKH açıklaması şöyle:
“İdlib operasyonu, cihatçıları kontrol altına almak içindir!
Rusya, İran ve Türkiye arasında imzalanan Astana Anlaşması hükümleri doğrultusunda İdlib’e yönelik askeri hareket, bugün AKP iktidarı tarafından büyük bir demagoji ile propaganda edilmektedir.
Öncelikle bugün Suriye’de ortaya çıkan tablonun sorumluları net olarak ortaya konmak durumundadır. Emperyalizmin planı doğrultusunda cihatçı terör örgütleri üzerinden bir vekalet savaşı sürdürülmüş, AKP iktidarı bu planların bizzat aktörü olarak görev yapmıştır. Bugün Suriye’de dinci terörün yol açtığı yıkımın asıl nedeni cihatçı terör örgütlerine AKP tarafından verilen destektir.
AKP Genel Başkanı Erdoğan tarafından dile getirilen “Biliyoruz ki Suriye’de kaos olursa biz burada nasıl huzur içinde yaşayacağız. Biz Suriye’ye gitmediğimizde Suriye bize geliyor. 911 kilometre bir sınır var.” Sözleri büyük bir utanmazlıktır. 7 yıldır Suriye’de yaşanan kaosun nedeni olan cihatçılara verilen destek ortadayken bu sözlerin kamuoyunu yönlendirme amacı taşıyan demagoji dışında bir anlamı bulunmamaktadır. Yine aynı şekilde “büyük güçlerin Ortadoğu planlarını bozmak” ve “ikinci bir Kobani’ye” müsaade etmeyeceğiz sözleri ile İdlib operasyonunu gerekçelendirmek için sunulanlar kamuoyunda milliyetçi duyguları okşayarak gerçekleri örtbas amacı taşımaktadır.
Çünkü bu operasyonun hukuki zemini Rusya ve İran ile Türkiye arasında mutabakata varılan Astana görüşmelerdir. Bu görüşmelerde AKP iktidarı Suriye’nin toprak bütünlüğünü, egemenliğini ve bağımsızlığını tanımış, garantör ülke sıfatı ile “Suriye’de siyasi sürecin önünün açılması ve çatışmasızlık bölgesi oluşturmak amacıyla” askeri operasyon devreye sokulmuştur.
Bu anlamıyla AKP iktidarı, kendisi tarafından desteklenen ve büyük bir bölümü yabancı uyruklu militanlara sahip cihatçı örgütlerin çatışmasızlık anlaşmasına uymasını sağlamak için İdlib’de yer almaktadır. Aynı zamanda bu operasyonun ABD’ye rağmen yapıldığına yönelik yazılanların gerçekle uzaktan yakından ilgisi bulunmamaktadır. Emperyalist ABD, müttefik olarak gördüğü Türkiye’nin bu operasyonunu desteklemektedir. Halep’ten İdlib’e taşınan binlerce cihatçı üzerinde AKP’nin “kontrol kurması” istenmiştir. AKP, yıllardır desteklediği cihatçıları kontrol etmek için Türk askerini Suriye’ye bir savaşın içine sokmayı başarı olarak yutturmaya çalışmaktadır.
Bütün bu tablo bir kez daha AKP iktidarının dış politikada yaşadığı büyük yanlışın faturası olarak görülmelidir. Bu fatura ülkemizin savaşa sokulmasından başka bir şey değildir. Bugün milliyetçi hamaset ile güzellenen İdlib operasyonunun nedeni ortadadır: AKP iktidarının Suriye’nin yıkımındaki sorumluluğu ve işbirlikçiliğinin üzeri bu operasyonla örtülemez.
Suriye’nin parçalanmasına hizmet eden, tırlarla silah gönderen, cihatçı militanlara ev sahipliği yapan, cihatçı terör gruplarına karargahlar açan AKP iktidarı, bugün gelinen noktada “tükürdüğünü yalamaktadır.” AKP iktidarı dış politikada büyük bir başarısızlık içinde ortaya çıkan tablonun sorunlarını minimize etmek ve yıllardır destek verdiği cihatçıları kontrol altına almak zorunda kalmıştır.
Ancak bu tabloda asıl sorun, kelimenin tam anlamıyla bir “güvenlik” sorunu ile karşı karşıya kalınmasıdır. Bugün ülkemizin güvenlik sorunu İdlib operasyonu ile daha da artmıştır. Korkarız ki, AKP iktidarının, Halep’ten çıkarılan ve bütün Suriye’den İdlib’e toplanan cihatçıların nasıl sevk edileceğine dair gizli bir gündemi bulunmaktadır.
Kamuoyu bu tehlikeye karşı uyanık olmalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti, altına imza attığı “Suriye’nin bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve egemenliğini tanır” anlaşmanın gereklerine uygun davranmalı, meşru Suriye hükümeti ile görüşüp, İdlib kentini Suriye yönetimine teslim etmeli, en kısa zamanda Suriye’den çıkmalıdır. Aynı şekilde Azez-Cerablus bölgesinin de Suriye yönetimine bırakılması için gerekli adımlar atılmalıdır.
Bütün cihatçı terör örgütlerinin silah bırakması sağlanmalı, insanlık suçu işleyen dinci militanlar Suriye yargısına teslim edilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün birimleri cihatçı terörle ilişkisini kesmelidir.
Hiçbir cihatçının ülkemize girişine izin verilmemelidir.
Afganistan, Somali, Katar gibi ülkelerde emperyalizmle işbirliği nedeniyle konuşlandırılan TSK personeli geri çağrılmalı ve emperyalizm ile tüm askeri ilişkiler sonlandırılmalıdır.
TÜRKİYE KOMÜNİST HAREKETİ
10 Ekim 2017