Lenin ezilenlerin hakları için savaştı
ABD'de mücadele eden Sosyalizm ve Kurtuluş Partisi'nden bir değerlendirme yazısı.
Geçtiğimiz ay Amerika Birleşik Devletleri’nin Virginia eyaletine bağlı Charlottesville şehrinde düzenlenen beyaz üstünlükçü yürüyüşe karşı anti-faşistler bir yürüyüş düzenlemiş, ırkçı bir sürücü ise aracıyla anti-faşist protestocuların arasına dalarak birçok göstericiyi yaralamış, 32 yaşındaki Heather Heyer ise hayatını kaybetmişti. Charlottesville’de yaşananlardan sonra ABD genelinde çok sayıda yürüyüş düzenlenmiş ve köleliği sembolize eden Konfederasyon heykelleri bir çok yerde halk tarafından indirilmişti. Konfederasyon heykellerinin indirilmesinin hemen ardından Seattle belediye başkanı tarafından Lenin heykelinin kaldırılması çağrısı yapıldı. ABD’de sosyalizm mücadelesi yürüten Party for Socialism and Liberation (Sosyalizm ve Kurtuluş Partisi) ise konuya dair bir değerlendirme yazısı yayınladı. Bizler de Gazete Manifesto ekibi olarak bu yazıyı çevirdik. İyi okumalar dileriz.
Yazının aslına buradan ulaşabilirsiniz.
17 Ağustos’ta yedi sağcı protestocu, V.I. Lenin’in Seattle’ın Fremont mahallesinde duran bronz heykelinin kaldırılmasını talep etti. Bu basit ve etkisiz protesto, internet camiasında hemen “dünyanın en üzücü protestosu” olarak adlandırıldı. Bu sırada, bir Seattle mezarlığındaki Konfederasyon heykelinin kaldırılması için yapılan imza kampanyası ise neredeyse 5 bin destekçiye ulaştı. Lenin heykeli, temsil ettiği ideallere yakınlık duymayanlar da dahil olmak üzere, Seattle’da oldukça sevilen bir sokak sanatı eseri.
Halihazırda çocuk tacizi suçlamalarıyla karşı karşıya bulunan belediye başkanı Ed Murray, faşistleri desteklemek için bu fırsatı kaçırmadı. Konfederasyon anıtını kaldırma talebinin arttığına dair sıcak bir bildirimin ardından Murray, Lenin heykelini kaldırma çağrısını yineledi. “Tarihi adaletsizlikler”den bahseden Murray, her iki heykelin de kaldırılması gerektiğini söyledi çünkü “heykellerin varlıkları bu zalimlikler tarafından etkilenmiş ya da ailesinde etkilenmiş insanlar olan kimselere acı veriyor”muş. Belediye başkanı ayrıca “Konfederasyon anıtları ve otoriter Sovyet rejimin kurucusunu idolleştiren heykellerle” ilgili endişeli olduğunu ifade etti.
Böyle bir yanlış eşitleme, Lenin’in hatırasına, Sovyetler Birliği’nin başarılarına ve komünizmin temsil ettiği insanlığın bir bütün olarak özgürleşme mücadelesine büyük bir saygısızlıktır. Bu iddia aynı zamanda ABD’nin her yerinde Konfederasyon anıtlarını korumaya çalışan faşistler ve beyaz üstünlükçüleri için de bir destek oluşturuyor çünkü bu sayede, ırkçı geleneklerindense, heykellerle temsil edilen “tarih”lerini koruduklarına dair temelsiz iddialarına haklılık kazandırmaya çalışıyorlar.
Murray’inki gibi açıklamalar aslında başkan Donald Trump’ın söyledikleriyle aynı. Giderek daha fazla cesaret kazanmaya başlayan “alternatif sağ”a karşı ülkedeki çeşitli şehirlerde yüzlerce insan sokağa çıkarken Donald Trump defalarca, şiddete eğilimli ve soykırımcı beyaz üstünlükçüleriyle onları durdurmaya çalışanları -buna sayısız komünist ve sosyalist de dahil- bir tutan açıklamalarda bulundu.
Bu, ırkçılık ve faşizm karşıtı solcuları şeytanlaştırarak, temsil ettikleri ahlâken üstün konumu etkisiz kılmayı amaçlarken, aynı zamanda faşistleri saldırgan beyaz üstünlükçülerdense, demokratik değerleri savunucuları seviyesine yükseltiyor. Sağcılar, hoşgörülmesi ya da doğrudan kabul edilmesi gereken Amerikan değerlerinin yoldan çıkmış bir tezahürü olarak muamele görürken, solcular iftiraya uğruyor. Solcuların anti-kapitalist ve anti-emperyalist duruşları Amerikan sermaye sınıfına ve çıkarlarına karşı doğrudan bir tehdit oluşturmakta fakat Charlottesville, Boston, Seattle diğer yerlerdeki gösterilerde varlık gösteren sağcılar daima emperyalist savaşı ve onu besleyip destekleyen ırkçılığa alkış tutmaktalar. Murray’in yakın zamandaki açıklaması, aslında egemen sınıfın ABD ahlakının ötesinde gerçekte paylaştığı bir duruşun yalnızca bir örneği.
Ampirik açıdan bakarsak, soykırımcı köle sahiplerinin anısını yüceltmekle, bir halk kahramanına teşekkür etmek bir tutulamaz. Halihazırda ülkenin çeşitli yerlerinde yıkılmakta olan Konfederasyon anıtları zalim bir beyaz üstünlükçü rejim için canı pahasına savaşanlara adanmıştır. Bunun tam tersine, dünyadaki komünistler, işçi sınıfının ve ezilen halkların özgürleşmesi ve büründüğü her biçiminde yobazlığa karşı son bir zafer için mücadele etmektedir.