Liseliler konuştu: Başkanlık gençliğe, eşitliğin ve laikliğin tasfiye edildiği bir gelecek vaat ediyor
Başkanlık referandumu öncesinde sorularımızı bu sefer de lise öğrencilerine yönelttik.
Türkiye 16 Nisan’da yapılacak olan “Başkanlık Anayasası” için referanduma doğru giderken Gazete Manifesto olarak yaptığımız röportajlara devam ediyoruz. Bu sefer sorularımızı lise öğrencisi gençlere sorduk. Liseliler geçtiğimiz eğitim öğretim yılı sonunda tepkilerini gericiliğe ve karanlığa sırtlarını dönerek göstermişlerdi. Aynı liseliler bu seferde “Başkanlığa sırt çeviriyor” ve 1 Nisan’da yapılacak olan “Hayır diyen liseliler buluşuyor” başlıklı bir etkinliğe hazırlanıyor.
Röportaj: Şeyda Atakoğlu
Türkiye 16 Nisan’da başkanlık referandumuna gidecek. Sizler tartışılan başkanlık sistemi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Suat E.: Başkanlık referandumuna şu anki iktidar kendi krizlerden dolayı gidiyor. Çünkü AKP iktidarı 15 yıldır topluma bir şeyleri yerleştirmeye çalışıyor ve yerleştiremiyor. Bunun sonuncunda da krizler yaratıyor. Zaten bu iktidarın 15 yıldır neler yaptığını liseliler, gençler, kadınlar, işçiler gayet iyi biliyorlar.
Bu konu aslında bir dönüm noktası, yolun sonu değil ama bir milat gibi düşünebiliriz. Referandumdan hayır çıkması çok önemli, bunun için mücadele etmek çok önemli. Sandıktan evet çıksa dahi yolun sonu değil. Mücadelenin arttırılması gerektiğini düşünüyorum.
Çağla K.: Baskıcı sistemin kendini daha da arttırarak devam edeceğini düşünüyorum. AKP hükümeti ve iktidardakiler aslında 15 yıldır yapamadığı şeyleri daha da baskıcı bir yöntemle yaptırmaya çalışacaklar. Gençler üzerinde, kadınlar üzerinde… Kadının okumaması için ellerinden geleni yapacaklar. Kadının yeri evidir söylemiyle kız çocuklarının okumalarının önüne neden yeniden engeller çıkmasın ki? Ben kız meslek lisesinde okuyorum. Ve bizim okulumuzda etek giymek bile yasak, kız lisesi olduğumuz halde. Gerici tutumun kızların nasıl evde oturması gerektiğini, nasıl oturup da çeyiz hazırlamaları gerektiğini kitap okumanın kadınlara özgü bir şey olmadığını, aslında kitap okumamaları gerektiği ve bir sürü kitabın kitaplıktan çıkarılması gibi… Doğal olarak bu tartışmalar laikliği tekrar gündeme getiriyor. Liseliler laikliği sahiplenmelidir.
Laikliğin kaldırılması durumunda eğitimde ve toplumsal olarak ne gibi şeylerle karşılaşabiliriz?
Çağla K.: Eğitimde çok daha geriye giden bir süreç yaşanacak. Çoğu konu, evrim gibi birçok başlık gündemden tamamen düşecek. Öğrencileri ne kadar karanlığa itebiliriz, düşünmeyen sorgulamayan ve dolayısıyla üretemeyen bir nesil nasıl yaratabiliriz diye bakıyorlar ve dediğim gibi 1. sınıflara din dersi verilmesi gibi birçok önerge sunuldu. Bunların kabul edileceği ve yaygınlaştırılacağı gibi bir döneme gireceğiz aslında. Birçok anaokulunun yerini sübyan mektepleri alacak örneğin.
Ne olursa olsun, gençlik durmayacak ve mücadeleye devam edecek. Yapılan birçok hamle mücadelemizi arttıracak.
Peki, başkanlık gençliğe ne vaat ediyor?
Suat E.: Başkanlık gençliğe, geleceksizlikten başka bir şey vaat etmiyor. Eşitliğin, laikliğin tasfiye edildiği bir gelecek vaat ediyor aslında. Liselerde geçme notunun değiştirilmesi, devamsızlık hakkının azaltılması bizler üzerinde bir baskı yarattı. Din derslerinin zorunlu olması, seçmeli derslerin din temalı olması ve seçmesek dahi zorunlu kılınması da başka bir boyutu. Din öğretmenlerinin yaptığı üstü kapalı söylemlerle toplumda dinci-gerici bir bağ yakalanması isteniyor. Özellikle kız arkadaşlarımız üzerinde “kapansan ne güzel olur”, diyerek gençliği kendi istedikleri gibi yetiştirmek istiyorlar. Başkanlık sistemiyle birlikte toplumsal olarak da bu örnekler artacaktır. Felsefe derslerinden Marx’ın, Sartre’ın kaldırılması… Neden başkanlıktan sonra düşünceyi öğütleyen felsefe dersleri tamamen kaldırılmasın ki?
Veya, biyoloji derslerinden evrimin kaldırılması. Genetik bilimini nasıl açıklayacaksın, tıbbi anlamdaki uyuşmazlıkları?
Çağla K.: Süsleyerek sundukları, kendi seçmenlerinden bile destek göremedikleri seçilme yaşının 18’e düşülmesi gibi bir durum var ortada. Bizler biliyoruz ki çıkartılacak olan bu yasa kendi ideolojilerini besleyen bir yerden olacak. Tutup da bizleri milletvekili seçmeyecekler.
Yine bende söylemek isterim ki, Başkanlık Sistemi ve “yeni anayasa” bizlere geleceksizlik vaat ediyor. Eşitliğin ortadan kalkacağı, özgürlüğün ortadan kalkacağı, işçilerin ve kadınların daha fazla sömürülmesini vaat ediyor.
Bir lise öğrencisi yaşı gereği seçimlere katılamıyor. Sizler neden başkanlık için söz söylüyorsunuz?
Suat E.: Öncelikle Nâzım Hikmet’in de dediği gibi “Yaşımız başımız buna engel değil.”
Bir ülkeye başkanlık gelecekse, tüm ülkeye gelecek. Yani başkanlık bizim üzerimize de dayatılacak, tek adam rejimi bizim üzerimize de dayatılacak. Öte yandan önceden de söylediğimiz gibi AKP’nin ve bunu besleyen ideolojinin “dindar-kindar” bir nesli veya kendi iktidarını besleyen ideolojiyi yaratmak istediklerini 15 yıldır bize dayattıklarından biliyoruz. Bu ülkede Ensar Vakfı gibi kurumların, yarattıkları ideolojilerle birlikte çocuk istismarı vakalarıyla gündeme oturduğunu biliyoruz. İktidar bu ideolojiyi beslemektedir. Yaratmak istedikleri yeni Türkiye, bu ve benzeri örnekler üzerinden şekillenmektedir. Bizler bu düzene alışmak istemiyoruz. Biz bir çalışma yapma istediği duyuyoruz. Çalışma yapmak zorunda hissediyoruz. Öte yandan okuyan ve okumuş gençlerin emekçi halkına karşı zorunluluğu var bizim açımızdan.
Çağla K.: Bence en fazla gençliğin bir şeyler yapması gerekiyor, sözünü en fazla gençliğin söylemesi gerekiyor. Sonuçta gençliği doğrudan etkileyen bir hale gidiyor ülkenin hali. Biz alanlarda çalışmalar yaparken sesimizi duyurmak, kendimizi ifade etmek istiyoruz. Gençliğe söz hakkı verilmemesi bizlerin alanlarda daha fazla olmamız gerektiğini gösteriyor. Düşüncelerimiz daha rahat ifade edebildiğimiz çalışmalar yapıyoruz.
Oy kullanmamamız bizim alanlara çıkıp, “hayır” çalışması yapmamıza engel değil. Gerici, piyasacı bir iktidarla, AKP iktidarıyla gözümüzü siyasete açtık. Bu yüzden okumanın, araştırmanın, güncel siyaseti takip etmenin önemli olduğunu düşünüyoruz. Toplumsal anlamda yapılacak dönüşümlerin insanların refahından fazla, kendi ideolojilerini sağlama almak için yapılan ve dayatılan bir sistem olduğu açık. Oy veremeyecek olsak da çevremizde oy verecek bir sürü insan var. Bizlerin de sözünü söylemesi bu insanları etkiliyor diye düşünüyorum.
Mesela sınav meselesi var, başlarda cemaat işbirliği ile kendi kadrolarını yetiştirmek için, sınav sorularının sızdırılması gibi bir durumla karşı karşıya kaldık. YGS’de soruların çalındığı ortaya çıktı. Gençlik YGS eylemleriyle gündeme geldi. Son yapılan YGS de şaibeli bir durumda şu an. Gözaltına alınan insanlar var. Bir yandan da başkanlık sistemini buradan görebiliriz. Yine kendi ideolojilerini besleyen, yeniden var etmek istedikleri gençliği bu şekilde kadrolaşmak istiyorlar.
Alanda çalışma yapmak, okullarda çalışma yapmak böylesi bir Türkiye’de sizleri nasıl etkiliyor? Kendinizi rahat ifade edebiliyor musunuz?
Çağla K.: Düşünen, okuyan insanlarız biz. Halkımıza karşı sorumluluklarımızın bilincindeyiz. Ve bu bilinçle yapılan tüm yolsuzlukların karşında duracağız ve açıklığa kavuşması için bir tepki yaratacağız.
Örneğin proje okullarında olduğu gibi, bir araya gelerek en azından bir hocamızın okuluna geri dönmesini sağlayabildik. Bu durumun mahkemeler açısından emsal teşkil edeceğini biliyoruz.
Başkanlık sistemi dediğimiz şey tüm insanların sorgulamasını engelleyecek. Bir yanıyla da yine aynı ideolojiyi besleyen insanları yerleştirecekler.
Liselerde “Hayır Diyen Liseliler Buluşuyor” etkinliği düzenliyorsunuz. Bu etkinlikle neyi hedefliyorsunuz?
Suat E.: Özellikle Haziran direnişinden sonra, Türkiye’de gençlik hareketi ilericilik, aydınlanmacılık anlamında büyük bir mevzi kaybetti. Hatta Türkiye solu diyebiliriz. Ben bu etkinlikle birlikte bir mevzi kazanacağımızı düşünüyorum. Özellikle liselerde sosyalizm mücadelesinin daha da artacağını düşünüyorum. Böylesi bir dönemde gençliğin ses çıkarmaması kabul edilemez. Bu anlamıyla liselerden çıkan sesin değerli bir ses olacağını düşünüyorum. Aydınlamacı, eşitlikçi ve yurtsever liselilerin böyle bir etkinlikle başkanlığa karşı çıkması seçim öncesi bir şeylerde katacaktır. Böylesi bir etkinliği il bazında sadece biz yapıyoruz.
Aslında her iktidar gençliğini yaratmaya çalışır, AKP bunu yapmaya çalıştı ve yapamadı. Bunun esaslarından biri Türkiye’nin kağıt üzerinde de olsa 90 yıllık bir laiklik birikiminin olmasıdır. Kindar ve kindar yapmayı başaramadıkları gençleri apolizme itmek istiyor. Kesimleri sindirmeye çalışıyor. Bunu görüyoruz.
Bizler yaratılmak istenen kalıplara sığmıyoruz ve Harun Karadeniz’in de dediği gibi “Gençliği ülke sorunlarıyla ilgilenmeyen bir ulusun sonu gelmiş demektir.” sözünü referans alarak gençliğin dinamizmini, memleket sorunlarıyla ilgilenen bir yerden görüyoruz.
Çağla K.: Biz bu etkinlikle birlikte hareket kazanacağımızı düşünüyoruz. Bizlerin de hakları var, laiklik ve özgürlük istediğimizi kanıtlayabilmek için aslında bu etkinlik.
Krizlerle beslenen iktidarı, kendi sistemini raylarını kurmak isteyen bir iktidar havada kalan tüm taşları yerine oturtmak istiyor. Kendi gençliğini yaratmak istiyor, kendi gençliğini yaratarak başka bir dönemece geçmek istiyor. Böylesi bir noktada biz liselilerin kendi sözünü söylemesi, kendine biçilen kalıba sığmaması; gençliğin dinamizmi açısından yerinde bir tutum.
Bu etkinlikle ilgili olarak arkadaşlarınıza, liseli öğrencilere bir çağrıda bulunmak ister misiniz?
Suat E.: Arkadaşlarımız, eğitimin gericileşmesini istemiyorsa; eşitliğin, özgürlüğün, laikliğin tasfiyesini istemiyorsa bu etkinliğe gelmelidirler. Bu etkinlikte kapımız, tüm ilerici, yurtsever, solcu, devrimci liselilere açıktır. Aydınlanma bayrağının, yurtseverlik bayrağının ileriye taşınmasını isteyen tüm arkadaşlarımızın bu etkinlikte yeri var.
Tüm memlekette olduğu gibi, liselerimizde başkanlık tartışmaları devam ediyor. Arkadaşlarımız sadece bu konuyu konuşuyorlar ve öylece kalıyor. Bunun için bir şeyler yapmak gerektiğini düşünüyoruz. Bu yüzden 1 Nisan’a katılımın önemli olduğunu düşünüyoruz.
Çağla K.: Liseli arkadaşlarımızın bu etkinliğe gelmesi, bu memlekette kendi sözlerini söyleyebilmeleri için önemli… YGS’de çalınan sorulardan, karanlığa sırt çevirebilmek ve hep birlikte aydınlığa yürüyebilmek için bu etkinlikte buluşmamız önemli.