Reklam
Kategoriler: PusulaPusula 7

Adalet: Sadece duvarda mı kalacak?

Reklam

Adalet: Sadece duvarda mı kalacak?

Mahkeme duvarlarında büyük harflerle yazar, “Adalet mülkün temelidir.”

Bugün bir yanda Türkiye’nin kurucu partisi ve en büyük düzen muhalefeti partisi olan CHP Genel Başkanı adalet için yürüdüğünü söylerken, diğer yanda AKP yandaşlığına savrulmuş ulusalcıların sesi Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek yargıyı “son 50 yılın altın devri” diye buyuruyor.

Neresinden tutacağız, nasıl anlayacağız?

En baştan not etmek yararlı olacak. Adalet, Marx’a göre, ancak “herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacına göre” ilkesi hayata geçirildiğinde gerçek anlamda var olacaktır. Bunun öncesinde hukuk ve adalet kavramları kuşkusuz mevcut toplumsal düzenin dışında ve onların bir aracı ve görüntüsü olmaktan öteye var olmayacaktır.

Öyleyse, adaleti nerede aradığımız ve kimden beklediğimizin bir önemi olmalı.

Sömürü düzeninden adalet çıkar mı?

Dileyen kolaylıkla bu düzenin yarattığı eşitsizlikleri bulabilir. Zaman zaman yayınlanan istatistikler dünyada üretilen zenginliğin ve servetin nasıl paylaşıldığını, pek çoğumuzun üzerinde bile durmadığı barınma, ısınma, aydınlanma, su, gıda gibi en temel ihtiyaçlara sağlıklı ve düzenli erişimin nasıl milyarlarca hemcinsimiz için bir hayalden ibaret kaldığını, şirketlerin karlarının insan yaşamından ne kadar önemli olduğunu, eğitim, sağlık gibi en temel hizmetlerin nasıl piyasaya açıldığını ve parası olanlarla olmayanların bu temel hizmetlere erişimleri arasında nasıl bir uçurum olduğunu görüyoruz.

Sömürü düzeninin üretim ilişkilerinden başlayarak tüm toplumsal ilişkileri aynı eşitsizlik içinde belirlediği koşullarda düzenin mahkemelerinden adalet beklentisi, kuşkusuz Godot’yu beklemek kadar sonuç alıcı olabilir.

Gerçek adalete ulaşılamasa da, en azından ona yakınlaşmak için bile öncelikle sömürü düzeninin ortadan kaldırılması gerekiyor. Bunu akıldan çıkardığımızda düzeni düzeltebilmek ya da düzen güçleriyle düzen dışı taleplere ulaşmak gibi hülyalar kapımızı çalacaktır.

Sınıflar mücadelesinin sonuçları

Bununla birlikte, sınıflar mücadelesinin bir yönünün de, mücadelenin verili anındaki güçlerin ve dengelerin düzenin yapısal kurumlarına yansımaları da oluyor. Yükselen toplumsal tepkilerin zaman zaman sağladığı sonuçları bildiğimiz gibi 1970’lerde toplumsal mücadelelerin yarattığı dengelerin mahkemelerde de bir takım sonuçları görülüyordu.

Bu anlamda, sınıf mücadelesinin bir parçasının adalet mücadelesi olması da kabul edilmeli.

Buna karşın, uzunca bir süredir üstün olan ve artık kendisini “millete” küfredecek kadar rakipsiz gören patronların, kendi düzenlerinin meşruiyetini sağlama kaygılarını dahi rafa kaldıracak kadar saldırganlaştıkları bir dönemden geçiyoruz.

Böyle bir dönemde, düzenin kendi kavgalarıyla ve çekişmeleriyle düzenin yarattığı eşitsizliklerle mücadele arasında büyük bir açı olduğu kuşkusuz. Bunların birbirlerini etkilemesi de, ilkinin ikincisine malzeme sunması da bu gerçeği ortadan kaldırmıyor. Yani adalet talebi meşru olsa da, kimin talep ettiği, niçin talep ettiği sorularının cevapları her zaman önem taşıyor.

Türkiye’nin adaletsiz düzeni

Doğan Avcıoğlu kitabını bugün yazsaydı, adını “Türkiye’nin Düzeni” olarak bırakır mıydı bilinmez. Ama Türkiye’nin son on yılında yaşananlar düzeninin giderek daha fazla kırıp döktüğü de gerçek.

Türkiye, Manisalı çocuklardan, Gaziantep’te baklava çalan çocuklardan, gözaltında kayıplardan, işkencelerden adaletin olmadığını öğrendi.

Türkiye, katledilen aydınların, gazetecilerin, bilim insanlarının, sanatçılarının, akademisyenlerinin, savcılarının bulunamayan katilleriyle adaletin nasıl kaçırıldığını öğrendi.

Türkiye, yargılamalar ve yasalar yoluyla bir rejimin nasıl çöktüğünü, nasıl yenisinin inşa edilmek istendiğini, devletin nasıl yeniden şekillendirildiğini görerek adaletin kimin işine yaradığını öğrendi.

Türkiye, hakkını aradığında karşılaştığı yasaklamalar, gördüğü şiddet, uğradığı soruşturma ve yargılamalarla aldığı cezalarla adaletin kimden yana olduğunu öğrendi.

Bu adaletsiz düzeni değiştirmek için yürünmedikçe adalete ulaşmak mümkün olmayacaktır.

Bu haber en son değiştirildi 5 Eylül 2017 19:25 19:25

Reklam

Önceki Haberler

Bakan Tunç, istifa ettirilen MHP’li vekiller hakkında konuşmaktan kaçındı

Gündeme ilişkin basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Adalet Bakanı Tunç, muhalefeti hedef aldı. Tunç, MHP'den istifa…

21 Kasım 2024 15:01

ABD, Ukrayna’nın 4,65 milyar dolarlık borcunu iptal edecek iddiası

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, Ukrayna'nın 4,65 milyar dolarlık borcunun iptaline ilişkin kararın Kongreye…

21 Kasım 2024 14:56

Merkez Bankası 8 aylık faiz serisini sürdürdü

Merkez Bankası, kasım ayında da faiz oranını değiştirmeyerek yüzde 50'de sabit tuttu. Banka böylece üst…

21 Kasım 2024 14:33

Kerem Kınık’ın kızı, “teminat ödeyip” yurtdışı çıkış yasağını kaldırtmak istedi!

Bir gencin ölümüne ve iki kişinin yaralanmasına neden olduğu için yargılanan eski Kızılay Başkanı Kerem…

21 Kasım 2024 14:27

Laiklik Meclisi tarafından hazırlanan ‘Ekim Ayı Laiklik İhlalleri Raporu’ yayımlandı

Laiklik Meclisi tarafından 150 kapsamlı başlıkta hazırlanan Ekim 2024 Laiklik İhlalleri Raporu yayımlandı.

21 Kasım 2024 14:14

TKH’den 25 Kasım açıklaması: AKP iktidarı, kadına yönelik şiddetin baş sorumlusudur

Türkiye Komünist Hareketi'nin (TKH) 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla yaptığı…

21 Kasım 2024 13:44
Reklam