Eğitim sistemindeki sorunların çözümü sınavlar mı?
17-12-2017 13:52PUSULA | Eğitim sistemindeki sorunların çözümü sınavlar mı?
Aydan Güner
Ölçme değerlendirme araçları geribildirimler sunarak, eğitim sürecini organize eden kurum ve kişilere rehberlik eder. Bu geri bildirimler sayesinde eğitim sürecinde yaşanan sorunlar çözülmeye çalışılır. Sağlıklı bir ölçme değerlendirme ile öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçları tespit edilir ve yeteneklerine uygun yönlendirmelerde bulunulur.
Söz konusu Türkiye eğitim sistemi olduğunda ölçme değerlendirmenin araçlarından olan sınavlar, sistemin merkezine taşınmış ve sistemin en büyük sorunu olmuştur. Eğitim, sınav sistemine göre yapılandırılarak eğitimin kendisi araçsallaştırılmıştır. Sınav odaklı kurgulanan eğitim sisteminde, öğrenmenin ve bilginin niteliği değişmiştir. Öğrenmenin amacı ve öğrencinin entelektüel gelişimi arka plana atılmış; bunun yerine “mutlu olmak için para kazanmalı, para kazanmak için iş bulmalı, iş bulmak için de okula gitmeli” şeklinde formüle edilebilecek bir eğitim süreci anlayışı ön plana çıkmıştır. Sonuç olarak, sınav puanlarının oluşturduğu hiyerarşik yapı da sorgulanamaz bir şekilde meşrulaşmıştır.
Sınava odaklanmış bir sınav sisteminin problemlerini sınav odaklı çözmeye çalışma çabasının kendisi sorunsaldır
Bugün, eğitimle ilgili her kesim sınav sisteminin kendisini merkeze alan bir tartışma içerisindedir. Sınav sonuçlarından çıkan başarısızlığın tek suçlusu sınav sisteminin kendisi olabilir mi? Bu süreçte uygulanan eğitim programının, eğitim materyallerinin, öğretmenin, eğitim ortamının, velinin, çocuğun kendisinin hiçbir etkisi yok mudur? Program standart olsa ve öğretmenlerin öğretmenlik becerisi eşit olsa bile tüm Türkiye’deki öğrencilerin eğitimden aldıklarının karşılaştırılabilir olma olasılığı nedir?
Sınav sonuçları eğitimdeki sorunların saptanmasına yarar. Dolayısıyla sınav sonuçlarından hareketle eğitim süreçlerinde bir takım iyileştirmelerin yapılması beklenir. Ancak, Türkiye’de sınav sisteminin sonuçlarına göre ne gibi değişiklikler yapıldığına baktığımızda, sınav sistemini değiştirmekten başka bir şey yapılmadığı görülecektir. Pek çok kez sınav sisteminde okul dışı kaynağa yönelme, aileye maddi yük olma, öğrencide strese yol açma, okulun durumunu olumsuz etkileme gibi aynı gerekçelerle değişikliğe gidilmiştir. Bu süreç öğrencinin ve velinin en temelde de okulun işleyişini olumsuz etkilemektedir. Sonuç olarak, sınava odaklanmış bir sınav sisteminin problemlerini sınav odaklı çözmeye çalışma çabasının kendisi bir anlamda sorunun asıl sebebi durumuna gelmektedir.
Sınavların birer araç olduğu, sonuçlarının sadece yol göstericiliği bakımından değerli olduğu unutulmamalıdır
Burada dikkate alınması gereken bir diğer soru ise sınavların neye hizmet ettiğidir. Sınavlar neden vardır? Sisteme faydaları ve zararları nelerdir? Sınavsız bir eğitim sistemi mümkün müdür? Sınavların kaldırılması kademeler arası geçişte ne gibi sonuçlara yol açar? Öğrenciler ilköğretim ve ortaöğretimde ilerleme kat ettikçe nasıl değerlendirilmeli?
Sınav sistemiyle ilgili yapılan eleştirilere bakıldığında sınavın varlığı değil; biçimi, kapsamı, uygulanış şekli eleştiri odağındadır. Eğitimin insan yetiştirme amacı düşünüldüğünde sorulması gereken soruların bazıları şöyle sıralanabilir; “Hangi nitelikte bir insan yetiştirmek istiyoruz? Eğitim sürecinin sonunda öğrenciler hangi donanımlara sahip olmalı? Kişilerin neyi bilmeye ihtiyacı var? Ve niçin bilmeye ihtiyacı var?” Bu soruları cevaplarken varılan sonuç, eğitim sisteminin acilen yeniden yapılanması gerekliliğidir.
Ölçme değerlendirmenin eğitim sisteminin iyileştirilmesine yarayan bir araç olduğu unutulmamalıdır. Eğitimde esas olan gerçek bir öğrenmedir. Kişinin kendisine, çevresine, evrene dair öğrenmesidir. İçerikten haberdar, sınavın kapsam geçerliliği sınırları içerisindeki konuları öne alan tutumdan uzaklaşılmalıdır. Sağlıklı bir değerlendirme süreci geliştirilmeli; sınavların belirlediği program anlayışından, programın belirlediği sınav anlayışına geçilmelidir.
Bugünkü sınav merkezli eğitim sisteminin öğrenciye kazandırdığı “Öğrenilen şeyi hatırlama becerisi” eğitime kafa yoran herkesin eğitime, işlevine, amacına dair yeniden ve büyük bir dikkatle düşünmesini zorunlu kılmaktadır
Sınav odaklı, “öğrenilen şeyi hatırlama becerisi” kazandıran sistem, ezberci eğitim anlayışını merkezine alır. Eğitim sisteminin en büyük sorunu ve ezberci eğitimin en büyük zararı öğrenilmiş olan bilgilerin çok çabuk ve kolay bir şekilde unutulmasıdır. Ezberci eğitim yanlış bir eğitim sistemi olup, öğrencileri eğitim sisteminden uzaklaştırmaktadır. Düşünme ve anlama yoluyla öğrenmeyi es geçip ezberciliğe yönelmek eğitim sistemi için bir talihsizliktir. Öğrenciler için zevkli bir eğitim sisteminin örnekleri varken ezberciliğe dayanan bir sistem, her şeyden önce öğrencilerin kişiliğini zedeleyen bir öğrenme tarzıdır.
Öğrenci, amacına ulaşmak için ezberlemek zorunda, çünkü yüksek not almak ve gerekiyorsa diplomayı almak için ezberlemek zorunlu kalıyor. Ergenlik döneminde zihin kapasitesi ve öğrenme potansiyeli ezbercilik olduğu zaman körleşmektedir. Zihinlerini çalıştırmadan, okul hayatları boyunca doğru dürüst anlamadan sadece ezber yapan bir çok öğrenci, yeteneklerini geliştiremeden okullarından mezun olmuşlardır. Bütün eğitim süreci boyunca kendinin farkında ol(a)madan yaşamış ve üniversiteye geçiş sınavında puanının elverdiği mesleği zorunlu olarak seçmek durumunda kalmışlardır.
Aslında bu öğrenciler eğitim görmüş sayılmazlar, hafızalarında sadece birtakım bilgiler bulunmaktadır. Zira ezberci eğitimde bilgileri çabuk aşınır ve kaybolur. Edinilen bilgileri zihinde koruma altına alan mantıksal yapı düşünme ve öğrenme yapısıdır. Bilgiler, düşünme yoluyla organize edilebilir.
Ezberci eğitimin yerine öğrenme ve muhakeme etme alışkanlığı olan bir eğitim sistemi benimsense bu sistem öğrencilikten sonra da olumlu etkisini sürdürecek, bilgileri unutma hızı ve unutma oranı azalacaktır. Ezberci eğitimden uzaklaşmak yaratıcı düşünceyi kullanmayı sağlayacaktır.
Eğitim sistemindeki sınav maratonu nedeniyle öğrenciler de ezberci eğitimin boyunduruğu altına girmiştir. Bunun sonucu olarak da, sorgulayan, araştırma yapan, bütünlüğü kavramaya çalışan, olayları ve konuları inceleyen öğrenci yetiştirme gibi asli amaçlar ikinci planda kalmaktadır. Bu durumda da, çok yönlü ve yetenekleri gelişmiş bir öğrenci ve nesil yerine, tek yönlü ezbere dayalı bir nesil ve öğrenciler yetişmektedir. Düşünme ve anlama yeteneği körelmeyecek insanlar yaratmak için ezberci eğitimden uzaklaşılmalıdır.