Rakka meselesi: Amerika’ya yaranma siyaseti
Kurtuluş Kılçer AKP iktidarının emperyalizme yaranma siyasetini ve bölgedeki diğer unsurların yönelimlerini yazdı.
Ne yazık ki, bugün kimse Amerika’nın Irak ve Suriye’de ne işi var sorusunu sorgulamıyor. Sanki doğalmış gibi kabullenme, bir boyun eğiş var. Bugün gerek AKP iktidarı, gerekse Kürt siyaseti bu konuda “yaranma politikası” içinde birbiriyle yarışan bir görüntü içinde.
El-Bab kent merkezinin alınması haberleri yandaş medyada yükseltiliyor. Buna nazaran PYD güçlerinin Rakka’ya yaklaştığı, Deyrizor kentine girdiği haberleri özellikle başka kanallardan öne çıkartılıyor.
Kim daha çok Amerikancı yarışı bu? “Rakka operasyonunu ben yapayım, beni destekle” politikasının çaresizliği, tuhaflığı ve işbirlikçiliği ile karşı karşıyayız.
Amerika’ya yaranma politikasının Türk ve Kürt halkına hiçbir yararı olmayacak. Tıpkı Arap halklarına verdiği zarar gibi. Tıpkı Irak’ı işgal eden ABD’nin bugün Irak’ta yaşattığı yıkım gibi. Tıpkı emperyalist planların devreye sokularak “cihatçı İslamcıların” Suriye’de uyguladıkları terör gibi.
Şunu açıkça yazmak gerek. Emperyalizm, kendi çıkarları için etnik savaş, mezhep çatışması, iç karışıklık çıkartmak için her türlü yolu kullanmıştır. Bugün Ortadoğu’da gördüğümüz tablo tam da budur. Irak ve Suriye’de mezhepçilik kışkırtılarak emperyalizm destekli terör ve yıkım bu iki ülkeyi de teslim aldı. Şimdi İran hedef tahtasında ve Türkiye’de İslamcı siyaset İran karşıtlığı yaparken iki niteliğini açıkça ortaya koyuyor: Mezhepçiliklerini ve bir de Amerika’yla aynı şeyi söyleyerek gizli işbirlikçi olduklarını.
Yukarıda değindiğimiz süreç Büyük Ortadoğu Politikası ile adlandırıldı ve bugün geldiğimiz yer kan ve terörden başka bir şey değil. AKP’nin iktidara gelmesi tam da bu sürecin bir parçası olarak değerlendirilmelidir. Cihatçıların Türkiye üzerinden Suriye’ye sokulması bu büyük planın parçasıydı. Bugün bu tablonun en büyük sorumlusu AKP iktidarından başkası değildir.
Amaç, Irak ve Suriye’nin parçalanması ve sıranın İran’a gelmesiydi. Bu konuda emperyalizmin yol almadığını düşünmek saflık olur. Sonuç olarak bu parçalanma siyasetinin ABD’nin bölgeye yerleşmesi anlamına geleceği gün gibi açıktır ve aynı zamanda Türkiye’nin bu noktada etkilenmemesi işten bile değildir. Bu parçalanma siyasetinin sonuçları noktasında düşünüldüğünde Irak ve Suriye içinde ABD’nin yerleşeceği yeni yönetim birimlerinin kurulması hedefi bulunmaktadır.
ABD, Suriye ve Irak’ta bölgeye yerleşirken Peşmergeyi, PYD’yi ve Türk askerini piyade olarak kullanmaktadır.
Büyük numara… Türkiye’ye PYD’yi göster, PYD’ye Türkiye’yi göster ve her ikisini de kullan. Alavere dalavere, Türk-Kürt Memetler ölmeye, Amerika bölgeye!
Durum bundan ibarettir. Herkes IŞİD’e karşı mücadeleyi gerekçe yaparken, emperyalizmin bölgeye yerleşmesine ise sessiz kalmaktadır.
AKP ve Kürt siyaseti, bu duruma, aynı kafayla yaklaşmaktadır. Rakka operasyonunu ben yapayım, beni destekle…
Yüz yıllardır emperyalizmin bu oyununu göremeyecek kadar kifayetsiz bakışın geleceği yer burasıdır: Amerikancılık, gericilik, işbirlikçilik, milliyetçilik hepsi var. Barzani bağımsız bir Kürt devleti kurmak peşindedir ve Amerikan emperyalizmine güvenmektedir. PYD Suriye’de elde ettiği kazanımı korumak ve burada bir yönetim oluşturmak istemektedir ve ABD’ye güvenmekte ve dayanmaktadır. Türkiye ise bu durumu kendisi için tehdit olarak görmekte ve yine ABD’nin yardımını almaya çalışmaktadır. Bu süreçte Türkiye’nin referandum öncesi yeni bir cephe açması işten bile değildir.
Emperyalizm Arap’a da, Türk’e de, Kürt’e de zararlıdır. Görülemeyen budur. Ancak emperyalizmin gücüne muhtaç bu boyun eğişin çaresi devrimci siyasette mevcuttur: Anti-emperyalizm. Madem ki kapitalist bir dünya sisteminde yaşıyoruz, tekellerin kârları için ortaya konan emperyalist politikaların karşısında emekçi halkların çıkarlarını savunmaktır bu politika!
Biz komünistler bu tablonun bir parçası olmadığımız gibi bu tablonun sonuna kadar emperyalizme yaranma politikasıyla bire bir örtüştüğünü yazdığımızda kimse komünistlere kızmasın.
AKP milli güçmüş, Türkiye üzerindeki oyunları bozuyormuş, öyle mi?
Kürt siyaseti, AKP baskısına karşı ezilen Kürtlerin haklarını savunuyormuş öyle mi?
Amerikancılıkla kimsenin hakkını, toprağın bağımsızlığını, ulusun haklarını koruyamazsınız. Olsa olsa işbirlikçi rejimler olarak ayakta kalabilirsiniz! İstenilen buysa, buyrun.
Ama ABD bir gerçek ve bölgede var, ne yapalım diye soran “reel siyasetçilik” tezlerinin de tutar yanı yok. Ortada olan “Kürt kartının” emperyalistlerin eline geçmesidir.
Bugün Rakka operasyonu vesilesiyle, Ortadoğu’da yeni gelişmeler karşımıza çıkacak. AKP iktidarı Kuzey Irak’ta yeni bir cephe açabilir, Menbiç konusunda yeni hamleler gelebilir… Rakka operasyonu sonrasında PYD, Musul operasyonu sonrası Barzani yeni adımlar atabilirler.
Bütün bu olası gelişmelerle birlikte başka gelişmeler de mümkün. Kimse şaşırmasın…