Uzun zamandır iş hukukundaki dönüşümü ve işçi haklarına nasıl müdahalelerde bulunulduğunu yazmaya çalışıyorum. Sendikaların ise bu müdahaleler karşısında sus pus olduğunu…
Böyle bir dönemde cam işçileri bu müdahalelere karşı nasıl durulacağına örnek oldu.
***
Tekrar hatırlatmakta yarar var…
Şişecam Kırklareli Cam Fabrikası’nda 10 Ağustos’ta fırın kapatma bahanesiyle 90 işçinin işten çıkarılacağı açıklanmış ve 3 Ekim’e kadar sessizce giden işçilere “teşvik parası” verilebileceği belirtilmişti. 3 Ekim itibariyle işten çıkarılan 90 işçi, hukuk artık onları korumaz iken, kendi haklarına ve işlerine sahip çıkmaya karar verdi. Örgütlü oldukları Kristal–İş sendikasını da zorladılar ve greve başladılar. Lüleburgaz’da yapılan eylemlere ve yürüyüşe Lüleburgaz halkından, birçok işçi ve aydından destek geldi. İşçiler seslerini daha fazla duyurmak için “İş, aş, adalet” talebiyle Lüleburgaz’dan İstanbul Tuzla’daki Şişecam Genel Merkezi’ne aileleriyle birlikte yürüyüş başlattılar.
Elbette Şişecam’ın yardımına devlet ve OHAL yetişti. Devlet, işçilerin İstanbul’a gelmesinin belki de önemli bir toplumsal olaya dönüşeceğini düşündü ve korktu. Ve Valilik kararıyla yürüyüş yasaklandı ancak işçiler buna rağmen eylemlerini sürdürdü. Bu hafta Pazartesi günü grevlerinin 20. gününde ise işveren işçilerle masaya oturdu ve işçilerin Eskişehir’deki fabrikada çalışabilecekleri, Eskişehir’e gitmek isteyemeyenlerin de tüm tazminat ve teşvikleri ödenerek işten ayrılabilecekleri karara bağlandı.
***
Geçen yazımı şöyle bitirmişim:
“Sınıf mücadelesi diyenlerin, sendikaların ve çalışma yaşamına ilişkin çalışanların; işçi mücadelesi bitti diyenlere inat, “Şalter inecek 90 kişi dönecek” çağrısında bulunan, hakları için direnen Cam işçilerine bakması, sınıfa dönmesi gerekiyor. Belki de iş hukuku bu mücadeleler içinde şekillenerek yeniden doğacak.”
İşte cam işçileri, kararlı mücadeleleri ve kazanımlarıyla –iş hukukunun varlık sebebini ortadan kaldıran İş Mahkemeleri Kanununun Resmî Gazete’de yayınlanmasından tam da bir gün önce- bizlere bu söylediğimi kanıtlamış oldular.
İş hukuku biterken haklarımızın mahkemelerde değil; fabrikada, işyerlerinde, birarada örgütlenerek ve mücadele ederek kazanılacağını göstermiş oldular.
Mücadele etmek istemeyen sendika yöneticilerine, sermaye sınıfının talepleri doğrultusunda işçilerin yıllardır kazandığı hakları tek tek yok eden iktidarlara ve aslolarak patronlara karşı nasıl bir mücadele örüleceğini anlattılar.
Bu karanlıktan çıkış arayanlara, mücadele etsek ne olur ki diye düşünenlere, işçilerden bir şey beklenmez diyenlere cevap verdiler.
İşçi sınıfına umut oldular…
Bu haber en son değiştirildi 28 Ekim 2017 12:29 12:29
ABD'li Senatör Lindsey Graham, Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve eski Savunma…
Kadına yönelik şiddeti tek başına biyolojik bir mesele olarak erkek saldırganlığıyla açıklamak en hafif tabirle…
Bu düzen çürümüştür. Şimdi bu çürümüş düzeni yeni anayasa ile tescillemek istiyorlar. Medeni kanunu tartışmaya…
Yenidoğan davası, duruşmanın altıncı gününde devam ediyor. Örgüt lideri olmakla suçlanan Dr. Fırat Sarı savunma…
NNA’daki habere göre “Kurtarma ekipleri, düşman savaş uçaklarının bir konut binasını hedef aldığı ve çok…
Türkiye Komünist Hareketi Tunceli İl Örgütü ,Tunceli ve Ovacık belediyelerine kayyum atanması üzerine bir açıklama…