Reklam
Kategoriler: Kültür Sanat

POLİTİK KAMERA | Sistemin “epik diyalektik” eleştirisi: Kibar Feyzo

Reklam

Erkan Pınarbaşı – Alev Doğan

16 Nisan ‘Başkanlık Anayasası’ referandumunun ardından, Türkiye işçi sınıfı belki de tarihinin en kritik 1 Mayısları’ndan birinde alanlarda yerini aldı. Çünkü ‘Başkanlık anayasası’ adı altında Türkiye’ye giydirilmeye çalışılan deli gömleği, işçi sınıfının kazanılmış haklarının birer birer budanması anlamına da geliyor. Kıdem tazminatının kaldırılması, BES uygulaması buz dağının yalnızca görünen kısmı…

Biz de tüm bu gündemlerin ışığında Politik Kamera’da bu hafta yönümüzü Kibar Feyzo filmine çevirdik. Sınıf çelişkilerinin altyapısına oya gibi işlendiği senaryosu ve milyonlarca insana ulaşması nedeni ile meramımızı anlatmak için Kibar Feyzo’dan daha iyi bir örnek bulamazdık.

Yönetmenliği Atıf Yılmaz’a senaryosu ise İhsan Yüce’ye ait 1978 yapımı Kibar Feyzo’nun konusuna uzun uzadıya girmeye gerek yok. Halihazırda herkesin izlediğini tahmin ettiğimiz filmin politik altyapısını incelemek için sabırsızlandığımızdan özeti atlayalım.

Kibar Feyzo biçimsel olarak Türkiye sinemasının Brechtyen anlayışa uygun ilk örneklerinden olduğu için ayrı bir önem taşımakta. Sınıf çeliklerinin bu kadar iyi yansıtılmasının nedeni de bu epik-diyalektik biçimsel özelliklerinde aslında.

Filmin başrollerinden İlyas Salman’ın yıllar sonra filme ilişkin verdiği mülakat, filmin hazırlanış sürecine ilişkin önemli anekdotlar barındırmakta. İyisi mi burada biraz es vererek sözü Salman’a verelim.

Filmin künyesinde senaryo İhsan Yüce’ye ait olarak gözükse de, Salman’a göre film kolektif bir aklın ürünü. Ama fikrin önemlice bir kısmı Yüce’ye ait. Yüce’nin, Güneydoğu Anadolu’daki ağalık sistemine ilişkin bir film çekme önerisi bu öykünün de ana çıkış noktası. Ağalar ve köylüler arasındaki ilişkinin önemli olduğunu düşündüğü içindir ki ekip arkadaşları ile bir araya gelerek emek-sermaye ilişkisine dair fikirlerini olgunlaştırırlar. Ve böylece Kibar Feyzo’nun ana gövdesi oluşmaya başlar. Birçok önerinin ve uzun bir araştırma sürecinin ardından filmin platosu olarak, Hatay’ın Reyhanlı ilçesine bağlı Harran köyünde karar kılınır.

Kibar Feyzo’nun senaryosu ince politik göndermeler ile doludur. Anlatmak istediği çelişkiyi izleyicin gözüne sokmadan, bir öğretmen edası ile parmağını sallamadan anlatır. Sevdiği kadına kavuşmak için toplaması gereken başlık parasının peşinde koşan, alınteri döken Feyzo’nun değil, bir sınıfın hikayesidir Kibar Feyzo. Feyzo’nun başlık parası için köyden çıkıp İstanbul’a gidişi onda politik bir kırılmaya neden olur. Örneğin çalıştığı inşaatta sendikalı işçilerin daha fazla maaş almasını yadırgamasın nedeni sendikanın bir köy, patronun da o köyden olmasını zannetmesindendir. Çünkü Feyzo’ya göre aidiyet, bir ağanın bütün bir köy üzerindeki tahakkümü demektir. Ama işçilerin asıl aidiyeti sınıfınadır. Feyzo bunu anlayacaktır. İşte anlaması ile öykünün seyri de değişir, köyden çıkarken Maho ağanın önünde el pençe duran Feyzo’nun yerini, haklarını ve gücünün farkına varan bir Feyzo alır. Bu güç örgütlülükten gelmektedir.

Feyzo köye döndüğünde İstanbul’da mücadeleden öğrendiklerini birer birer uygulamaya başlar. Çünkü büyük şehirdeki patron köydeki Maho Ağa’dır. İstanbul’da karşılaştığı yeni evli çifte yönelttiği ‘başlık parası’ sorusuna aldığı, “benim kızım mal mı ki, satılık olsun” sorusunun cevabı, ondaki kırılmanın önemli yapıtaşlarından biridir.

Feyzo artık Gülo ile arasındaki engelin ‘fukaralık’ olduğunun farkındadır. Bu engeli aşmak için başlık parasını bir şekilde toplamak yetmez çünkü onu ezen çark başka başka engeller ile karşısına dikilecektir. Feyzo şehirde öğrendiği bütün mücadele yöntemlerini Maho Ağa karşısında dener. Irgatları örgütler, yürüyüşler düzenler, yazılama yapar. Köyün duvarına yazdığı “Faşo Ağa” yazılamasını gören Maho Ağa’nın ona yönelttiği, “Faşo nedir” sorusuna verdiği “Puşt gibi, ibne gibi bir şey” yanıtı, faşizme yöneltilmiş sinema tarihindeki en incelikli eleştirilerden bir tanesidir. Bir diğeri de, Maho Ağa’nın “141-142 başsınız” repliği, dönemin ceza kanununda, devrimcilere komünistlere yönelik suç ve cezayı tanımlayan 141 ve 142. maddelere bir göndermedir.

Filmin sonunda Feyzo, Maho Ağa’yı öldürür. Ama çözümün bu olmadığının farkındadır, çözüm düzenin değişmesindedir. Filmin sonunda mahkeme sahnesinde hakime yönelttiği “Maho ağa ölmüştür, o ölmüştür, başka ağa gelmiştir köyümüzün başına. Haber almışım herkes Maho ağayı arar olmuştur. bu işin sonu neye varır ben bilmem. Sen devletsin sen bilirsin gayri hükmü sen ver kurban, suç kimde?” sorusunun cevabı aslında filmin başındaki “Bu hayat bizde can ciğer koymadı. Ama biliriz günah kimde. Her bir şeyin başı fukaralıktadır” repliğindedir.

Tıpkı filmin senaryosu gibi kolektif bir aklın ürünü olan bu yazı, 1 Mayıs’ta ‘Hayır’ın sesini alanlarda yükselten işçi sınıfından ilham alınarak yazılmıştır. Çünkü Feyzo’nun da sonunda anladığı gibi çözüm tek başına ağanın, patronun, beyin, padişahın gitmesi değil, bu çelişkiyi var eden düzenin değişmesidir.

Bu haber en son değiştirildi 5 Mayıs 2017 11:47 11:47

Reklam

Önceki Haberler

TÜİK, Türkiye’nin “Sosyoekonomik Seviye Haritası”nı çıkardı: ‘Alt seviye’de yaşayanların oranı 51,8 oldu

TÜİK'in açıkladığı Türkiye'nin sosyoekonomik seviyesi verilerine göre, yurttaşların yüzde 51,8'i sosyoekonomik olarak alt seviyede yaşıyor.

19 Ağustos 2025 21:34

Müjdat Gezen hakkında bir yıl önceki ifadelerinden dolayı soruşturma açıldı

Sanatçı Müjdat Gezen hakkında gazeteci Ayşenur Arslan’la bir yıl önce yaptığı Youtube programındaki sözleri nedeniyle…

19 Ağustos 2025 18:59

ABD’de yüzlerce Filistin destekçisi öğrencinin vizesi iptal edildi

ABD'de, Filistin eylemlerine katılan öğrencilerin vizesinin inceleneceği açıklamasının ardından yüzlerce öğrencinin vizesi ‘terörizm’ iddiasıyla iptal…

19 Ağustos 2025 18:09

Muhittin Böcek’in oğlu da gözaltına alındı

Tutuklu Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek'in oğlu Mustafa Gökhan Böcek Antalya Havalimanı'nda gözaltına alındı.

19 Ağustos 2025 16:06

Antalya Müzesi’nin yıkım kararına karşı yurttaşlar büyük buluşmaya hazırlanıyor

Antalya Müzesi'nin yıkım kararına karşı Müze Çalışma Grubu öncülüğünde yurttaşlar 21 Ağustos Çarşamba günü 18.30'da…

19 Ağustos 2025 14:47

Diploması sahte çıkan Osmanlı torunu, şimdi de haberlere erişim engeli getirmeye çalışıyor

II. Abdülhamid’in 4. kuşak torunu Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu’nun İnönü Üniversitesi’nden sahte Tarih diploması aldığı ortaya…

19 Ağustos 2025 14:07
Reklam