Sovyet ve kanat futbolunun babası: Kozlov
Sovyetler Birliği'nde bir milli takımın kurulması gündeme geldiğinde ilk düşünülen isim Kozlov oldu.
Kaan Kavuşan
Bir Kızıl Ordu Subayı olan Mikhail Stefanoviç Kozlov, 15 yaşında, daha Çarlık yıllarında futbol oynamaya başlamıştı ve ilk yıllarından itibaren bölgesel şöhret hâline gelmişti. Tam da şöhreti daha da yükselirken, 19 yaşında askere çağırıldı. O zamanlar I. Dünya Savaşı tüm şiddetiyle sürüyordu. Rus-Alman cephesinde çarpışan 256’ıncı Piyade Alayı, 129’uncu Piyade Tugayı Kumandanlığında astsubay olan Kozlov, Lenin ve Bolşeviklerin Kışlık Saraya yürüdüklerini duyduğunda hemen kararını verdi. “Benim, bir dakikalığına bile, nereye gideceğim, kiminle olacağıma dair sorularım olmadı. Ekim’in o günlerinde, alaydaki Sovyet hükümetinin bir parçası olan devrimci komitesinin üyesiydim” diye yazıyordu anılarında.
Kozlov savaşın ardından 1918 yılında Petrograd’a dönerken, karşı devrimcilerle olan mücadele sürüyor, açlık devam ediyordu. Ancak Rus İmparatorluk Takımı’nın hocalığını yapan Georgiy Aleksandrovic Duperron’u ziyaret ettiğinde, ona şöyle demişti: “Bence bugün, Rus futbolunun kaderini düşünmeli ve bu konuda konuşmalıyız. Eğer bunu bir dakika bile ertelersek devrim bizi affetmez.”
Böylece Duperron sporla ilgili kütüphanesini Kozlov’a açtı. Eski hocanın bir sürü albüm, fotoğraf, kitaplar ve yabancı dergilerden Rusçaya çevrilmiş makalelerden oluşan bir arşivi vardı. Zamanında Petrograd ve Tüm-Rusya Ligi’nin genel sekreterliğini yapmış, zengin ve fakir kulüpler arasında ayrım yapmayan adaletçiliğiyle ün yapmıştı. Apolitik bir adam sayılırdı ama devrimin ardından Sovyet yönetimiyle de iyi anlaşmaya çalışmış, Petrograd’taki sportif aktivitelerin devamını sağlamıştı. Kozlov’un ilk ziyaretindeyse, kapısında bir askeri görünce çok korkmuştu ama bunun boş bir korku olduğunu kısa zamanda anladı.
İLK TEKNİK ADAM
Hükümetin halkı savaşa hazırlamak için açtığı VVO’nun (Evrensel Askeri Eğitim) Askeri Fiziksel Eğitim Okulları’nın kurulmasının ardından burada eğitmenlik görevi yapmaya başlayan Kozlov, hem futbol hem de hokey takımını kurdu ve oyuncusu oldu. Futbolun ilk teorik ve fiziki eğitimi de buralarda verilmeye başladı. Bu sırada Duperron’la da bilgi alış-verişine devam ettiler. Futbolcular yetişmeye devam ederken, bir milli takımın kurulması gündeme geldiğinde de elbette ki ilk düşünülen isim Kozlov oldu.
İskandinavya Turu’ndan dönen Rusya Sosyalist Federe Sovyet Cumhuriyeti (RSFSC) takımın başında bir teknik direktör yoktu. Bir Bolşevik olan Pyotr Artemyev bir futbolcu olmasına rağmen takımdan sorumlu olarak görevlendirilmişti. Takım turdan döndüğünde Komsomol Merkez Komitesi yapacakları bir toplantıya Kozlov’u da çağırıldı. Kendisine Sovyetler Birliği Milli Takımı’nın kurulmasının zamanı geldiği anlatıldı. Bundan bir müddet sonra Halk Sağlığı Komiseri Semaşko’nun doğrudan görevlendirilmesiyle, Kozlov sadece Sovyet Birliği Milli Takımı’nın değil, Sovyetler Birliği tarihinin de ilk teknik direktörü oldu.
Buna karşın aslında işe zorlanarak başlamıştı. İskandinavya Turu’ndan başarıyla dönen RSFSC’nin şöhretli oyuncuları Pyotr Artemyev’in takımında yer alan Georgiy Kostev, Pavel Kannunikov ve Sergey Ivanov gibi Komsomol bünyesinde oluşturdukları takımla beraber, yetkililerin de izniyle Almanya ve Fransa turnesine çıktılar. Yani o günlerde biri “resmî milli takım” diğeri “resmî karma” halinde iki takım vardı.
Kozlov’un büyük bir coğrafyayı gözeterek seçim yapma şansı da maddi imkanlar dahilinde çok yoktu. Bu yüzden Moskova, Leningrad ve Karkiv takımları arasında dostluk maçları düzenleyerek, il şampiyonalarını takip ederek oyuncu seçmeye çalıştı.
O zaman futboldaki mevkiiler bugünkü kadar belirgin değildi. Sovyetler Birliği Milli Takımı, 2-3-5 gibi bir dizilimle sahaya çıkıyordu. Amaç, topa hükmetmede usta, stratejik oynanması gereken maçları anlayabilecek kadar algısı kuvvetli, kolektif hareket etmeye yatkın oyuncuları bir arada tutmaktı. Sovyet futbolunun Şaposnikov, Şıpakovski, Selin, Butusov ve Grigoryev gibi ilk büyük yıldızları bu zorluklar altında ortaya çıktı. Ayrıca bir sene sonra Artemyev ve arkadaşları da takıma katıldı.
PROLETER FUTBOL
Kozlov, otuz sene boyunca Sovyetler Birliği Milli Takımı’nın başında kaldı. Takımı kanat futbolunu iyi tatbik eden, hızlı, enerjik ve güçlü takım olarak tarihe geçti. Kozlov ise iddiasına göre proleter futbol oynatıyordu. Takımdaki Şaposnikov doğuştan bir “kanat santrforuydu.” Enerjik, hızlı ve keskin bir driplingçiydi. İşçi sınıfına mensuptu, çok arzulu ve oldukça çalışkandı. Yüz metreyi 11.3 saniyede koşan, Büyük Yurtsever Savaş’ta şehit düşen Pyotr Grigoryev ise kısa boylu ve şaşırtıcı bir kanat oyuncusuydu. Merkez forvetlerden kaptan Mikhail Butusov zaten tanınan ve şöhretli bir futbolcuydu. Çok sert vurduğu şutlarla ünlüydü. Milli takımın ilk Türkiye maçında 25 metreden bir gol atmıştı. Arkadaşlarının “Türklerin kalecisi ölmüş, yandın” diye işletmesine mahal verebilecek kadar sert vuruyordu toplara. Sağ iç Aleksandr Şıpakovski’nin yetenekleriyse “Tanrı vergisiydi.” Ama bir bütün olarak toplandıklarında herkes kolektiviteye bağlı kalıyordu. 1934 yılında ülkede ilk kez “Şerefli SSCB Spor Ustası” unvanı dağıtılmaya başladığında 22 kişilik ilk listede bu takımdan pek çok kişinin adı da vardı.
Sovyetler Birliği onun yönetiminde oynadığı 15 resmî maçta 10 galibiyet, 4 beraberlik ve sadece 1 yenilgi aldı. Bu kadar az resmi maç olmasının sebebiyse politik izolasyondu. Buna rağmen Kozlov “Modern Sovyet Futbolunun Adem”i olurken, dünya futbol tarihinde hücumu kanatlardan getirme fikrinin de ilk uygulayıcılarından biri oldu…