Bu tablo kapitalizmin eseri: Dünyanın en zengin yüzde 1’i, küresel refahın yarısından fazlasını cebine indiriyor
Dünyanın en zengin yüzde 1’i, küresel refahın yarısından fazlasını elinde bulunduruyor.
İsviçre merkezli uluslararası finans kurumu Credit Suisse’in yayınladığı en güncel Küresel Refah Raporuna göre dünyanın en zengin yüzde 1’lik dilimi, küresel refahın yarısını elinde bulunduruyor.
Yayınlanan rapor, kapitalist sistemin eşitsizliğini gözler önüne seriyor. Bir yanda hayatının çok büyük bir kesimini insanlık dışı koşullarda çalışmak zorunda bırakılan ve hayatlarını yaşamaya dahi vakit bulamayan işçiler, diğer yanda ise işçilerin ürettikleri değerlerin üzerine konan asalak sürüsü bir avuç patron.
Yayınlanan raporda, 2017 verileri 2000 yılıyla kıyaslanırken, son 17 sene içerisinde patronların ceplerini doldurmaya bütün hızıyla devam ettiği görülüyor. Dünyanın en zengin yüzde 1’lik dilimi, 2000 yılında küresel hane halkı varlıklarının yüzde 45,5’ini elinde bulundururken, 2017 yılında ise bu oranın yüzde 50,1’e kadar çıktığı görülüyor.
Çare sosyalizm!
İnsanlık tarihinin en büyük ve en ileri atılımlarından birisi olan Büyük Ekim Devrimi’nin 100. yılını geride bırakırken, yayınlanan rapor insanlığın, işçi sınıfının güçlü bir sosyalist devlete olan ihtiyacı ortaya koyuyor. Nitekim, dünya emperyalistlerine, kapitalistlerine kafa tutan, onlarla kavga eden ve hatta Nazi Almanyası’nı tarihin çöplüğüne gönderen Sovyetler Birliği zamanında küresel kapitalizm, kendi içeriside günümüzdeki gibi büyük oranlarla eşitsizlik üretmiyor, göstermelik de olsa farklı “refah devleti” modelleri uyguluyordu. Sosyalist iktidar korkusuyla işçi sınıfına kime tavizler vermek zorunda kalan kapitalist devletler, günümüzle göreceli olarak verdiği tavizler neticesinde işçi sınıfına daha yaşanılabilir bir hayat sunabiliyordu. SSCB’nin sönümlenmesinden sonra ise, her geçen gün işçilerin hayatı daha fazla zorlaşırken, patronların hayatı her geçen gün daha da rahatladı.
Güçlü bir sosyalist iktidarın devletin olmadığı, Sovyetler Birliği’nin varlığı sayesinde işçi sınıfının neredeyse bütün önemli kazanımları teker teker kapitalist sistem tarafından tasfiye edilirken, tarih işçi sınıfını bir kez daha devrim için çağırıyor.