Geleneğimizi sürdürebilmenin olmazsa olmazlarından birisi marksistlerin örgütlü varlığını bugünün siyasal ve ideolojik ihtiyaçları ile de uyumlu bir şekilde ortaya koymak ise eğer, dergimiz bu iddiaya sahip olanların, yani “örgütçüler”in teorik yayınıdır.
Bir geleneğe sahip çıkan örgütlü bir yapıyı kurabilmek kadar, Türkiye solunun makus talihini kırabilecek, kabuğunu çatlatabilecek bir atılıma her şeyden çok ihtiyaç duyduğumuz şüphesiz. Marksist Manifesto, işçi sınıfının kitlesel ve örgütlü siyasetinin hava kadar, su kadar lazım olduğunu bütün yakıcılığı ile hissedenlerin, bu yolda bıkmadan, usanmadan, yılmadan, yorulmadan çalışanların yayınıdır. Bu anlamıyla gıdasını gerçek hayattan almayan, mücadele etmeyen, örgütlenmeyen, toplumsal anlamda eşik atlama iddiasına uygun hareket edemeyen tartışmaların yürüdüğü ve “akademik” kaygıların mücadelenin ihtiyaçlarına ağır bastığı şartların yayını olmayı baştan reddederek yayın hayatına adım atmıştır Marksist Manifesto. Yani “işçi sınıfı ve yapıcılar”ın yayınıdır.
Marksist Manifesto bir yanıyla yolun başında sayılabilir. Ama diğer yanıyla Türkiye sosyalist hareketinin önemli uğraklarından birine doğmuştur.
Hepimize kolay gelsin!