Türkiye sinemasının çok şey borçlu olduğu isim: Onat Kutlar
21 yıl önce bugün bir bombalı saldırıda hayatını kaybeden şair, yazar ve sinemacı Onat Kurtlar için anma yazısı.
Yalım Oktay
Bugün Türkiye sineması, 60’lı yıllarda kurulan Türk Sinematek’i ve Yeni Sinema Dergisi’ne çok şey borçludur. Elbette bu iki kurumun kurulması ve ayakta kalması için çok çaba sarf eden Onat Kutlar ismini anmak sureti ile…Çünkü bu borç onu hatırlayarak ödenir ancak.
Türkiye’de bugün bir ulusal sinemadan bahsebiliyorsak, yönetmenlerimiz sinemanın anavatanı Fransa’dan ellerinde ödüller ile dönebiliyorsa, sinema öğrencileri tezlerini yazarken -henüz yeter sayıda olmasa da- bir takım kaynaklara ulaşabiliyorsa bu aşkla bağlı olduğu sinemaya ilişkin insan üstü bir çaba ile çalışan Onat Kutlar sayesindedir.
30 Aralık 1994’te PKK’nin Cafe Marmara’ya düzenlediği bombalı saldırı sonucu ağır yaralanan ve 11 Ocak 1995’te yaşamını yitiren Kutlar, gerçek bir aydının sahip olduğu sorumluluk ve bilinç ile yazmış, çizmiş ve üretmiştir.
Pek az insan bilir ancak, yönetmenliğini Ömer Kavur’un yaptığı, 1979 yapımı “Yusuf ile Kenan”, Kutlar’ın imzasını taşır. Çocuk işçileri anlatan bu film, kapitalizmin acımasızlığını tüm gerçekliği ile sunarken, insanların bu düzene mahkum olmadığını, başka bir dünyanın da mümkün olduğunu anlatır.
79’da Hazal, 83’te Hakkari’de Bir Mevsim’in (Fırat Edgü ile beraber) senaristliğini üstlenir. 1985’te Berlin Film Festivali Jüri üyeliğini yapar ki bu festival istisnasız bütün sinema öğrencilerinin en az bir kere hayalini kurduğu, dahil olmak istediği bir organizasyondur.
Bir şenlik olarak tarif ettiği sinema aşkını bizlere öğreten hocamız Onat Kutlar’ın 21 yıl önce sona eren yalnızca maddi yaşamıdır. Onun öğrettikleri ise hep başucumuzda duracak ve kuşaktan kuşağa aktarılacaktır…
Anısı önünde; sevgi, saygı ve özlemle…