Anayasa değişikliği için referandum günü geldi…
Bugün AKP’nin 18 madde teklifi ile Anayasa’nın 50’den fazla maddesini değiştirmeyi planladığı Anayasa referandumunda oy kullanacağız.
Bugün Türkiye’nin rejim değişikliğini oylayacağız.
Seçim sürecine bakıldığında yaklaşık iki aydır, AKP’lilerin Evet’i dedirtmek için yapmadıkları kalmadı. Erdoğan da kendi seçim çalışması gibi açılışlardan açılışlara, etkinliklerden etkinliklere giderek Binali Yıldırım’ı aratmadı.
Evetçiler, Hayır diyenlere adeta savaş açtı. Hayır diyenler için terörist dediler, Hayır diyenlerin eşlerinin ve çocuklarının savaş ganimeti olacağını sosyal medyada yazmaya cüret edenler oldu. Belediyelere, muhtarlıklara o bölgeden Hayır çıkması durumunda hiçbir hizmetin götürülmeyeceği tehditleri savuruldu. Hayır çalışması yapanlar bıçaklandı, dövülmek istendi, polis baskısıyla karşılaştı.
***
Peki ne için?
Aslında bu sorunun iki yönü var. Birincisi AKP’nin ya da Evet diyenlerin “ne için” Hayır diyeceklere bu şekilde düşmanlaştırarak davrandığıdır.
Aslında nedeni açık. AKP, baskıyla, korkuyla, torba kanun ve KHK’larla kurmaya çalıştığı rejimi güçlendirmek ve bunu meşru zemine oturtmak istiyor. Ancak Haziran Direnişi’nde de kendini gösteren toplumun büyük bir kısmının bu değişikliklere karşı olduğunu görüyor, istikrarı sağlayamayan ve toplumdaki meşruiyeti her geçen gün azalan AKP, daha da hırçınlaşıyor….
Diğer yönü ise bizlerin tüm bu yapılanlara karşı hala Hayır demeye neden devam ettiğimizdir.
Kanımca artık asıl önemli olan nokta işte tam da budur.
Bizler yani Hayır diyenler, bu baskılara, türlü yıldırma girişimlerine karşı umudumuzu koruyoruz… İnsanlığın bu topraklarda baskıcı, gerici yönetimler karşısında neler yapabildiğini tarihten biliyoruz çünkü…
Memleketimizde çocuklarımızın daha özgür, eşit ve aydınlık bir geleceği olacağına dair umudumuz hala gerçek ve güçlü.
Bu yüzden umudumuza sahip çıkacağız. Oyumuzu kullanıp, sandıklar seçim kurullarına gidene kadar seçim bölgelerinden ayrılmayacağız. Onlar birçok usulsüzlük yapmaya çalışacak, biz onların karşısında bunlara engel olacağız.
Ancak unutmayalım ki akşam 17.00’dan sonra televizyon ekranlarında hangi sonucu görürsek görelim, asıl karşı duruş/mücadele bundan sonra başlayacak.
Çünkü sonuç ne çıkarsa çıksın, bu toplumun birçoğuyla genetiği uyuşmayan, uluslararası ve ulusal alanda bu kadar sıkışmış bir AKP’nin meşruiyet sorunu devam edecek, istikrar sağlanamayacaktır. AKP, bu topraklarda istediği amaca ulaşamayacaktır.
Şairin dediği gibi,
“Saraylar saltanatlar çöker
Kan susar birgün
Zulüm biter.
Menekşeler de açılır üstümüzde
Leylaklar da güler.
Bugünlerden geriye,
Bir yarına gidenler kalır
Bir de yarınlar için direnenler…”
Yarınlar bizimdir, onların değil… Umudumuza sahip çıkalım…