Van’da yapılan arkeolojik kazıda 2 bin 800 yıllık at iskeleti bulundu

Van’da bulunan Çavuştepe Kalesi’nde yapılan kazılarda Urartu dönemine ait 2 bin 800 yıllık at iskeleti kalıntılarına rastlandığı bildirildi.

Çavuştepe Kalesi’nde yapılan kazılarda yaklaşık 2 bin 800 yıl öncesine ait at iskeleti kalıntılarına rastlandı.

Kalenin kazı başkanı Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Doç. Dr. Rafet Çavuşoğlu, kente yaklaşık 26 kilometre uzaklıktaki kalede 2014 yılında başlatılan çalışmalarda, şimdiye kadar önemli kalıntıların ortaya çıkarıldığını söyledi.

Bu kalıntıların Urartu döneminde insanların sosyal yaşamları, dini inanışları, ölü gömme gelenekleri hakkında bilgi verdiğini belirten Çavuşoğlu, bölgede bazı kemik parçalarının da ortaya çıkarıldığını anlattı.

Kazılarda ortaya çıkarılan insan ve hayvan kemiklerinin aynı yere gömülmesinin kendilerini şaşırttığını vurgulayan Çavuşoğlu, “Urartu döneminde kalede ve çevresinde yaşayanların mezarlarının bulunduğu bölge, kaleden yaklaşık bin 200 metre uzaklıktaki yayvan bir tepelik alanda bulunmakta. Kalenin kuruluşundan Urartu’nun yıkılışına değin bu tepelik alan yaklaşık 200 yıl, Çavuştepe’de yaşayan insanların mezarlığı olmuş.” dedi.

Çavuşoğlu, bölgedeki kazı çalışmalarında özellikle Urartuların ölü gömme gelenekleri hakkında önemli bilgilere ulaştıklarını anlatarak, “Buna göre iki tür ölü gömme geleneğinin izleri ortaya çıkarıldı. Bunlardan ilki ölülerin yakılarak bir çömleğin içinde gömülmesidir. İkincisi ise ölülerin toprağa ana karnındaki duruş biçiminde ve yan yatırılarak yapılan gömme şeklidir.” diye konuştu.

Kazı ekibinde görevli YYÜ Antropoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Hakan Yılmaz ise kazılarda 2 bin 800 yıllık yetişkin bir ata ait iskelet bulunduğunu belirtti.

Bu iskeletin kazılarda en dikkat çekici bulgular arasında yer aldığını dile getiren Yılmaz, şunları kaydetti:

“Bu at iskeleti, şimdiye kadar Urartu nekropollerinde yapılan kazılarda karşılaşılmamış bir durum. İskelet kalıntısı mezarlıkta ilk dönem gömülerinin yapıldığı tabakada bulundu. Atın hemen yakınında bol sayıda oksitlenmiş ve çok deforme olmuş demir kalıntıları ile bronz çivilere rastlandı. Ne yazık ki bu alan daha önce defineciler tarafından kazılmış ve tahrip edilmiş. At iskeleti bize, kalede yaşayan bir yöneticinin veya soylu bir kişinin öldükten sonra, atının da kurban edilerek birlikte buraya gömülmüş olabileceklerini düşündürmekte.”

Yılmaz, iskeletten alınacak numunelerin analiz edilmesi sonucu, atın yaşını ve cinsini tespit edeceklerini belirterek, “Atın cinsi, ‘Halen bölgede yaşamakta olan bir tür müdür, yoksa başka bir bölgeden getirilmiş bir cins at mıdır?’ sorularının cevabı da bulunmuş olacak.” ifadesini kullandı.