'Üçüncü havalimanı inşaatında 400 işçi öldü, torbayla gömdüler!'

Doğa tahribatı nedeniyle çevrecilerin ve bilim insanlarının tepkisini çeken 3. havalimanı inşaatında iş güvenliği açısından da skandallar yaşanıyor.

'Üçüncü havalimanı inşaatında 400 işçi öldü, torbayla gömdüler!'

Doğa tahribatı nedeniyle çevrecilerin ve bilim insanlarının tepkisini çeken 3. havalimanı inşaatında iş güvenliği açısından da skandallar yaşanıyor.

Kayıtlı 31 bin kişinin çalıştığı inşaatta şimdiye kadar onlarca işçinin yaşamını yitirdiği iddia ediliyor. Çalışanlar, şantiyeyi “mezarlık” olarak tanımlıyor. İşçiler kendilerine “acele edin” baskısı yapıldığını, iş güvenliği için hiçbir önlem alınmadığını anlatıyor. “Zincirlikuyu’da ölüler tabutla uğurlanıyor, burada ceset torbalarıyla” diyen işçilere göre ölüm olayları ailelere para verilerek gizleniyor. Şantiyede çok sayıda yabancı işçi de çalışıyor.

İnşaatı başladığından beri 3. havalimanı şantiyesinde çalışan 59 yaşındaki C., “Bir yandan çocuklarımın geleceği için para kazanıyorum bir yandan da onların geleceğini yok ediyorum” diyor.

Havalimanı inşaatını ‘işçi mezarlığı’ olarak nitelendiren C., bugüne kadar 400 işçinin öldüğünü, Anadolu’dan gelen işçilerin ailelerinin ise para verilerek susturulduğunu dile getiriyor.

‘YANDAŞA, AKRABAYA PEŞKEŞ ÇEKİYORLAR’

C.,“3. havalimanı adı altında hazine arazisini yandaşa, akrabaya peşkeş çekip istimlak ediyorlar. Arazilere el koyuyorlar. Bir keresinde bir görevli bana, ‘hafriyatın döküleceği yeri seç, iletişimde olduğum bir milletvekili aracılığıyla sana ayarlarım’ dedi” diyor.

‘AMBULANS DAHİ GELMEDİ’

C., üzüntülü ses tonuyla anlatmaya devam ediyor: “Geçen gözlerimin önünde Ordulu bir formen (ekip başı), şoförü Vietnamlı olan ve 3 çeker dediğimiz yüksek tonajlı, sadece yükü 80 ton olan aracın altında kaldı. Bu olayı özellikle takip ettim. Hiçbir gazetede, televizyon kanalında ya da sosyal medyada yer almadı. Başka bir örnek vereyim, metronun yapımında kullanılan büyük taşlar taşınırken halat koptu. Her biri 3.5 ton olan 3 taş, çocuk yaşta olan iki işçinin üstüne düştü. Basında bu ölümün haberini de duymadım. Hatta ambulans dahi gelmedi ve çocukları özel arabayla götürdüler. Havalimanı yapımında şu ana kadar 400 işçinin öldüğünden bahsediliyor.”

‘ÖLEN İŞÇİNİN AİLESİNE 400 BİN TL VERİLİYOR’

C’ye göre ölen işçinin ailesine sus payı 400 bin TL gibi bir para veriliyor. C., trajik durumu şöyle tarif ediyor: “O işçi 400 yıl yaşasa ve çalışsa o parayı yanyana göremez. Ve insanlarımızın inancı, ‘Kader. Ölenle ölünmez.’ Aile bir yerde o parayı almaya mecbur oluyor. Birileri kazanıyorken birilerinin hayatı da işte böyle zindan oluyor.”

Cumhuriyet’ten Mehmet Kızmaz’ın haberine göre, Orkun Group, 3. havalimanı projesinde hafriyat işleri yapan şirketlerden biri. Akpınar Mahallesi’ne özel yaşam alanı kurmuşlar. Camileri ve hayvanat bahçeleri bile var. Şirket yöneticileri helikopterle buraya gelip gidiyorlar. Yol üstünde duran otobüslerine rastlıyoruz. C., “Normal bir yurttaşın otobüsü olsaydı çoktan çekilmiş, ceza verilmiş olacaktı. Günlerdir orada. O araç yüzünden kaç kez başka araçlarla kafa kafaya gelip, ölümle burun buruna geldim” diyor. C., hafriyatın ise Akpınar köyünün merasına döküldüğünü dile getirerek şöyle devam ediyor: “Üç gün önce sabah işe geldim. Bakan bir tanıdığı olduğunu söyleyen yani sırtı kalın firma sahibinin şoförü, jandarma görüyor olmasına rağmen, balık sırtı dediğimiz, gereğinden fazla yük yüklemiş. Bir yandan elinde telefon, konuşuyor. Beni solladıktan sonra sürücüsü kadın olan bir araca vurdu. Aracı önüne alarak sürükledi ama durmadı. Hissetmiyor çünkü, makine gibi. Kadın araçtan inemedi, ben aşağı indiğimde kadın başını direksiyona koymuş ağlıyor. Sabah 7’de uyku sersemliğiyle işe giden kadına kocaman bir tır çarpıyor. O kadının psikolojisi şu an kim bilir nasıldır. O soför 7/24 sefer hesabıyla çalıştırıldığı için durmuyor. Anadolu’nun ücra bir köşesinde ailesine birkaç kuruş göndermek için gurbete gelmiş bir insana, ‘maaşınız 1.500 TL ve günlük ortalama 6 sefer yapacaksınız, onun dışında yapacağınız her sefer başına 10 TL alırsınız’ diyince şoför de fazla sefer yapayım diyerek resmen ölüme gidiyor. Fazla kazanayım derken hızlanıyor, acele ediyor. Normalde 8 saat çalışılması gerekiyorken, 12 saat çalıştırılıyorlar. Burada işçinin değeri sıfır.”

‘BU ARAÇLAR İNSANA ÇARPAR, ÖLDÜRÜR VE GİDER’

Yolda kamyonların plakasız hareket etmesine değinen işçi, “Bu araçlar insana çarpar, öldürür ve gider. Bitti. Faili meçhul. Kim vurduya gitmiş olursun. Devlet istese bulur. Havalimanında çalışıyor diye cezada esneklik yapar. Bakanlık, 2019 seçimlerinden önce teslim edilsin diye ‘acele edeceksiniz’ emrini veriyor. Dikkatini çekmiştir, tüm kamyonlar balık sırtı. Normal de benim kamyonumun yük hakkı, en fazla 42 tondur. Geçersen ceza uygulanması lazım ama şu an çalışan tüm kamyonlar, 80 ton civarında. Firmanın ismini vermeyeyim, bir keresinde gereğinden daha fazla yük yüklemediğim için beni kovdu. Adama, ‘farz edin ki kaza yaptım ve biri öldü ve bu yükü kantara çektiklerinde 22 yıl verirler, yatar mısınız?’ dedim. ‘O zaman çalışma’ karşılığını verdi.”