ABD ancak geri dönmek için çekilir
ABD Başkanı Donald Trump iç politikada sarpa saran “duvar” inadıyla Amerikan devletinin en az dörtte birinin kapanmasına neden olurken dış politikada ise daha da büyük tepki toplayan bir kararla Suriye’deki ABD askerlerinin geri çekileceğini duyurdu.
ABD Başkanı Donald Trump iç politikada sarpa saran “duvar” inadıyla Amerikan devletinin en az dörtte birinin kapanmasına neden olurken dış politikada ise daha da büyük tepki toplayan bir kararla Suriye’deki ABD askerlerinin geri çekileceğini duyurdu.
Trump’ın IŞİD’in yenildiğine ilişkin iddiasının gerçekliğini veya başkan seçilirken Obama’yı Irak’tan erken çekildiği için IŞİD’in kurucusu olmakla suçlamasına ilişkin tartışmaları bir kenara koyarsak Trump yönetiminin politik olarak sıkıntılar yaşadığı bir dönemde bir “zafer” ihtiyacıyla hızlı bir karar aldığı söylenebilir.
Bizim açımızdan ABD’nin Suriye’den çekilme kararının “üzüleceğimiz” bir yanı olmadığı tartışmasız sayılmalı.
ABD’nin Ortadoğu’dan vazgeçtiğini düşünmek ise safdillik olacaktır.
Durum böyleyse ABD’nin çekilme kararının arkasında sadece tek bir neden yatıyor olabilir. Geri dönmek…
* * *
Geri dönmenin koşullarının nasıl oluşacağına dair spekülasyon yapmamıza gerek bulunmuyor.
Ancak ABD’nin işgaller ve cihatçı terör yoluyla hallaç pamuğu gibi attığı Irak ve Suriye’de rolünü “küçülttüğü” her durumun bir sonraki aşamada daha büyük bir müdahaleyi beraberinde getirdiğini biliyoruz. Bu açıdan sıradaki hedef konumundaki İran’a ilişkin müdahale ihtimallerinin artmış olduğunu düşünmek gerekiyor.
Buna paralel olarak bölgede ABD müttefiklerinin yeni duruma gösterecekleri reaksiyonun bölgesel ve daha geniş ölçekli çatışma ihtimallerini de arttırdığı söylenebilir.
Öte yandan, bu geri çekilmenin yeni bir “vekalet” anlamına gelebileceğini de düşünmeliyiz. Türkiye’nin bölgede ABD adına yeni maceralara kalkışması ihtimali de güçlenmiş sayılmalı. Bu maceraların PKK ile süregelen mücadele ile ilgili olmayacağını da söylemek gerekiyor.
Türkiye’nin ABD ile yaşadığı sürtünme noktalarının ortadan kalkıyor olması aynı zamanda ABD’nin bir karşılık aldığını da ortaya koyuyor. Bu tablonun ise esas olarak PKK ile ilgili sayılamayacağı açık.
* * *
Bu tablo sol açısından ancak ABD’ye karşı etkili bir mücadelenin sürdürülmesi gerekliliğini ortaya koyuyor. En yakın olasılıklar açısından ABD’nin Suriye’den çekilmesine karşı çıkmak gibi bir saçmalık yerine Türkiye’den de kovulmasının bölge açısından daha hayırlı olduğunu görmemek en iyimser haliyle siyasi bir ahmaklık sayılabilir.
Alt alta yazarak değerlendirildiğinde emperyalizme karşı mücadelenin bu aşamada çok daha büyük bir önemi olduğu söylenebilir. ABD’nin Suriye’den gidişinin kendi kararıyla olması dönüşü engellenmediğinde bizi çok daha ağır sonuçlarla karşı karşıya bırakacaktır.
* * *
Son olarak, Kürt siyasi hareketinin emperyalizmle girdiği işbirliğini ve bugün gelinen noktada ABD’yi ikna çabalarını Sovyetler Birliği’nin 2. Dünya Savaşı sırasında Nazizme karşı kurduğu ittifaklarla eşitlemeye çalışan “sol” yaklaşımlara bir parantez açmak gerekiyor.
Tarih kuşkusuz her türlü saçmalığa bulunabilecek örneklerle doludur. Ancak sosyalist bir ülkenin sosyalizmi savunurken geliştirdiği strateji ve taktikler ile her fırsatta sosyalist olmadığı vurgulanan bir hareketin ve daha geniş anlamda bölgedeki Kürt siyasetlerinin emperyalist sisteme eklemlenen şekilde geliştirdikleri ilişkileri kıyaslamak dahi sosyalizm mücadelesine ihanet sayılmalıdır.
Bunun “sol” diye yutturulmasına karşı çıkanlara yöneltilen alışılageldik ve uyduruk suçlamalara değer biçmeye gerek yok. Ancak meseleyi emperyalistlerle masaya oturmak ile sınırlı olarak göstermeye çalışanların masaya hangi amaçla oturulduğunu gözlerden kaçırırken emperyalist planları da güzelce paketlenmiş olarak sunmalarına karşı mücadele edilmelidir.