'Adnan Oktar'dan sonra Cübbeli Ahmet'e operasyon düzenlenecek'

Ahmet Hakan, Cübbeli Ahmet'e de Adnan Oktar gibi operasyon düzenlenebileceğini aktardı.

'Adnan Oktar'dan sonra Cübbeli Ahmet'e operasyon düzenlenecek'

Ahmet Hakan bugünkü “Ne bu ciddiyetsizlik” başlıklı köşe yazısının bir bölümünü daha önce ‘cennete gideceğini’ açıklayan Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’ye ayırdı. Hakan, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş,”Din, kesinlikle, ticari beklentilerin, çıkar tutkusunun, popülist kaygıların aracı ve payandası haline getirilmemelidir” sözlerinin Cübbeli Ahmet için söylendiğini belirterek, Cübbeli Ahmet’e de Adnan Oktar gibi operasyon düzenlenebileceğini aktardı.

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan’ın “Cübbeli’ye operasyon mu?” alt başlığıyla yayımlanan yazısında şu ifadeleri kullandı:

“Diyanet İşleri Başkanı, isim vermemiş ama Cübbeli Ahmet’i ima eden sert eleştirilerde bulunmuş. Hatırlayalım: Diyanet İşleri Başkanı en son Adnan Oktar’ı sert eleştirmiş, ardından Adnan Oktar grubuna operasyon gelmişti. Acaba? Cübbeli’ye de mi? Ne yani? Adnan Oktar’ın telefonunun ardından… Sabahın köründe bir de Cübbeli’nin telefonu mu gelecek bana? Hafazanallah! Hafazanallah!”

“ÖNEMLİ BİR SORUN”

Cübbeli Ahmet’in anlattığı tavuğu canlandırma hikayesi sosyal medyada tartışma yaratmıştı. Diyanet İşleri Başkanı, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi’nde yaptığı konuşmada da Cübbeli Ahmet’in anlattığı olaya üstü kapalı göndermede bulundu. Erbaş, “Din, kesinlikle, ticari beklentilerin, çıkar tutkusunun, popülist kaygıların aracı ve payandası haline getirilmemelidir” dedi.

Erbaş, şu ifadeleri kullandı:

“İslam dünyası bilim, teknik, tıp, sosyal bilimler, dahası ilahiyat alanında bilgi üretme, bilgiyi güncelleme, değere dönüştürme ve hayata kılavuz yapma konusunda, maalesef, zamanın gerisinde kalmanın bedelini ödemektedir. Bu mesafeyi telafi etmek zorundayız. Bugün İslam coğrafyasının özellikle dini alanda yaşadığı sorunların ve karmaşanın da en önemli sebeplerinden birisi sahih dini bilginin ötelenmesi ve ihmal edilmesidir. Elbette İslam coğrafyasında yaşanan sorunların, acıların, küresel müdahalelerle, uluslararası faktörlerin sömürgeci politikalarıyla ilgili boyutunun varlığı inkâr edilemez. Din istismarı bugün sosyal boyutları aşarak bir güvenlik meselesi haline gelmiştir. Dinin temel kaynaklarına ve akla aykırı, gerçeklere dayanmayan söylemler, hikâyeler, rüyalar üzerinden din anlatılarak vatandaşlarımızın samimi duyguları istismar edilmekte ve sömürülmektedir. Diğer yandan inanç esaslarını cedel konusu yapmak; fıkhın özünü ve maksadını gözetmeksizin, zahiri boyutu dikte etmek; ibadetlerde şekilciliğini öne çıkararak, ibadetin ahlaka ve hayata yansıyan boyutunu ihmal etmek önemli bir sorundur. Din, kesinlikle, ticari beklentilerin, çıkar tutkusunun, popülist kaygıların aracı ve payandası haline getirilmemelidir. Referansını dinden aldığını iddia ederek toplumda bozgunculuk yapan Fetö, Deaş, Boko Haram, vs. gibi terör örgütlerinin, Müslümanlara, birlik beraberliğimize ve geleceğimize verdiği zarar ortadadır.”